Yaz akşamlarında pencere kenarında duran küçük bir fesleğen saksısını hatırlayın… Kokusuyla ortama ferahlık veren, yapraklarıyla sofralarımıza lezzet katan bu bitki aslında yalnızca mutfağın değil, sağlığın da gizli kahramanıdır.
Antik Roma’dan Hint Ayurveda’sına kadar pek çok kültür, fesleğeni hem yemeklerde hem de şifa amaçlı kullanmıştır. Bugün ise modern bilim, bu yeşil yapraklı bitkinin faydalarını tek tek doğruluyor.
Yaprağın içindeki güç
Fesleğen, güçlü antioksidanlar içerir. Bu sayede bağışıklığı güçlendirir, hücreleri korur ve yaşlanmayı yavaşlatır. İltihap giderici etkisi, eklem ağrılarına ve romatizmal şikâyetlere iyi gelir.
Sindirim sistemini rahatlatır; mide bulantısını azaltır, hazmı kolaylaştırır. Solunum yollarında açıcı etkisiyle nezle ve gripte de destekleyici olabilir.
Ayrıca sinir sistemini yatıştırıcı özelliği sayesinde stres ve kaygıyı azaltır. Bir fincan fesleğen çayı, gergin bir günün ardından ruhu sakinleştirir.
Mutfağın aromatik yıldızı
Fesleğen, özellikle Akdeniz mutfağının baş tacıdır. Domatesle muhteşem uyumu, makarna soslarında, salatalarda ve pizzalarda kendini gösterir. Taze yaprakları sadece lezzet değil, sağlık da katar.
Nasıl tüketmeli?
Taze yaprakları salatalara eklenebilir. Kurutulmuş fesleğen ise baharat olarak yemeklerde kullanılabilir. Çay formunda da demlenebilir.
Kimler dikkat etmeli?
Fazla tüketimi mide asidini artırabilir. Hamilelik döneminde yüksek miktarda alınması önerilmez.
Son söz: Bir tutam ferahlık, bir demet şifa
Fesleğen, kokusuyla ruhu açar, yaprağıyla bedeni besler. Mutfağınızda küçük bir saksıda yetiştireceğiniz bu yeşil mucize, hem sofranıza hem yaşamınıza sağlık katacaktır.