Olay Gazetesi Bursa

Bozbey, o hakaretleri affetmedi

Yıl 2017… Nilüfer Belediyesi önünde, yerel bir televizyon kanalının mikrofonuna kentsel dönüşüm mağduru olduğunu iddia eden Nesrin Balım isimli  kişi konuşur. Daha doğrusu hakaret eder. Hakaret ettiği kişi dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’dir. Balım, Bozbey’i kentsel dönüşüm konusunda suçlar, özel yaşamına varıncaya kadar hakaretamiz sözler sarf eder. *** Görüntüleri izleyen veya haberi olan Bozbey, […]

Yıl 2017…

Nilüfer Belediyesi önünde, yerel bir televizyon kanalının mikrofonuna kentsel dönüşüm mağduru olduğunu iddia eden Nesrin Balım isimli  kişi konuşur.

Daha doğrusu hakaret eder.

Hakaret ettiği kişi dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’dir.

Balım, Bozbey’i kentsel dönüşüm konusunda suçlar, özel yaşamına varıncaya kadar hakaretamiz sözler sarf eder.

***

Görüntüleri izleyen veya haberi olan Bozbey, avukatı Deniz Baykal aracılığıyla, kadın hakkında  suç duyurusunda bulunur.

Savcı, dilekçedeki talebi uygun bulur, iddianame hazırlar ve kamu görevlisine hakaretten Nesrin Balım’a kamu davası açar.

***

Nesrin Balım, mahkemede kendisini şöyle savunur:

“Ben Başkanımıza hakaret etmedim. Kamera kaydından da ona hakaret ettiğim söylenemez. Ben zaten kameranın kayda alındığını bilmiyordum, çekimin olduğu yer belediye binasının önüydü. Biz kentsel dönüşümle ilgili yürüyüş yapıp, belediyenin önüne gittik, oraya kameralar geldi, herkes konuştu, kamera çekiminden benim haberim yoktu. Haberim olmadığı için, beni çektikleri için bu durumdan rahatsızım. Ben Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile aynı köylüyüm, kendisine hakaret etme gibi bir durumum söz konusu olamaz. Şikâyetten vazgeçme olursa, bu beyanı kabul ederim.”

***

7. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimleri, Balım’a hapis cezası verir:

“Sanığın kamu görevlisine hakaret suçu işlediği anlaşıldığından 1 yıl hapis ile cezalandırılmasına, sanığın eylemini alenen işlediği anlaşıldığından 1 yıl 2 ay hapis ile cezalandırılmasına, sanığın geçmişi ve cezanın sanığın geleceği üzerinde olası etkileri göz önünde bulundurularak cezasının 6/1 oranında indirim yapılarak sanığın 11 ay 20 gün hapis ile cezalandırılmasına...”

***

Mahkeme heyeti, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdiği için Nesrin Balım hapse girmeyecek.

***

Ceza davasını kazanan Bozbey, bir de manevi tazminat davası açar.

O dava da sonuçlanır.

4 Asliye Hukuk Mahkemesi, davalı Nesrin Balım’ın, davacı Bozbey’e 2017’den itibaren yasal faizlerinin işlenmesi koşuluyla 3 bin liralık tazminat ödemesine hükmeder.

Yani Bozbey, hem ceza davasını hem de tazminat davasını kazanır.

***

Nesrin Balım’ın, Bozbey’e yönelik hakaretlerini  yazmam uygun olmaz.

Sadece, mahkeme kararından da anlaşılacağı  gibi, ağır hakaretlerin olduğunu belirtmekle yetineyim.

Kuşkusuz toplumun gözü önünde olan siyasetçiler, ağır eleştirilere tahammül etmeli.

Ancak hakaret ile ağır eleştiri arasında büyük  fark var.

Temiz siyaset, toplumsal barış ve huzur adına, Bozbey’in açtığı dava önemlidir ve sonucu da ibretliktir.

 

Abdullah Gül’ün adaylığı meselesi

DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın açıklamalarıyla Abdullah Gül’ün adaylığı bir kez daha gündeme geldi.

Önce neler olmuştu hatırlayalım.

Muharrem İnce’nin adaylığı gündeme gelmeden önce, Kılıçdaroğlu Abdullah Gül’ün, Millet İttifakı’nın ortak adayı olması için yoğun çaba sarf etmişti.

Sonradan öğreniyoruz ki Gül’ün adaylığını Babacan da istemiş.

Gül’ün adaylığı söz konusu olmadı.

Olsaydı ne olurdu?

Elimde bir veri yok ama tanıdığım çok sayıda CHP’linin  çoğu, Abdullah Gül’e oy vermektense, sandığa gitmeyecekti.

İYİ Parti seçmeninin de Gül’e çok sıcak bakmadıklarını biliyoruz ki zaten Meral Akşener’in kendisi aday oldu.

Peki CHP ve İYİ Parti seçmeninin burun kıvırdığı bir adayı, Millet İttifakı’nın müstakbel ortaklarından Babacan neden gündeme getirir?

Neden getirdiğini bilmiyorum ama Gül’ün adaylığı bir daha söz konusu olursa Erdoğan’ın elinin hayli güçleneceğini biliyorum.

Neden mi?

Erdoğan meydanlarda, “Sayın Gül cumhurbaşkanlığı döneminde, bizim gönderdiğimiz tüm yasaları onaylamadı mı?” diye sorarsa, Millet İttifakı temsilcilerinin tatmin edici cevabı olmaz da ondan.


Cepheleşme

Hükümete yakın muhafazakâr görünümlü televizyon kanallarını izliyorum, Muharrem İnce haberleri geniş şekilde veriliyor.

Muhalefete yakın televizyon kanallarına bakıyorum, muhafazakâr liderler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu baş köşedeler.

Hükümet yanlısı gazetelerde Muharrem İnce’nin  kuracağı partinin haberleri geniş şekilde yer buluyor.

Muhalefet gazeteleri ve internet siteleri ise  Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu haberlerinden geçilmiyor.

Bu şu demek oluyor:

Toplumu ve siyaseti esir alan siyasal   cepheleşme, Türk basınını da tamamen ele geçirmiş.


Hayvan Yasası çıkmazsa daha çok can dost katledilir

Caniler bu kez Osmaniye’de iş başındaydı.

Zavallı bir kedi, gözleri oyulmuş şekilde yol kenarında bulunuyor.

Merhametli bir yurttaş, yaralı kediyi veterinere yetiştiriyor.

Açlıktan ölmek üzere olan kedinin hayatı kurtuluyor ancak artık göremeyecek.

Bu bir vahşet hiç kuşkusuz.

Ve bana göre, bir insanın gözünün oyulmasıyla, bir kedinin gözünün oyulması arasında hiçbir fark yok.

Ancak 5199 Sayılı Hayvan Hakları Kanunu’nda  hayvanların eşya kadar değeri olduğu için, bu vahşet ne ilkti, ne de son olacak.

Öldürülen,  aç ve susuz bırakılan ve akla hayale gelmeyecek işkencelere maruz bırakılan her bir hayvandan biz sorumluyuz.

En çok da hayvan tüccarı petshop sahiplerinin menfaatine dokunduğu için Hayvan Hakları Yasası’nı geciktirenler sorumlu.

Sahi ne oldu o yasa?