Olay Gazetesi Bursa

Bursa’ya tiyatro ve konser salonu lazım, o da hemen lazım

Son yıllarda izlediğim tüm tiyatro oyunlarının, istisnalar dışında kapalı gişe oynadığına tanık oldum. Bursa Devlet Tiyatrosu‘nun oyunları zaten kapalı gişe oynuyor yıllardır ama özel tiyatrolara da ilgi büyük. Her yıl Bursa’ya geldiği halde bilet bulunamayan oyunlar var.  Mesela ‘39 Basamak‘ son 4 yılda 5 kez Bursa’da sahnelendi ve her gelişinde biletler günler öncesinden tükendi. Önceki […]

Son yıllarda izlediğim tüm tiyatro oyunlarının, istisnalar dışında kapalı gişe oynadığına tanık oldum.

Bursa Devlet Tiyatrosu‘nun oyunları zaten kapalı gişe oynuyor yıllardır ama özel tiyatrolara da ilgi büyük.

Her yıl Bursa’ya geldiği halde bilet bulunamayan oyunlar var. 

Mesela ‘39 Basamak‘ son 4 yılda 5 kez Bursa’da sahnelendi ve her gelişinde biletler günler öncesinden tükendi.

Önceki akşam da Nilüfer Belediyesi‘nin düzenlediği artı FESTİVAL kapsamında Betül Arım’ın oynadığı ‘Dışarıda Hiç Bir Şey Var‘da tek bir koltuk boş kalmamış, hatta çok sayıda seyirci tek gösterimlik oyunu bilet bulamadığı için izleyememişti.

Üstelik oyunla, Milli Takım’ın hayati İzlanda maçı çakışmasına rağmen.

Nazım Hikmet Kültürevi’nin tiyatro salonu 400 kişilik ve Nilüfer Tiyatro Festivali’nde izleyiciler bilet bulamamaktan şikayet ediyor.

Geçen yıl Tiyatro Festivali’nde Nazım Hikmet Kültür Evi’ndeki bir oyuna girerken kapıda tanımadığım bir tiyatrosever yolumu kesmiş, fazla biletimin olup olmadığımı sormuştu.

Tiyatro izleyicisi, yaklaşık 3 saattir oyuna girmek umuduyla kapıda dikiliyormuş düşünebiliyor musunuz?

Sözü şuraya getireceğim:

Bursa’da uzun zamandır tiyatro salonu, hatta salonlarına ihtiyaç var.

Nitekim mütevazı tiyatro grupları sahne bulamadıkları için oyunlarını sahneleyemiyor, özel tiyatrolar salon bulmakta güçlük çekiyor, Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği festivallerde izleyiciler bilet bulamıyor.

Sadece tiyatro salonu açığı yok bu kentte ayrıca.

Konser salonlarına da ihtiyaç var. 

Bu eksiklik gelecek yıl kendisini daha çok hissettirecek.

Çünkü Açıkhava Tiyatrosu, gelecek yıl Uluslararası Bursa Festivali‘nin ardından  tadilata girecek.

Yani gelecek yaz, çok sayıda konser ve tiyatro oyunundan mahrum kalacak Bursalılar.

Hasılı, nüfusu 3 milyona dayanan Bursa’da yeni konser ve tiyatro salonları yapılmalı.

Nilüfer’de yıllardır her köşe başında kebapçısından, restoranına yap-işlet devret modeliyle bina dikenler kültür- sanat yatırımlarına daha fazla yatırım yapsalardı bambaşka şeyler konuşuyor olacaktık bugün.

 

Her şey düşüncede biter mi?

 

Her şeyin düşüncede bittiğini, sürekli pozitif olmamız gerektiğini, karamsar olursak olumsuzluklar ve engellerle karşılaşacağımızı öğreten ‘kişisel’ ve ‘sosyal gelişim’ kitaplarını bilmem okudunuz mu?

‘Ferrarisini Satan Bilge’, ‘% Yüz Düşünce Gücü‘, ‘Yol‘ (Metin Hara, eski sevgilisi Adriana Lima’yı ‘Yol’ kitabıyla mı etkiledi acaba?) gibi kitapları ben de okudum.

Tümü birbiriyle benzer bilgiler içeren, kulağa hoş gelen ancak bilimsellikten uzak, insanı sadece birkaç günlüğüne rahatlatan ve pratikte hiçbir karşılığı olmayan ticari kaygılarla yazılmış çok satan popüler kitaplar bunlar.

Tamam pozitif olalım, olaylara olumsuz bakmayalım, karamsarlık nedir bilmeyelim ama  hayat bahar bahçe değil ve işler de böyle davranarak yürümüyor ki.

Hem, rekabetçi iş yaşamında ölçülü bir stres gereklidir ve aksi halde yaşama tutunmamız da mümkün değildir. 

Betül Arım işte bu kitaplardan derlediği bilgileri oyunlaştırmış.

Mesela diyor ki Arım, spor salonlarına gitmeden hayal ederek ağırlık kaldırsanız kalori verebilir ve kaslarınızı güçlendirebilirsiniz.

Umarım oyunu izleyenler bu yönteme başvurmazlar!

Bir de şu yıllardır gerçekmiş gibi sunulan bilinçaltı hikayeleri yok mu?

“Soğuk hava deposunu temizleyen kadın, kapı dışırıdan kilitlenince içeride mahsur kalır ve bir gün sonra ölür. Ama soğuk hava deposu arızalandığı için aslında kadın donmaktan dolayı değil, donacağını düşündüğü için ölmüştür. ”

Hiç, bir insan donacağını düşündüğü için ölür mü?

Çocukluğumuzdan bu yana denizci versiyonundan temizlikçi versiyonuna kadar benzer hikayelerle gerçekmiş gibi  anlatılan hikayeyi Arım da canlandırdı.

Neyse, oyun yine de eğlenceliydi.

Yılların tiyatrocusu Arım, oyunculuk performansı ve izleyicilerle kurduğu samimi diyaloglarla size keyifli bir 2 saat geçirtiyor.

Yani izlediğinize pişman olmuyorsunuz.

 

Hem üretmek hem de çevreyi kirletmemek mümkün

 

Dünya, her geçen gün kirleniyor ve önlem alınmazsa çok yakın bir gelecekte su kaynaklarının tükendiği, hava kirliliğinin ve küresel ısınmanın arttığı bir coğrafyada yaşamak zorunda kalacağız.

Ne var ki artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için sanayi üretimi kaçınılmaz.

Yani fabrikaların çarklarını durdurmak mümkün olmadığına göre çevreci bir üretimden başka çare yok.

Dünya eko sistemi üzerinde en fazla kirletici etkiye sahip olanlar, tekstil,  deri ve kimya sanayileriymiş.

Türkiye’de ise tekstil ve tekstil kimyasalları, deri, hazır giyim sektörleri, yüksek ihracat potansiyelleri ve sağladığı istihdam ile lider sektör konumunda.

Ancak hem ülke ekonomisi için büyük katma değer sağlayan bu sektörün gelişmesi, dünya ile rekabet etmesi hem de fonksiyonel/akıllı tekstil ürünlerinin üretilmesi, bunun gerçekleştirilmesine yönelik bilginin ve inovatif yaklaşımların, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi gerekiyor.

Yani bir yandan rekabet, bir yandan çevreci üretim sağlamalısınız.

İşte tüm bunların tartışılacağı bir sempozyumun hazırlıkları yapılıyor.

Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ve Tekstil Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin düzenlediği, ‘Tekstil Teknolojisi ve Kimyasındaki Son Gelişmeler Sempozyumu‘ 20-21-22 Kasım’da  BAOB Yerleşkesi’nde yapılacak.

Sempozyum, sektörün tüm paydaşlarını biraraya getirmeyi hedefliyor.

 

 Üniversite-sanayi işbirliği

 

Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, üniversite-sanayi işbirliği adına adım atmaya başladı.

Kılavuz’u iş insanların düzenlediği organizasyonlarda görmeye başladık.

Ayrıca iş dernekleriyle de sık sık görüşüyor.

Geçen gün de sanayicileri yanına alıp, üniversite-sanayi işbirliğiyle ilgili mesaj vermek için gazetecilerin karşısına çıktı.

Önceki dönem, Uludağ Üniversitesi ile sanayicilerin arası buz gibiydi.

BTSO Başkanı İbrahim Burkay‘ın göreve gelmesi için yoğun  çaba sarf ettiği ve bir de danışmanlık verdiği yakın arkadaşı eski Rektör Yusuf Ulcay, bırakın üniversite-sanayi işbirliğini sağlamayı, iş insanlarına randevu bile vermiyordu.

Umarız Kılavuz’ın çabaları sonuç verir sanayi kenti Bursa’da.