Olay Gazetesi Bursa

Çözüm herkese test yapmak

Koronavirüs dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de kasıp kavurmaya devam ediyor. Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez, Güney Kore örneğini vererek, çözümün herkesi testten geçirmek olduğunu söylüyor: “Güney Kore’de sokaktaki  ve hatta arabadaki insanlara tarama yapıldı. Bizde de öyle olması gerekir. Madem sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi o zaman başta sağlıkçılar olmak üzere herkesin testten […]

Koronavirüs dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de kasıp kavurmaya devam ediyor. Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez, Güney Kore örneğini vererek, çözümün herkesi testten geçirmek olduğunu söylüyor: “Güney Kore’de sokaktaki  ve hatta arabadaki insanlara tarama yapıldı. Bizde de öyle olması gerekir. Madem sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi o zaman başta sağlıkçılar olmak üzere herkesin testten geçmesi gerekir. Hızlı testin anlamı da bu zaten.”

Elitez, Bursa’daki tablonun ne olduğunu bilmediklerini de hatırlaarak, yetkililerin illerdeki durumu açıklaması gerektiğini savundu. Bilgisizlik daha çok panik yaratır. Bilgilerin paylaşılması, tedbir almayı sağlar. Semt belirtmeseler de  vaka, ölüm ve iyileşen hastaların sayısı” diyen Elitez, sağlık çalışanlarının yeterli ekipmanla donatılmasının önemini şu sözlerle değerlendirdi: “Sağlıkçıları kaybetmeye başlarsak, bu ülkenin hastalıkla mücadele eden askeri kalmaz.”

Pazartesi Söyleşilerine konuk olan Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez, hayatımızı kâbusa çeviren koronavirüs ile ilgili aydınlatıcı bilgiler verdi.


Sağlık Bakanı, Türkiye genelinde koronavirüsten meydana gelen ölüm ve vaka sayısı hakkında her gün bilgi veriyor. Ancak diğer illerde olduğu gibi Bursa’da tablonun ne olduğunu bilmiyoruz. Bursa ile ilgili  bilgi sahibi misiniz?

Biz aslında değişik yerlerden bilgi toplamaya çalışıyoruz. Ama doğrulama şansımız yok çünkü resmi rakamlara ulaşamıyoruz. İl Sağlık Müdürlüğü ve hastane yönetimleri kaç yatakta korona hastası olduğunu söylemiyor. Bilgi veren hekimlerle ilgili yaptırım olduğu için bilgiyi başından bu yana paylaşmıyor meslektaşlarımız. Bu nedenle Bursa’daki son durumu sağlıklı olarak bilme şansımız yok. Bilgilerin paylaşılması gerektiğine dair çağrımız oldu. Hasta isimleri açıklanmamalı ama hangi semtlerde olduğu açıklanmalı. Çünkü insanların, o semtlerde biraz daha dikkatli olmasını sağlar.


“İL, İL BİLGİ PAYLAŞIMI TEDBİR ALINMASINI SAĞLAR”

Açıklanırsa panik havası yaratmaz mı?

Avrupa’da açıklanıyor, insanlar harita üzerinden işaretliyorlar hatta. Tam tersine, açıklanması tedbir almayı sağlar. Çünkü bilgi akışının olduğu yerde insanlar kendini güvende hissederler. Bilmezsen daha çok paniklersin. Arabaların içinde maskelerle dolaşan insanlar görüyorum. Maske ne derece sağlıklı kullanılıyor, ayrı bir tartışma. Bilgisizlik daha çok panik yaratır. Semt belirtmeseler de il il açıklansın  vaka,  ölüm  ve iyileşen hastaların sayısı. Şu kadar vaka yatıyor, şu kadarı iyileşti denilebilir. İyileşme haberi de umut yaratır. İnsanlar ‘ben bu hastalığa yakalansam da kurtulacağım der’ o zaman. Ama illerdeki durumu bilmiyoruz.


“YOĞUN BAKIM YATAĞIMIZ YETERLİ DEĞİL”

Salgına karşı Bursa’daki yoğun bakım sayısı yeterli mi?

Salgına karşı tedbir alınmazsa, dünyadaki hiçbir ülkenin yoğun bakım yatağı sayısı yeterli değil. Hiçbir ülke bununla baş edemez. Dünyada  böyle bir sağlık sistemi yok. Ama tedbirler alınırsa sağlık sisteminin üzerine yüklenecek yük azalacağı için baş edilebilir. Türkiye’deki yoğun bakım yatağı illere göre değişebiliyor. Kişi başı ortalaması 10 binde 4. Yani 2 bin 500 kişiye bir yoğun bakım yatağı düşüyor. Bursa’da yoğun bakım yatağı  vaka saysı artarsa yeterli olmayacaktır. Bazı illerde 1O bin kişide 7, 8 ortalama var.  Yani normal şartlarda da yoğun bakım yatağımız az. Bu nedenle Bursa, riskli bir kent. Bursa Tabip Odası olarak bu konuda birçok kez açıklama yaptık.


Mevcut durumda da yetersiz diyorsunuz.

Evet ben, yoğun bakım yatağına ihtiyacı olan bir hasta yakınımı merkezde yatak bulmadığım için İnegöl’e yönlendirdim.


Bugünlerde doluluk oranıyla ilgili bilgi var mı?

Yoğun bakımları boşaltmaya çalışıyorlar. Yani acil hastaların durumuna göre açılıyor. Ama yoğun bakım doluyken pek fazla açma imkânınız yok.


Bursa’da kaç yoğun bakım yatağı var ve kaçı özel hastanelerde?

Bursa’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde 631, Tıp Fakültesi’nde 95 ve özel hastanelerde 471 olmak üzere toplam bin 197 yoğun bakım yatağı var.


Sağlık personeli sayımız yeterli mi?

Eğer çok büyük dalgayla karşılaşmazsak baş edilebilir durumda. Üniversitedeki son sınıf öğrencileri ile emekli hekimler bir görev verilmesi halinde çalışabileceklerini söylüyorlar. Emekli hekimlerimiz arayarak, sağlık risklerine rağmen görev almak istediklerini söylüyorlar.


“SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KORUMAMIZ ŞART”

Daha da genelleştirirsek kentteki sağlık sistemi bu salgını atlatmamızda yeterli mi?

Ekipmanlar konusunda maalesef hazır olmadığımızı  düşünüyorum. Örneğin, geçen pazartesi itibarıyla her hekime 5 maske imza karşılığı verildi. Bu maskeleri sadece 4 saat kullanabilirsiniz. Ayrıca sadece hekimler yok, diğer sağlık personelleri de görev yapıyorlar.  Hastanelere her tür hastalığı olan hastalar gidiyor ve hastaların Covid-19 virüsüne yakalanıp, yakalanmadığını bilmiyoruz. Aile hekimlerinde de maske sorunu var.  Özel hastanelerde bile her hekime 2 adet maske verildiğini ve gün boyunca onların kullanılmasının istendiğine dair hekimlerin bize geri dönüşleri var. Eskiden hastaların yurtdışı bağlantıları soruluyordu ama artık bu aşamayı da geçtik.  İkinci aşamada sert korunmalar gerekiyor. Gözlük, yüz siperliği, önlüğün üzerine giysi,  galoş ve eldiven gibi. Sağlık personelinin daha çok korunması gerekiyor ki onlara en çok bugünlerde ihtiyaç var.


“VAKA SAYISININ ARTMASI KAÇINILMAZ”

Kamuoyunda vaka sayısı artınca tedirginlik oluyor? Bu kaçınılmaz bir süreç değil mi?

Kaçınılmaz. Her hasta en az 3  kişiye bulaştırıyor virüsü.  20 kişilik toplantıda bir kişi bile bu virüsü taşıyorsa, herkese bulaşıyor.  Virüs taşıyan hocalarımızın yanında çalışan asistanların tümüne bulaştı.


O halde vaka sayısı daha da artacak.

Evet artacak. Buna hazır olmamız gerekiyor. O zaman insanların  kendilerini daha çok koruması gerekiyor.


Ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi olacak bizim için.

Evet, çünkü yataklar daha rahat olacak, yoğun bakımlar o kadar yoğun olmayacak. Bakın mesela Covid-19’dan daha ölümcül ancak daha az bulaşıcı olan grip vakaları eylülden nisan ayına kadar sürüyor. Ama süreç uzun olduğu için griple baş etmek daha kolay. Çünkü yataklarımız boş ve müdahale  şansımız daha rahat.


Hastalık semtopumu olmayan ama tedbir amaçlı test yapılmasını öneriyor musunuz?

Tarama testleri var. Bunu Batı ülkeleri yapıyor ve Güney Kore  yaptı. Güney Kore’de sokaktaki  ve hatta arabadaki insanlara tarama yapıldı.  Bizde de öyle olması gerekir. Madem sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi o zaman başta sağlıkçılar olmak üzere herkesin testten geçmesi gerekir. Hızlı testin anlamı da bu zaten.


“TEST ZORUNLU OLMALI”

Neden yapmıyoruz?

Yurtdışında hızlı test kitleri geldi 1 milyon kadar.  Ama henüz illere dağıtılmadı. Hızlı bir şekilde dağıtım yapılıp, en azından çalışanların testten geçmesi gerekir.


Testin zorunlu olması gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Evet çünkü salgının kendine özgü kuralları vardır. Virüs taşıyor ve başkalalarına da bulaştırma riskiniz varsa, özgürlükler geçici olarak daraltılabilir. Siz başka insanlar için potansiyel tehlikesiniz.


Güney Kore örneğini verdiniz. Virüsün kaynağı olan Çin 3 ayda salgını kontrol altına almayı başardı. Bizim tedbirlerimiz yeterli mi? Değilse ne yapmamız gerekir?

Okulların tatil edilmesi ve yaşlılara sokağa çıkma yasağı gibi olumlu adımlar atıldı.  Ama birçok tedbir tavsiye niteliğinde. Başarılı mıyız? Eğer kendimizi başarılı görseydik okul tatilini  30 Nisan’a kadar uzatmazdık. Demek ki risk devam ediyor. O zaman eksiklikler var. En büyük eksiklik biraz geç kalınması. Bir de sağlık çalışanlarının korunması konusu var. Hastalıkla karşı karşıya olan, mücadele eden insan gücünü korumamız lazım. Eğer onları kaybedersek bu ülkenin hastalıkla mücade eden askeri kalmaz. Sağlıklı kalması gereken insan gücümüzü de kaybedersek, işte o zaman sağlık sisteminde sıkıntılar çıkar. Öncelikle sağlık ekipmanlarını eksiksiz sağlamamız gerekir. Covit 19’da numune alımlarında hastanelerin yeterli donanımda olmadığına dair duyumlarımız var. Çin’deki sağlıkçılar 3, hatta 4 kat giysi kullanıyor, çift kat eldiven ve maske takıyorlar. Sağlıkçıların riskini görmemiz lazım. Sadece cerrahi maske dağıtarak bu illetten kurtulamayız. Önümüzdeki günlerde hekim ve hemşirelerin de hastalandığını göreceğiz. En acısı da bu. Hala şansımız var. Çok sıkı tedbirler almamız gerekir.


“SALGIN HAZİRANDA BİTEBİLİR”

Uzmanlar, salgının etkisinin azalmaya başlayacağı tarihle ilgili farklı öngörülerde bulunuyorlar. Sizin bir öngörünüz var mı?

Bu virüsün kardeşi SARS. SARS haziran ayında bitmişti. Covid-19’un da benzer davranışlar göstermesi bekleniyor. Ben de öyle düşünüyorum. Umarız öyle olur.


İnsanların psikolojisi bu süreçte biraz bozuldu. En ufak bir rahatsızlıkta  virüs kaptıklarını düşünüyorlar. Ne tavsiye edersiniz?

Haklılar. Şüphenin olduğu bir ortamda herkes kendinden korkuyor. Benim tavsiyem, el yıkama ve sosyal mesafe gibi kişisel önlemlerini alsın herkes. Ayrıca kendilerine mutlaka bir uğraş bulsunlar. Tavla oynamak, dost sohbetleri, telefondan oyun oynamak gibi. Şarkı söylesinler, enstürman çalsınlar. Moral ve motivasyon için herkes bir birine destek olmalı. Yaşlılarımızı koruyalım ve onları yalnız bırakmayalım. Çünkü bu süreçte onlar biraz ötekileştirildiler. Risk altında olmaları potansiyel tehlike gibi görülmelerine yol açtı. Aslında gençler daha tehlikeli. Yaşlılara empati yapalım ve yalnızlaştırmayalım. Bizim telefonla aradığımız hekimler inanılmaz mutlu oluyorlar. Yalnızca nasıl olduklarını sormamız bile onları  mutlu ediyor. Sosyal dayanışma bizi güçlü kılacaktır.


Hastalığın temel belirtisi yüksek ateş midir?

Çok farklı belirtileri var. Öksürük de yüksek ateş de boğaz ağrısı da olabiliyor. Bazen belirti tek olabiliyor. Ama yüksek ateş ve öksürük en sık görülen belirti.


Bir de virüsün yüzeylerden bulaştığına dair bir iddia var. Doğru mu?

Bu hapşıran, öksüren ve ellerindeki virüsü yüzeylere bulaştıran insanlar olduğu için söyleniyor. Biz o yüzden el temizliğini çok önemsiyoruz.  Tüm yüzeyleri temizleyemeyiz. Oğlum söyledi, alt komşumuzun evi kolonya kokuyormuş. Bu noktaya gelinmemeli. Evet yüzey temizliği önemli ama elimizi yıkamaya daha çok ihtiyacımız var.


“SOKAK HAYVANLARI TEHLİKE DEĞİL”

Evcil hayvan beslemek risk mi bu süreçte? Virüs evcil hayvanlardan bulaşır mı?  Maalesef hayvanlar da ötekileştirildi.

Veteriner hekimler bir açıklama yaptılar konuyla ilgili. Hayvan beslenmesinde hiçbir sorun yok. Dışarıda bir hayvanı seviyorsanız normal şartlarda da ellerinizi yıkamanız gerekli. Dışarıdaki insan sayısı azaldığı için sokak hayvanları da aç kaldı. Onlara mama ve yiyecek takviyesinin yapılması, aç kalmamaları için çok önemli.


Son olarak, sağlık personelinin ruh hali nasıl?

Kendilerini güvende hissetmeyen  bir meslek grubu. Ama  eğitimini aldıkları için yaptıkları işin bilincindeler. Sağlıkçılar, ek  gelir telafuz edilmesinden, bu işin paraya endekslenmesinden rahatsız oldular.  Evet mesleğimizden para kazanıyoruz ama bu dönemde yapılan işin paraya indirgenmesi rahatsız edici. Bizim moral ve motivasyonumuz salgını atlatmada yeterli. Mesela alkışlar, sağlık personeline değer verildiğini gösterdiği için çok daha iyi geldi bize. Bir de kişisel koruyucular sağlanmazsa sağlıkçıların motivasyonunu yüksek tutmak kolay olmayacaktır.