Olay Gazetesi Bursa

Dündar, İbrahim Balaban müzesinin açılmasına sıcak bakıyor

Hikayeyi biliyorsunuz ama bilmeyenler için anımsatayım. Bir kez kaçakçılık, bir kez de düğününü basan kişiyi öldürmek suçundan cezaevine giren İbrahim Balaban, Bursa Cezaevi’nde vatan şairi Nazım Hikmet’le tanışır. Nazım, Balaban’a resim yapmayı öğretir. Aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşan Balaban için, yepyeni bir hayat başlar. Cezaevine girmeden önce fırçayı eline almamış olan Balaban, dünyaca ünlü bir ressam olmuştur Nazım sayesinde. […]

Hikayeyi biliyorsunuz ama bilmeyenler için anımsatayım.

Bir kez kaçakçılık, bir kez de düğününü basan kişiyi öldürmek suçundan cezaevine giren İbrahim Balaban, Bursa Cezaevi’nde vatan şairi Nazım Hikmet’le tanışır.

Nazım, Balaban’a resim yapmayı öğretir.

Aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşan Balaban için, yepyeni bir hayat başlar.

Cezaevine girmeden önce fırçayı eline almamış olan Balaban, dünyaca ünlü bir ressam olmuştur Nazım sayesinde.

Sadece resim yapmayı değil, şiiri, edebiyatı, paylaşımı, dayanışmayı, kısaca hayatın  güzelliklerini  ustam dediği Nazım’da görmüş, öğrenmiş ve hayatı boyunca rehber edinmiştir.

Balaban, 98 yaşında hayata veda etti.

Dile kolay 1 asra merdiven dayayarak göç etti Seçköylü İbrahim Balaban.

Cenazesi yaşadığı İstanbul’dan kalktı, doğduğu Seçköy’de toprağa verildi.

Seçköy, Dürdane rampası güzergahında şirin mi şirin bir Bursa köyü.

Cenazenin defnedileceği gün, kimi akrabası, kimi çocukluk arkadaşı, kimi de komşusu olan köylülerin hüznü yüzlerinden okunuyordu.

Balaban’ın İstanbul’da yaşayan üç çocuğuyla da tanıştım.

Nazım, Hikmet ve Aslı.

Hikmet, şeker hastalığı nedeniyle görmüyor.

Nazım da babası gibi ressam.

Hem babalarını son yolculuğuna uğurladıkları hem de doğdukları topraklarda oldukları için kim bilir hangi duyguları yaşıyorlardı.

Balaban son yolcuğuna uğurlandı ama sevenlerinin bir arzusu var.

Cenazede karşılaştığımız CHP İl eski Başkanı Erhan Sevimli söyledi, Balaban’ın sevenlerinin ve köylülerin isteğini:

Seçköy’de İbrahim Balaban Müzesi açılsın ve bu işi de Osmangazi Belediyesi üstlensin.

Böylece hem Nazım’ın can dostunun anıları ölümsüzleşsin hem de Bursa, büyük ustaya vefasını ödesin.

Yani Nazım’ın milyonların dilinde olan şiirlerini yazdığı Bursa Cezaevi’ni yıktık bari Seçköy’de dostunun evini müze yapalım.

Konuyu sıcağı sıcağına Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa  Dündar‘la konuştum.

Almanya’da kardeş şehir ziyaretinde olan Dündar, önce şunu söyledi:

Yurt dışında olduğum için cenazeye katılamadım. Yoksa cenazede ben de olacaktım.

Dündar, müze fikrine de soğuk bakmıyor:

Köyde İbrahim Balaban adına bir müze yapabiliriz ancak önce bazı araştırmaları yapmamız lazım. Rahmetlinin köyde akrabaları var mı, köylülerin düşünceleri nedir, müze yapılmaya uygun ev var mı? Ayrıca kamusal bir talebin olması lazım. İbrahim Balaban’ın tabloları kimde, değeri nedir, müzeye bağışlanır mı, çocukları ne diyor bu fikre, bu soruların da yanıt bulması gerekiyor. Bunları araştırdıktan sonra neden olmasın?

Başkan Dündar, müze fikrine soğuk değil.

Ben Dündar’ın sözlerinden müzeye yeşil ışık yaktığını anladım.

 

Kurşunlu’nun müdavimi  

 

Seçköy’deki mütevazı cenaze törenine yoğun bir katılım olduğunu söyleyemem.

Selçukgazi’de mola veren TKP‘liler dışında, CHP‘liler, Balaban’ın yol arkadaşları, gazeteciler ve aydınlardan oluşan yaklaşık 100 kişilik  grup tarafından uğurlandı Balaban.

Yurt dışında olan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem‘i yardımcısı Zafer Yıldız temsil ediyordu.

Ayrıca Nilüfer Belediyesi otobüs kaldırmıştı köye ulaşım için.

Sadece sosyol demokrat/sosyalistler yoktu cenazede.

Merkez sağ kökenli iki siyasetçi dikkatimi çekti.

Kurşunlu eski Belediye Başkanı ve Gemlik Belediye Başkan Yardımcısı Bayram Demir ile Nilüfer Belediye Meclis Üyesi Feridun Uyruk da Balaban’ı son yolculuğunda yalnız bırakmamıştı.

Balaban, Kurşunlu’da Bayram Demir’in arkadaşının işlettiği bir restoranın müdavimiymiş.

Bayram Demir’le de oradan tanışıyorlar.

Rahmetli, Nazım Hikmet’le ilgili ne anılar anlatırdı akşam yemeklerimizde” diyen Demir, eski günleri de yad etmiş oldu.

 

Atatürk kahvesi

 

Kahveden beni haberdar eden Ramazan Dural isimli genç bir kardeşimizdi.

Abi Atatürk kahvesine götüreyim dedi seni” dedi.

Girdik kahveye, Mustafa Bozbey de orada, köylülerle sohbet ediyor.

Ben bu kadar güzel bir köy kahvesi görmedim.

Kahveyi güzelleştiren duvarlarına asılı olan Atatürk fotoğraflarıydı.

Duvarlarında onlarca Atatürk fotoğrafının asılı durduğu bir kahve düşünün.

Bir o kadar da depoda varmış ancak duvarlarda asacak yer kalmamış.

Bir de saatler vardı.

Hepsi, 9’u 5 geçe durmuş saatler!

Ve duvarda bir tablo…

Benim en has arkadaşım ve de köyümüzün Muhtarı Mustafa Kaymak’a” notuyla İbrahim Balaban’ın hediyesi köy kahvesinde ölümsüzleştirilmiş.

 

Nilüfer’de açık hava etkinliği

 

Malum yaz geldi.

CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özer Anaç ve yönetimi yazlık sinemaları anımsatan bir geleneği yaşatıyor.

Önceki akşam İlçe Başkanlığı’nın altında kurulu dev ekranda Türkiye-İzlanda maçını izledi partililer ve Nilüferliler.

Öncesinde ise Ekrem İmamoğlu‘nun katıldığı televizyon programı izlendi.

Önümüzdeki günlerde de benzer etkinlikler devam edecekmiş.

Sinema filmleri ve söyleşilerle…

Henüz fikir aşamasında ama Hoşçakal Yarın filmi düşünülüyor, Deniz’i canlandıran Berhan Şimşek‘in de katılımıyla.

Önce film, sonra Berhan Şimşek söyleşisi muazzam bir etkinlik olur.