Olay Gazetesi Bursa

Kendimizi aşağılamayı bırakalım

Koronavirüsü dünyada yenen ülke var mı? Yok. Vaka sayıları dünyanın her yerinde kış mevsiminde artıyor, sıcaklıkların arttığı aylarda azalıyor mu? Evet. İçinde bulunduğumuz günlerde havalar ısındı ve ikinci dalga kuzey yarım kürenin tamamına geldi mi? Geldi. O halde, ‘Biz cahil bir milletiz. Tedbirlere uymuyoruz, uysak virüs çoktan yok olmuştu” demenin alemi var mı? Bakın mesela Avrupa’nın, […]

Koronavirüsü dünyada yenen ülke var mı?

Yok.

Vaka sayıları dünyanın her yerinde kış mevsiminde artıyor, sıcaklıkların arttığı aylarda azalıyor mu?

Evet.

İçinde bulunduğumuz günlerde havalar ısındı ve ikinci dalga kuzey yarım kürenin tamamına geldi mi?

Geldi.

O halde, ‘Biz cahil bir milletiz. Tedbirlere uymuyoruz, uysak virüs çoktan yok olmuştu” demenin alemi var mı?

Bakın mesela Avrupa’nın, hatta dünyanın en disiplinli ülkesi Almanya’da günlük vaka sayısı on binlere dayanmış durumda.

Ağustos ayında vaka sayıları onlu rakamlarla ifade edilen İngiltere’de durum daha vahim boyutlarda.

Bu ülkede vaka sayısı 35 bini aşmış durumda.

İtalya’daki çaresizliği gördük.

Vaka sayıları o kadar arttı ki insanlar, hastanelerin tuvaletinde can veriyor, o derece.

Elbette tüm bunlardan, ‘tedbir almanın faydası yok’ sonucu çıkmıyor.

Aksine aşı bulunana kadar, tek çaremiz tedbirlere en sıkı şekilde sarılmak.

Ancak en büyük tedbir, herkesin kendisini izole edip, evlere kapanması ki bu da başta dünya ekonomisinin iflası olmak üzere, çok daha büyük sorunları beraberinde getirecek.

Yani kendimize haksızlık etmeyi bırakalım, Türk insanını aşağılayan, sürü olarak gören, eğitimsiz, cahil bir toplum olarak nitelendiren genellemelerden uzak duralım.

Çünkü bu virüs, en gelişmiş ülkeleri bile kırıp geçiriyor.

 

Şimdi dayanışma zamanı

Yeni açıklanan kısıtlamalar da gösteriyor ki, bir süre daha yasaklarla yaşayacağız.

Yasakların sosyal yaşamımızı etkilemesi geçici bir durum ama ya ekonomi?

Mart ayından bu yana zaten kan ağlayan  hizmet sektörü, daha da zor duruma düşecek.

Lokantacısından, kafecisine, minibüsçüsünden, mağazacısına kadar…

Bir de bu mekanlarda çalışan emekçilerin  mağduriyetini düşünün.

Yani zaman, dayanışma zamanı.

Özellikle pandemi sürecinden ekonomik olarak etkilenmeyen veya en az etkilenen ücretliler,  esnafı ayakta tutmak için olabildiğince harcama yapmalı.

Gerekirse bir süre dışarıdan yemeli, kurallara bağlı olmak şartıyla kahvesini dışarıda içmeli, ihtiyacı olmasa da gelecek yıllarda kullanacağı giyeceğini bile bugünlerde almalı.

Mesela ben, yükünü almış büyük marketler yerine, evimin karşısında yeni açılan büfeden alışveriş yapıyorum ki zarar edip kapanmasın.

Benim 3 kuruşluk harcamamla mı işletmeler ayakta duracak” demeyin.

Esnaftan yapacağınız her alışveriş, onları ayakta tutacağı gibi, o işletmelerde çalışan emekçilerin de işsiz kalmamasını  sağlayacak.

 

Vakaları arttıran grip mi?

Son günlerde Covid-19 vakalarında patlama yaşanmasıyla ilgili dikkate değer bir tez var.

Yapılan testlerde, grip vakası ile Covid-19 tam olarak ayrıştırılamıyor.

Bu nedenle grip olanlar da pozitif vaka olarak kayda geçiyor.

Kış mevsimi daha başlamadan, grip ile Covid-19 vakalarının karışacağını söyleyen uzmanlar vardı.

Dolayısıyla bu tez bana çok mantıksız gelmedi.

O halde grip aşının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor mu?

 

Tahsil durumuna takılanlar

AK Parti’de yeni il başkanı kuvvetle muhtemel gelecek haftaya kaldı.

Nitekim çalışmalar hâlâ sürüyor.

Ayrıca son noktayı koyacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun programı da süreci uzatabilir.

Bu arada çok sayıda partilinin ismi konuşulmaya  devam ediyor.

Ancak, aday adayı olarak gösterilen bazı isimlerin, il başkanı olması mümkün değil.

Çünkü tahsil durumları yeterli değil.

AK Parti, genel olarak il başkanlarının üniversite mezunu olmasına dikkat ediyor.

Özellikle Bursa gibi büyük ve önemli kentlerde bu yazısız kural çok daha katı bir şekilde uygulanıyor.

Bilmem, il başkanlığına talip olanlar bu kuralın farkında mı?