Olay Gazetesi Bursa

Kentsel dönüşüm ‘hem cam kenarı hem şoför mahali’ anlayışına takılıyor

Salı sabahı güne Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş’ın basın toplantısıyla başladık. Aktaş’ın, ulaşım yatırımlarından, yeşil alan miktarının arttırılmasına, alt yapı hizmetlerinden, kültür sanat etkinliklerine kadar, geniş yelpazeli konuşması, ‘icraatın içinden’ kıvamındaydı. Sunum yaklaşık yarım saate sığdı ancak 1000 günde, vatandaşa dokunan, kenti daha yaşanılabilir kılan ve hayatı kolaylaştıran çok sayıda hizmet ve yatırım hayata geçmiş. […]

Salı sabahı güne Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş’ın basın toplantısıyla başladık.

Aktaş’ın, ulaşım yatırımlarından, yeşil alan miktarının arttırılmasına, alt yapı hizmetlerinden, kültür sanat etkinliklerine kadar, geniş yelpazeli konuşması, ‘icraatın içinden’ kıvamındaydı.

Sunum yaklaşık yarım saate sığdı ancak 1000 günde, vatandaşa dokunan, kenti daha yaşanılabilir kılan ve hayatı kolaylaştıran çok sayıda hizmet ve yatırım hayata geçmiş.

AW163071

Kanımca toplantının en kayda değer konusu kentsel dönüşüm ve 1050 Konutlar meselesiydi.

İzmir depremi sonrası mahalle sakinleri, duvarlarında çatlaklar oluşmuş, sıvaları dökülen ve üfleseniz yıkılacak cinsinden binalarını göstererek, acil kentsel dönüşüm çağrısı yaptılar.

1050 Konutlar sorumuza Aktaş, ilginç bilgilerle   yanıt verdi.

Aktaş, konuyu önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açmış.

Erdoğan da, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u arayarak, gereken tüm kolaylıkların yapılması talimatı vermiş.

Murat Kurum, Aktaş ile birlikte 1050 Konutlar sakinlerinin temsilcisi olan dernek yöneticileriyle bir araya gelmiş ve onlara şu teklifi yapmış:

Emlak Konut, binalarınızı yenileyecek. Ancak, dairesine göre 100 ile 150 bin arasında fark vermeniz gerekir. Bu farkı da düşük faizli 12 yıl vadeli krediyle ödeme imkanı getireceğiz.”

Ancak dernek yöneticileri bu teklife sıcak bakmamış.

Nitekim onlar, fark vermeden evlerinin yenilenmesini istiyorlarmış.

Hal böyle olunca, sorun çözüme kavuşmamış.

Başkan Aktaş  soruyor:

Eski arabanızı sıfır araçla değiştirdiğinizde fark vermiyor musunuz? Riskli oldukları için o evlerin değeri 180 ile 200 bin lira arasında. Yenilendiğinde ise 600-700 bin lira olacak. Bu iş, bazı muhalefet temsilcilerin provokasyonlarıyla, hamasi nutuklarıyla değil, gerçekçi yaklaşımlarla çözüme kavuşur.”

Evet 1050 Konutlar meselesi böyle.

Aslında 1050 Konutlar’daki tıkanıklık, Bursa’daki kentsel dönüşüm algısının izdüşümü.

Yani, evleri yenilenecek ve değerlenecek vatandaşın küçük bir miktar farka katlanamaması toplumun genel anlayışını yansıtıyor.

Böyle olunca da, çözüm yolları tıkanıyor.


1050 Konutlar’dan toplu daire satın alındı mı?

Vatandaş ve devlet işbirliğiyle 1050 Konutlar meselesinin çözüme kavuşması gerekir.

Nitekim insan hayatı her şeyin üstündedir.

Ve en ufak bir sarsıntıda bile yıkılması muhtemel 1050 Konutlar, vakit kaybetmeden yenilenmeli.

Ne var ki ‘koyun can, kasap et derdinde’ atasözünü  andıran gelişmelerin olduğunu duyuyoruz.

Adıyla çelişircesine yaklaşık 2 bin 300 konutluk  semtin ismidir 1050 Konutlar.

Burada kentsel dönüşüm olacağını bilen, mahalle dışında  cüzdanı hayli kabarık olan birilerinin, çok sayıda daire aldıklarını duyuyoruz.

Sağlam olmadığını mahalle sakinlerinin bile söylediği konutlardan neden 10’ar, 20’şer tane satın alınır?

Kentsel dönüşümden kar planlanıyorsa neden olmasın?

O halde ‘kentsel dönüşüm kar elde etmek için mi, yoksa depreme hazır olmak için mi yapılıyor?’ soruları daha da önemli hale geliyor.

 

Toplantı detayları

Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki toplantı, son derece başarılı bir organizasyondu.

Gazeteciler, ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları ve bürokratlarla birlikte hayli kalabalık bir gruba ev sahipliği yapıldı.

Ancak pandemi nedeniyle, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilmişti.

Öyle ki sık sık konuklara, maskelerini çıkarmamaları uyarısı yapıldı.

3 yılı özetleyen kısa film ise göz doldurdu.

Salonda bazı masalarda belediye başkanları ve gazeteciler aynı masayı paylaştılar.

Arkanızda ambulans varsa yol verilir!

Virüs gemi azıya aldı ya…

Artık ambulansların, çok da sevimli olmayan siren seslerini  daha sık duyuyoruz.

Ben de son günlerde aracımla yolculuk yaparken,  ambulans geçişlerine tanık oluyorum.

Yok yok, aslında ambulansların geçemediğini görüyorum.

Çünkü araç sürücüleri, duymamaları imkansız olan ciyak ciyak siren sesine, yandaki araçların uyarıcı ve ısrarlı kornalarına ve koca gövdesiyle görünmemesi mümkün olmayan ambulanslara o kadar geç yol veriyorlar ki, ambulansın ön koltuğunda oturan görevli, saç baş yolacak raddeye gelmişçesine, el kol hareketleriyle ‘artık yol verin!’ diye bağırıp çağırıyor.

Bu sorumsuz sürücüler nedeniyle, dakikalara, hatta saniyelere bile hayati ihtiyacı olan hastaların yolda rahmetli olması işten bile değil.

Bu yüzden sürücü kurslarında, saatlerce ambulansa yol verme eğitimi yapılması şart oldu artık.