Olay Gazetesi Bursa

Kılıçdaroğlu mu öngörülü yoksa Sarıbal ve İrgil mi?

Yıl 2016… Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması Meclis gündemine geliyor. Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP bloğunun getirdiği yasayı desteklediğini açıklıyor. Gerekçesi ise HDP ile yan yana görünmemek. Yani hem HDP ile örtülü ittifak yapıp hem HDP ile yan yana görünmeme, hem HDP’li seçmenin oylarına talip olup, hem HDP ile aynı safta yer almama gibi ikircikli  politikayı bu […]

Yıl 2016…

Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması Meclis gündemine geliyor.

Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP bloğunun getirdiği yasayı desteklediğini açıklıyor.

Gerekçesi ise HDP ile yan yana görünmemek.

Yani hem HDP ile örtülü ittifak yapıp hem HDP ile yan yana görünmeme, hem HDP’li seçmenin oylarına talip olup, hem HDP ile aynı safta yer almama gibi ikircikli  politikayı bu hadisede de sürdürüyor Kılıçdaroğlu.

Orhan Sarıbal – Ceyhun İrgil

O günlerde 2 Bursa Milletvekili, dokunulmazlıkların kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyor.

Karşı çıkmakla kalmıyor, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor.

Sonra ne mi oluyor?

Önceki gün CHP’li bir, HDP’li 2 ismin milletvekilliği düşürüldü ve Berberoğlu’na yeniden cezaevi yolu göründü.

Gördünüz, 3 ismin milletvekilliğinin düşürülmesine ilk önce Kılıçdaroğlu tepki verdi.

Adalet dedi, hukuksuzluktan söz etti, faşizmden dem vurdu.

Oysa dinlediğim tüm hukukçular, 3 siyasetçinin milletvekilliğinin düşürülmesinin anayasaya uygun olduğunu söylüyor.

Yani Kılıçdaroğlu, kendisinin destek verdiği değişikliğin sonuçlarına kendisi itiraz ederek, yine kendisini tekzip etti.

O halde, koca ana muhalefet partisinin genel başkanlık koltuğunda oturan Kılıçdaroğlu mu ileri görüşlü, yoksa  Muğla’da köşesine çekilen eski milletvekili Ceyhun İrgil ve Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal mı?

Aktaş da mesai saatlerinin bölünmesini istiyor

ALİNUR AKTAŞ

Son günlerde trafikle ilgili yazıyor ve mesai saatlerinin bölünmesi dışında trafik sıkışıklığının çözülemeyeceğini savunuyorum.

Dün Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bakın neler söylemiş:

Biz 10 katlı yollar yapsak, yolları iki katına çıkarsak da şehirdeki trafiği rahatlatamayız. 3 milyon nüfusun yüzde 80’e yakını, 2 milyon 200 bin kişi 5 bitişik ilçede yaşıyor. Trafik ve ulaşımla alakalı belirli sıkıntılar var. Allah’ın emri değil, okul ve fabrikanın aynı saatte olması. Belirli saatlerde hayata geçirebiliriz. EDS ile kısmen rahatlama sağladık. Beyaz yakanın mesai saati önemli. Sabah 8 akşam 17 ama kesinlikle bizim mavi yakayla alakalı saatleri farklı yapmamız lazım. Bu kadar çok S plakaya da talep kalmayacak. Bir araç bir fabrika ile vakit geçirmeyecek. 3-4 okul fabrikaya gidecek. Bu değişim trafiği de rahatlatacak. Bursa’nın bu konuyu acilen masaya yatırması lazım. Benim de en büyük beklentim bu yönde. Vali bey ve yetkililere ifade ettim. Mesai saatlerini çeşitlendirmemiz lazım. 100 bin kişilik Muş’ta da trafik sorunu var. Her şey 2 cadde üzerine kurulmuş. Bizim 18 tane Organize Sanayi Bölgemiz var. Ana yükü çeken şehrin batı noktasında saatlendirme planlaması için âcilen harekete geçmemiz gerekiyor.”

Aklın yolu bir diye buna derler.

Başkan Aktaş da mesai saatlerinin bölünmesi, ders saatlerinin yayılmasını savunuyor.

Ancak bunun kararını verecek olan Vali Yakup Canbolat’tan başkası değil.

Esnaftan Tak’a tepki

ARİF TAK

Pandemi sürecinde farkı kesimlerden okuyucular ulaşıp, sorunlarını aktardılar, dertlerini paylaştılar.

Birçok insanla da yüz yüze görüştüm.

Ayrıca, turizm sektöründen, eğitim camiasına, işveren örgütlerinden, hemşeri derneklerine, sivil toplum örgütlerinden, meslek odalarına varıncaya kadar Bursa’da onlarca yapının temsilcisi sorunlarını dile getirdi, taleplerini kamuoyu ile paylaştı.

Bir tek BESOB Başkanı Arif Tak’tan ses çıkmadı.

Oysa Bursa bir esnaf kenti ve BESOB  da 10 binlerce esnafın çatı kuruluşu.

Neredeyese yarım asırdır BESOB’un başkanlık koltuğunda oturan Tak’a esnaftan bu kez ciddi tepkiler var.

 

Kitap fiyatları cep yakıyor

2017’den bu yana  istikarlı bir şekilde artan kitap fiyatları bugünlerde en yüksek seviyede.

300 sayfalık bir kitabın en düşük fiyatı 35-40 liraya kadar çıktı.

Neden?

Döviz arttıkça, kağıt fiyatları artıyor, kağıt fiyatları arttıkça kitapların fiyatları da artıyor.

Tıpkı gazete maliyetlerinin yükselmesi gibi.

Ayda 10 kitap okuyan bir vatandaş en az 500 lirayı gözden çıkarmak zorunda.

Yani asgari ücretin neredeyse dörtte biri.

Zaten az okuyan bir milletiz.

Böyle giderse hiç okunmayacak kitap.