Olay Gazetesi Bursa

Lozan Antlaşması’nın Türkiye için zafer olduğunu İngiliz delegasyonu söylüyor

Lozan Antlaşması’nın 99. yıl dönümü kutlanıyor. Tarihçi Doç. Dr. Hacer Karabağ, Lozan’ın düşman için bir hezimet, Türkiye için bir zafer olduğunu İngiliz delegasyonunun  itiraf ettiğini şu sözlerle belirtiyor: “Lord Curzon, İnönü’ye, ‘İleride dara düşüp yardım için geldiğinizde, burada reddettiğiniz her şeyi cebimden çıkartıp önünüze koyacağım’ der. Churcill ise ‘Gelibolu’da Filistin’de ve Mezapotamya’da binlerce askerin ölümünden […]

Lozan Antlaşması’nın 99. yıl dönümü kutlanıyor. Tarihçi Doç. Dr. Hacer Karabağ, Lozan’ın düşman için bir hezimet, Türkiye için bir zafer olduğunu İngiliz delegasyonunun  itiraf ettiğini şu sözlerle belirtiyor: “Lord Curzon, İnönü’ye, ‘İleride dara düşüp yardım için geldiğinizde, burada reddettiğiniz her şeyi cebimden çıkartıp önünüze koyacağım’ der. Churcill iseGelibolu’da Filistin’de ve Mezapotamya’da binlerce askerin ölümünden sonra Lozan, bir utançtır bizim için’ diye konuşur. İngilizlerin bu itirafları bize Lozan’ın zafer olduğunu gösteriyor.

Karabağ, Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan’da toprak kaybettiği iddialarının da gerçek dışı olduğunu savunarak, “Misak-ı Milli’de 2 taviz oldu. Birincisi Batum, ikincisi Musul. Batum, Lozan’dan çok önce SSCB’nin isteği ve Kars Antlaşması ile Gürcistan’a  verildi. Musul ise Lozan Antlaşması’ndan sonra, Türkiye’deki iç isyanlar sonrası İngilizler’e bırakıldı. İki yer de Lozan Antlaşması ile elden çıkmış değil” diye konuştu.

————–

Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Uludağ Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ.

Karabağ ile Lozan Antlaşması’nı konuştuk.

“LOZAN’I ANLAMAK İÇİN SEVR’E BAKMAK LAZIM” 

Lozan Barış Antlaşması daha çok zafer ve hezimet perspektifinden tartışılıyor. Ancak dönemin koşulları pek gündeme gelmiyor. Takdir edersiniz ki tarihsel olayların yorumlanmasında dönemin şartları dikkate alınır. Lozan Konferansı hangi koşullarda toplandı, hava nasıldı önce buradan başlayalım.

Tarihin ruhu, o dönemki  koşulları anlamamız için bize yardımcı olmaktadır. 10 yıl süren  Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı’ndan çıkılmış. 1. Dünya Savaşı, Mondros  Antlaşması ile sona ermiş, ardından Anadolu’nun dört bir yanında işgaller başlamış. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar yurdu işgal etmiş ve en sonunda Yunanlar  İzmir’e asker çıkarmışlar. Yani Anadolu’nun dört bir yanında Mondros maddeleri gerekçe gösterilerek işgaller başlayacaktır.   Ardından Sevr Antlaşması, 1. Dünya Savaşı’nı bitiren diğer anlaşmalardan farklı olarak yürürlüğe girmiştir. Osmanlı’yı tamamen sona erdirmeyi amaçlayan anlaşmada öyle ilginç maddeler vardır ki mesela azınlıklara çok sayıda  hak verilmiştir. Müttefik devletler anlaşmaya yeni hükümler eklediğinde Osmanlı bunları kabul etmek zorundadır. Diğer yandan kapitülasyonlar Yunanistan ve Ermenistan’a da verilmektedir. İstanbul  bırakılmıştır ancak daha sonra müttefik devletler isterlerse alabileceklerdir. Lozan tüm bu olumsuzlukların üzerine kabul edildi.  Lozan’ın farklılığını anlamak için Sevr’e bakmak yeterli olacaktır. Lozan’ın ne kadar önemli bir anlaşma olduğu Atatürk’ün, “Bu anlaşma Türk milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin sonuçsuz kaldığını bildiren bir belgedir” sözlerinden anlaşılması gerekir. Lozan, Osmanlı topraklarını paylaşma tasarılarını sonuçsuz bırakan bir anlaşma olduğu için önemlidir.

“LOZAN DÜŞMAN DEVLETLER İÇİN UTANÇ BELGESİYDİ”

Lozan zafer midir, hezimet midir sorusunu ben de yönelteyim.

İngilizlerin Lozan’daki  temsilcisi  Lord Curzon, İnönü’ye, “Size sunup kabul etmediğiniz teklifleri, şimdilik cebimize koyuyoruz. Ama (yanındaki Fransız delegesini de işaret ederek) para onda ve bende. İleride dara düşüp yardım için geldiğinizde, burada reddettiğiniz her şeyi cebimden çıkartıp önünüze koyacağım” der. Lord Curzon’un sadece bu sözleri bile Lozan’ın zafer olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda Churchill de Lozan Antlaşması’nı kendileri açısından utanç olarak nitelendirerek, “Gelibolu’da Filistin’de ve Mezapotamya’da binlerce askerin ölümünden sonra Lozan, bir utançtır bizim için” diyor.

“İNÖNÜ GÖREV ADAMIYDI”

 Lozan Antlaşması’nın tartışılan maddelerini sormadan önce yine pek gündeme gelmeyen Lozan delagasyonu konusunda sorularım olacak Türk delegasyonun başkanlığını İsmet İnönü yapıyor. Ancak Rauf Orbay, İnönü’nün Lozan’a gönderilmesine karşıdır ve bu tutumunu antlaşma imzalandıktan sonra yurda dönen İnönü’yü karşılamak istememesiyle belli eder. Atatürk, neden milli mücadelenin diğer kahramanlarından Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Refet Bele veya Ali Fuat Cebesoy gibi isimleri tercih etmezken, İnönü’yü Lozan’a gönderiyor?

Rauf Orbay, İnönü’nün Lozan’a gönderilmesinden hoşnut olmuyor. Ancak İnönü, Mudanya Mütarekesi’ne giden bir isim. İsmet İnönü’yü hem Mudanya’da hem de Lozan’da görmemizin nedeni, görev adamı olmasıdır.  Lozan’da attığı her adımı Atatürk ve Meclis ile irtibat halinde atmıştır.  Tabii ki Mudanya Mütarekesi’ndeki deneyimleri de önemlidir.

Bir de Rıza Nur meselesi var biliyorsunuz. Atatürk’ün  sağlık bakanı yaptığı ancak sonraki yıllarda Atatürk’e muhalif olan Rıza Nur, Lozan delegasyonunda yer almasına rağmen Atatürk ile İnönü arasında, kendisinin de içeriğini bilmediği  gizli yazışmaların olduğunu ve bu yazışmaların Lozan’daki ‘kayıpları’ açıklayabileceğini öne sürüyor. Atatürk ve İnönü arasında gizli telgraflar söz konusu mudur?

Hayır değildir. Rıza Nur, Lozan görüşmelerine katıldığı dönemdeki beyanlarında “Lozan zaferdir” der ve Atatürk’e iltifatlarda bulunur. Ama sonraki dönemlerde bu düşüncelerinin değişmesinin psikolojik sorunlarından kaynaklandığı iddia edilir. Şevket Süreyya Aydemir, Rıza Nur’un, psikolojik sorunları nedeniyle dikkate alınmaması gerektiğini söyler.

“ANTLAŞMA SAĞLANMASAYDI TÜRKİYE GEREĞİNİ YAPARDI”   

Lozan görüşmelerinin ilki kesintiye uğruyor ve  Türk delegasyonu masadan kalkıyor. İkinci tur görüşmeleri de çok çetin geçiyor. Lozan’da uzlaşma sağlanmasaydı Türkiye’yi nasıl günler bekliyor olacaktı?

Aslında tarihçiler ‘şöyle olsaydı, böyle olmasaydı’  üzerinden yorum  yapmaktan çok olanın üzerinden yorum yaparlar. Fakat Lozan görüşmeleri sürdüğü dönemde hatta öncesinde İzmir İktisat Kongresi’nin toplanması ve ordunun bir kısmının terhis edilmesi bize barış sürecinin geldiğini işaret ediyor.  Bu gelişmelerden yeni bir savaşın göze alınmadığı ve barış sürecine hazırlık yapıldığını görüyoruz.  Ancak elbette şartlar istenildiği gibi olmasaydı, gereği yapılırdı.

“12 ADA TRABLUSGARP SAVAŞIYLA   ELİMİZDEN ÇIKTI”

Lozan Antlaşması’nın tartışılan maddeleriyle  devam edelim. En çok tartışılan konulardan biri  12 Ada meselesi. 12 Ada’nın Lozan Antlaşması ile elden çıktığı görüşüne ne diyorsunuz? 1924’te 12 Ada hangi ülkenin elindeydi.

O tarihte İtalya’nın elindedir. 12 Ada’nın elden çıkması 1912’deki Trablusgarp Savaşı’ndan sonra imzalanan Uşi Antlaşması’nın maddeleri arasındadır. Balkan Savaşı patlak vermiş ve İtalya Osmanlı’yı barışa mecbur kılmak için 12 Ada’yı  işgal etmişti. Uşi Antlaşması hükümlerinde, Osmanlı Yunanistan tehlikesine karşı 12 Ada’nın geçici olarak İtalya’nın elinde olmasını kabul etmiştir.  Ancak Balkan Savaşı sonrası 1. Dünya Savaşı başlayınca, Osmanlı karşı blokta yer aldığı için İtalya, 12 Ada’yı bir daha teslim etmeyecektir.  İkinci Dünya  Savaşı sonrası da galip devletler 12 Ada’yı  Yunanistan’a verdiler.

Yani 12 Ada Lozan’da değil,  ilk olarak Uşi Anlaşması ile,  kesin olarak da 2. Dünya Savaşı sonrası elden çıktı. Peki 2. Dünya Savaşı’nın galip devletleri neden 12 Ada’yı Türkiye’ye değil de Yunanistan’a verdiler?

Aslında müttefik devletler 1943’te Türkiye’nin kendi saflarında savaşa girmesi için, 12 Ada’yı Türkiye’ye vermeyi teklif ediyorlar. Ancak İnönü, 2. Dünya Savaşı’nda  tarafsız kalmak için kabul etmiyor.

“KAYBEDİLEN İKİ TOPRAK PARÇASI LOZAN’DA ELDEN ÇIKMADI”

Lozan Antlaşması’yla ilgili en büyük tartışma, toprak kaybı iddiası. Tarihçi İlber Ortaylı, Türk askerinin girmediği hiçbir yeri kaybetmediğimizi söylüyor. Yani fiilen Türkiye Cumhuriyeti’nin hakim olmadığı tek bir toprak parçasını kaybetmediğimizi belirtiyor Ortaylı. O halde Lozan’daki toprak kaybı iddiası hangi gerçekliğe dayandırılıyor?

Lozan’daki toprak kayıplarını  ifade etmek için Misak-ı Milli sınırlarına bakmak lazım. Ne kadar farklılık var? Misak-ı Milli’de iki taviz söz konusu. Batum ve Musul. Batum, Milli Mücadele döneminde Sovyetler Birliği’nin isteği ve Kars Antlaşması ile Gürcistan’a veriliyor. Ankara Hükümeti, Sovyetler Birliği’nin desteğini almak için Batum’u vermiştir. Musul meselesi ise Lozan’da, Türkiye ile İngiltere’nin ikili görüşmelerine bırakılıyor. Ancak Lozan sonrası Nasturi ve Şeyh Sait ayaklanması çıkıyor.  Halifeliğin kaldırıldığı döneme de denk gelen süreçte, Türkiye içerideki olaylarla ilgilenirken Musul’u İngiltere’ye bırakmak zorunda kalıyor. Ancak Musul, Lozan Antlaşması ile kaybedilmiş değil.

Siz de Lozan Antlaşması’nı Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olarak görüyor musunuz?

Askeri zaferler kadar, diplomatik zaferler de önemlidir. Lozan ile askeri zafer diplomatik zaferle taçlandırıldı.

“MÜBADELEYİ BİZ DAHA ÇOK İSTEDİK”

Lozan Antlaşmasıyla birlikte Yunanistan ile Türkiye Cumhuriyeti mübadele anlaşması  imzalıyor. Mübadeleyi Yunanistan’ın daha çok istediği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çok da gönüllü olmadığı ancak Yunanistan’ı destekleyen itilaf devletlerinin bu konuda ısrarcı olduğu görüşüne ne diyorsunuz?

Aslında tam tersi, Yunanistan istemiyor. Çünkü mübadele ile giden nüfus, gelen nüfustan çok daha fazla. Türkiye’den Yunanistan’a 1 milyon, Yunanistan’tan Türkiye’ye 300 bin mübadil geliyor. Devlet olarak mübadillere toprak ve ev vermeniz gerekiyor. Bu da Yunanistan ekonomisini olumsuz etkilerdi. Bu durum başlangıçta böyleydi ama gidenler Yunanistan ekonomisine katkı yaptı. Çünkü Türkiye’den Yunanistan’a gidenler zanaatkar, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelenler köylüydü.

“KAPİTÜLASYONLAR LOZAN’DA KALDIRILDI”

Kapitülasyonlar açısından Lozan Antlaşması’nı değerlendirir misiniz?

Kapitülasyonlar, adli ve iktisadi imtiyazlardır. Bu imtiyazlar, Osmanlı’yı yarı sömürge devlet haline getirmiştir. Hatta iktisat tarihçisi Mears’ın Osmanlı için, iktisadi açıdan dışa bağımlı, siyasi açıdan yarı sömürge ifadelerini kullanmıştır.  Bu iktisadi bağımlılık durumu kapitülasyonlarla olmuştur. Balta Limanı Antlaşması ile Avrupa’nın açık pazarı olmuştur Osmanlı. Sigorta şirketleri, bankalar, demiryolları, maden şirketlerinin tümü yabancıların elindedir.  Hatta İkinci Meşrutiyet ile yabancı şirketlerin Türk sermayesine geçmesi adımları atılsa da başarılı olunamamıştır. Lozan’da ise kapitülasyonlar kaldırılıyor. Kapitülasyonlar Atatürk için çok önemliydi. Hatta İnönü’ye, kendisine ve Meclis’e danışmadan görüşmeleri terk edebileceğini söylediği 2 konudan biri kapitülasyonlardı. Tabii Lozan’daki   kapitülasyonlar kaldırıldı ancak 1929’a kadar gümrük vergilerinin yükseltllmeyeceği kabul edildi.

Lozan Antlaşması, tarihçilerin tartışması gereken bir konuyken, zaman zaman siyasetçilerin de polemiklerine malzeme olduğunu görüyoruz. Lozan Antlaşması’nın siyaset meydanında yer bulmasını nasıl okumalıyız?

Tarihi olay ve olguların tarihçilere bırakılması gerekir, tarihçilerin yorumlaması gerekir. 

Bir de Lozan Antlaşması’nın 100. yılında gizli maddelerin yürürlüğe gireceğine dair, daha çok halk arasında konuşulan bir iddia var. Bu iddia neden kaynaklanıyor?

Benzer iddialar Hatay ile ilgili de ortaya atıldı. Hatay’da 50 yıl sonra referandum yapılacağı öne sürüldü. Bu tip iddialar insanlara cazip geliyor. Lozan Antlaşması’nın maddeleri açık, digital ortamlarda da ulaşılabilir.

Lozan Antlaşması’nın yıl dönümü olan 24 Temmuz’un milli bayram olması gündeme geldi. Bu konuda sizin yorumunuz nasıl?

Bir tarihçi olarak isterim. Bunlar, hafızayı canlı tutan şeylerdir. Önemli günlerin anılması toplum hafızasını canlı tutar.

“LOZAN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMELİDİR”

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Lozan, sadece 1. Dünya Savaşı’nı bitiren bir anlaşma olarak görülmemesi gerekir. Ya da sadece Yunanistan ile yapılan bir savaşın neticesi değildir.  Lozan görüşmelerinde müttefik devletlerin Türkiye’ye bakış açısı  galip devlet değil, mağlup devlet şeklindeydi.  Bunu değiştiren İsmet İnönü başkanlığındaki Türk delegasyonudur.  Lozan, ‘şark sorunu’ olarak görülen Anadolu’nun paylaşılması emelini sona erdiren, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli niteliğinde, çok önemli bir anlaşma ve tarihtir.

FOTOĞRAFLAR: DERYA DEMİR PINAR