Olay Gazetesi Bursa

Maske kararı keşke Bilim Kurulu’na bırakılmasaydı

Bilim Kurulu’nun kararı malum… İstanbul, Ankara ve Bursa’da maskenin  zorunlu olmasını önerdiler. Bu 3 kentin hıfzısıhha kurulu da derhal öneriyi hayata geçirdi ve artık tüm açık alanlarda maske takmak zorunlu oldu. Kuşkusuz maske kararının gerekçesinde bu 3 kentin vaka sayılarındaki artışın payı var. Elbette maske kararının gerekçesinde bu 3 kentin nüfusunun kalabalık olmasının rolü var. […]

Bilim Kurulu’nun kararı malum…

İstanbul, Ankara ve Bursa’da maskenin  zorunlu olmasını önerdiler.

Bu 3 kentin hıfzısıhha kurulu da derhal öneriyi hayata geçirdi ve artık tüm açık alanlarda maske takmak zorunlu oldu.

Kuşkusuz maske kararının gerekçesinde bu 3 kentin vaka sayılarındaki artışın payı var.

Elbette maske kararının gerekçesinde bu 3 kentin nüfusunun kalabalık olmasının rolü var.

Ve hiç şüphesiz maske kararının gerekçesinde bu 3 kentin iktisadi hayatının canlı olmasının dahli var.

Ancak bir başka neden daha var.

O da şu:

İstanbullular, Ankaralılar ve Bursalılar maske takmış olsalardı, devlet de bu tedbiri yasal bir zorunluluğa dönüştürmeyecekti.

Yani Bilim Kurulu’nun maske kararının arka planında dört başı mamur bir ihmal var.

Üstelik bu 3 kent, Türkiye’nin en gelişmiş kentlerinin başında geliyor.

O halde kentlerin gelişmişlik kavramıyla, kentlilerin toplumsal bilinci arasında derin uçurumlar olabiliyor.

Maske kararından benim anladığım budur.

Onlar hep maskeliydi

3 kentte, tüm açık alanlarda maske takma zorunluluğu getirildi.

Uzun zamandır yasal yönden değil ama yaptıkları iş gereği maske takmak zorunda olanlar vardı.

Mesela sağlık çalışanları…

Kasiyerler…

AVM çalışanları…

Yazın sıcağında, üstelik klimasız ortamlarda maskenin de etkisiyle kavruluyorlardı adeta.

Maske kararına tepki verenler, bir de meseleye buradan bakın.

Bitmeyen hikaye kıdem tazminatı

Yıl 2010, kıdem tazminatın fona devri gündeme geldi.

Yıl, 2020 kıdem tazminatının fona devri hala gündemde.

Faruk Çelik’ten Jülide Sarıeroğlu’na, Mehmet Müezzinoğlu’ndan Süleyman Soylu’ya kadar, 4 çalışma bakanı işçi ve işveren kesimini biraraya getirip de uzlaştıramamıştı hatırlayan var mı?

Sonuç:

Ne işçiler, ne de patronlar kıdem tazminatının fona devrine sıcak bakmadı.

İşçiler hak kaybına uğramaktan ve fonda biriken tazminatlarını alamayacakları endişesiyle, patronlar ise her ay fona kaynak aktarmak istemeyişlerinden dolayı, bu işe yanaşmadı.

Ancak iktidar, ısrarla kıdem tazminatı sisteminde değişikliğe gitmek istiyor.

Bu durumda, fon işinin sıcak para ihtiyacından kaynaklandığını söyleyenlerin tezi güçleniyor.

Var mı başka izahı?

Yalçın’ın anne acısı

Geçen hafta AK Parti İl eski Başkanı Sedat Yalçın’ın annesi Yadigar Yalçın, 85 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Yalçın ailesinin başı sağolsun.

Tüm dünyayı adeta esir alan salgın, maalesef insanların acılarını bile yaşamalarına izin vermiyor.

Yalçın ailesi de salgın nedeniyle taziyeleri sadece telefondan kabul etmiş.

Öyle ki merhumeyi son yolculuğuna sadece ailesi uğurlamış.

Aslında hem cenaze namazına ve define hem de taziyeye katılım için yoğun bir talep olmuş ama Yalçın, katılımın olmaması için özel çaba sarf etmiş ve yıllarca il başkanlığı yaptığı için acısını yüz yüze paylaşmak isteyenlere teşekkür edip uygun bir dille geri çevirmiş.

Yalçın’ı farklı siyasi partilerin yöneticileri, milletvekilleri ve üyeleri de aramış ancak özellikle DEVA Partisi’nden yoğun şekilde taziye telefonları aldığını duydum.

Genel başkan yardımcılarına kadar...