Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

Kamu bankaları konut kredi faizlerini düşürdükten sonra, üzerine ölü toprağı serilmiş inşaat sektörü bir anda canlandı. İnsanlar düşük faizli krediyle hayallerini süsleyen evi almak için adeta bankalara hücum etti, Ancak bu gelişmede de iktisadın en temel kuralı devreye girdi ve talep, fiyatı yükseltti. Buyrun bir örnek. Bir arkadaşım  sahibinden.com’dan satışan sunulan bir evin ilanını gönderdi. […]

Kamu bankaları konut kredi faizlerini düşürdükten sonra, üzerine ölü toprağı serilmiş inşaat sektörü bir anda canlandı.

İnsanlar düşük faizli krediyle hayallerini süsleyen evi almak için adeta bankalara hücum etti,

Ancak bu gelişmede de iktisadın en temel kuralı devreye girdi ve talep, fiyatı yükseltti.

Buyrun bir örnek.

Bir arkadaşım  sahibinden.com’dan satışan sunulan bir evin ilanını gönderdi.

10 Haziran tarihinde 300 bin liraya satışa sunulmuş söz konusu ev.

16 Haziran’da 310 bin liraya çıkarmış fiyatı ev sahibimiz.

19 Haziran’da ise bir zam daha, 350 bin.

Yani 10 günde yaklaşık yüzde 20 zam yapılmış.

Ne oldu bu 10 günde?

Devalüasyon mu oldu memlekette?

Hayır…

İnşaat malzemesine zam mı geldi?

Hayır…

Enflasyon mu azdı?

Hayır…

Olan şu:

Kredi faizleri indi ve fırsatçılara gün doğdu.

 

***

Efendim, gıda spekülatörleriyle ilgili yasal düzenlemeden bilmem haberiniz var mı?

Artık, ‘şu besin kansere yol açıyor’, ‘o ürün kısırlığa neden oluyor’,  ‘bu yiyecek adamı öldürüyor’  türünden sözlerle, kanal kanal dolaşan kişiler, tezlerini ispatlayamazlarsa yandılar.

Adlarının önünde ‘prof’ titri olsa bile 50 bin lira ceza yiyecekler.

Bu yasal düzenlemeyi duyunca Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın Bursa’da yaptığı konuşmayı anımsadım.

Daha doğrusu Yılmaz  isyan ediyordu:

“Yoğurt dünyada en değerli 5 ürün arasına girerken, bizde 3-5 deli, bir de sunucu çıkıyor televizyon ekranlarına, saat doldurmak için yoğurdun kansere bile yol açtığını söyleyip, bizim gibi firmaları eziyorlar. İşini doğru düzgün yapmayan firmalar varsa, gereği yapılsın ama bizim ne günahımız var? Dünyada yoğurt tüketimi yaygınlaşıyor, biz ise öldürüyoruz.”

Son yasal düzenlemeden herhalde en çok Sütaş’ın patronu mutlu olmuştur.

 

***

 

Gıda spekülatörleriyle ilgili yasal düzenleme yapılması son derece isabetli.

Kitleleler üzerinde merak uyandıran sarsıcı iddialar üzerinden televizyon kanalları rayting, gıda uzmanı diye geçinenler de şöhret elde ediyordu.

Hazır düzenleme yapılıyorken, gıda teröristlerine de ağır yaptırımlar gelmeli.

Evet Bakanlık, hileli gıda satan firmaları deşifre ediyor ancak ne fayda…

Aynı listede defalarca ismi yazan firmalar, hiçbir şey olmamış gibi faaliyetlerine devam ediyorlar.

 

****

 

Oxford Üniversitesi,  salgında ikinci dalgayı yaşama ihtimali en yüksek 10 ülkeyi açıkladı.

Oxford’un açıklamasında  Türkiye, ikinci dalga yaşama ihtimali olan ülkeler arasında gösterilmiyor.

Tam, oh rahat bir nefes alıyoruz derken, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan’dan bir açıklama geldi:

“Şu anda yaklaşık bin 500’lü rakamlara geldik. Eğer bu rakam daha da ilerlerse, bulaşıcılık artarsa, ikinci bir pik yaşarız. Onun için biraz daha dişimizi sıkmalıyız.”

İki açıklama da bilimsel adreslerden geliyor.

Ancak aynı gün, aynı saatlerde okuduğumuz bu iki haber, birbiriyle çelişiyor.

Vatandaşın kafası karışmasın da ne olsun?

 

***

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına olası adaylığıyla ilgili soruya şöyle yanıt vermiş:

Şu anda yoğunlaşacakları tek şey var; Ekrem Bey İstanbul’a, Mansur Bey Ankara’ya, diğer belediye başkanlarımız bulundukları alanlarda kentlere yoğunlaşsınlar.

Bu cümleler, “Kılıçdaroğlu, yıldızı parlayan iki belediye başkanının cumhurbaşkanlığı adaylığını istemiyor” yorumlarından tutun da, “Kılıçdaroğlu iki belediye başkanının bulundukları kente yoğunlaşmadıklarını ima ediyor” değerlendirmelerine kadar her türlü spekülasyona açık.

Ben olsaydım, “Her iki belediye başkanımız da çok başarılı. Günü geldiğinde halk onları istediği yere taşır” yanıtını verirdim.

 

***

 

Hafta içi bir Doğu’da, bir de Batı’da sallandık ve deprem gerçeğini bir kez daha hatırladık.

Deprem bu, pandemi dinlemiyor ve ne zaman kapımızı çalacağı da belli olmuyor.

Sel, heyelan ve diğer doğal afetler gibi…

Bursa’daki yapıların durumu belli.

0,50 emsal gibi kötü bir tecrübeden sonra, kentsel dönüşüm durdu neredeyse.

Ancak artık vakti gelmedi mi?

 

***

 

Pazar Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu, CHP Büyükşehir Meclisi Grup Sözcüsü Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Osman Ayradilli.

Ayradilli ile sel felaketini konuştuk.

Efendim iyi pazarlar…