Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

Şu günlerde Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Arı’nın, ‘Geçmişten günümüze Orta Doğu’ kitabının 1. cildini okuyorum. Rusya-Ukrayna savaşı ve İsveç ile Litvanya’nın NATO üyeliği gündemiyle cuk oturdu kitap. Dünyada enerji yüzünden çıkan savaşlara ışık tutan kitabın sayfalarında bir gezintiye çıkalım bugün. *** Orta Doğu ülkelerinin petrol rezervleriyle ilgili notlarla başlayalım. Dünyada kanıtlanmış petrol […]

Şu günlerde Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Arı’nın, ‘Geçmişten günümüze Orta Doğu’ kitabının 1. cildini okuyorum.

Rusya-Ukrayna savaşı ve İsveç ile Litvanya’nın NATO üyeliği gündemiyle cuk oturdu kitap.

Dünyada enerji yüzünden çıkan savaşlara ışık tutan kitabın sayfalarında bir gezintiye çıkalım bugün.

***

Orta Doğu ülkelerinin petrol rezervleriyle ilgili notlarla başlayalım.

Dünyada kanıtlanmış petrol rezevlerinin toplamı 1,6 trilyon varil, tahmini rezerv ise 2,4 trilyon varil olarak öngörülüyor.

Tek başına Suudi Arabistan dünya petrol rezervinin yaklaşık yüzde 17’sine sahip.

Dünya petrol rezervinin yüzde 9’una sahip Irak ise 2. sırada yer alıyor.

Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan 5 Orta Doğu ülkesi, dünyadaki toplam petrol rezervinin  yüzde 48’ine sahip.

Yani bugün cebimizi cayır cayır yakan petrolün yarısı bu 5 ülkenin elinde bulunuyor.

***

Peki söylendiği gibi petrol artık miadını dolduruyor mu?

Rakamlar böyle olmadığını gösteriyor.

Nitekim petrol, halen dünya enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 40 ile 1. sırada yer alıyor.

Ulaşım sektöründe ise bu oran yüzde 97!

***

Petrolün yarısının 5 Orta Doğu ülkesinin topraklarından fışkırdığını belirtmiştim.

Öyle ki Avrupa ülkeleri petrol tüketiminin yüzde 55’lik kısmını Orta Doğu 5’lisinden karşılıyor.

ABD bile petrol tüketiminin yüzde 18’ini bu 5 ülkeden karşılıyor.

O halde enerji konusunda ABD’nin kısmen, Avrupa ülkelerinin ise tamamen Orta Doğu ülkelerine bağımlı olması gerekmez mi?

Kağıt üzerinde evet bağımlılar.

Ancak sahadaki üstünlük, bilim ve teknoloji ile taçlandırılmadığı sürece, masaya taşınamıyor.

Pandemiden sonra daha da stratejik hale gelen enerjinin yarısına sahip olan Orta Doğu ülkelerinin, Batı dünyasına diz çöktürmesi gerekirken, tam tersi bir tabloya tanıklık ediyoruz  yarım asırdır.

Elinde dünyanın en güçlü silahı bulunan Orta Doğu ülkelerinin, birkaç cılız girişim dışında Batı dünyasına hiçbir zaman enerji ambargosu uygulayamaması size de manidar gelmiyor mu?

Mesela İsrail, Kudüs’ü başkent ilan ettiğinde bu kararı ilk tanıyan ABD’ye, Suudi Arabistan başta olmak üzere Orta Doğu ülkeleri neden enerji kartını süremedi?

***

Peki petrol fiyatlarındaki artıştan  kim kaybediyor, kim kazanıyor?

Petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık artış ABD’nin gayrisafi milli gelirinde 165 milyar dolarlık bir kayba yol açıyor!

Çünkü petrol fiyatlarındaki ani yükselişler, faiz oranlarındaki yükselişe, talep düşmesinden dolayı üretimin gerilemesine, beraberinde işsizliğe ve milli gelirde daralmaya yol açıyor.

Diğer yandan petrol fiyatlarında sadece 1 dolarlık artıştan İran 1 milyar dolar, Rusya 2 milyar dolar, Suudi Arabistan ise 3 milyar dolar kazanırken, ABD 4 milyar dolar gelir kaybına uğruyor.

O halde bugün varil fiyatı 110 dolarla rekor kıran petrol fiyatlarındaki olağanüstü artış Orta Doğu ülkeleri ve Rusya’nın lehine, petrolde dışa bağımlı ABD’nin aleyhine mi?

Aslında öyle gözüküyor ama değil.

***

Evet ABD’nin yaklaşık 750 milyar dolar olan dış açığının önemli bölümü petrol kaynaklı.

Ancak dünya petrol piyasasının yarısını ellerinde bulunduran şirketler ABD menşeeli.

Yani Amerikan petrol şirketleri, artan petrol fiyatları sonucunda elde ettikleri geliri ABD’ye transfer ettikleri için dolaylı da olsa ABD zararını telafi ediyor.

Ayrıca petrol geliri elde eden  Arap ülkelerinin de petro dolarları Amerikan para ve sermaye piyasasında değerlendirdikleri için kazanan yine ABD oluyor.

***

ABD neden petrol fiyatları artışından zarar görmüyor?

Bu sorunun bir yanıtı da petrol ticaretinin dolarla yapılması.

Çünkü dünya piyasasında talep edilen doların yüzde 50’si petrol alışverişinde kullanılıyor!

Yani, petrol fiyatları artarken aslında dolara olan talep de arttığı için kazanan yine ABD oluyor.

Dünyadaki toplam döviz işlemlerinin beşte dördünün, dünyadaki toplam ihracatın da yarısının dolarla yapıldığını da belirteyim.

***

Dünya ticaretinde dolar kullanımının ABD için hayati önemde olduğunu, üst satırlarda paylaştım.

O halde ABD’yi karşınıza almak istiyorsanız, dolarla alışverişi bırakmalısınız!

Tabii başınıza gelecekleri de iyi hesap ederek.

İşte en taze örnek Irak’ın başına gelenler.

Saddam liderliğindeki Irak, 2000 Kasım’ında dolardan euroya geçmek için adım attı.

ABD’nin Saddam’a verdiği cevabı bilmem söylememe gerek var mı?

***

Orta Doğu’daki petrol ve ABD’nin petrol piyasaları üzerindeki hakimiyetiyle ilgili sarısıcı bilgileri bu hafta paylaştım.

ABD’nin savaş ve silah politikasını da haftaya bırakalım.

***

Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi.

Pirinççi ile İsveç ve Litvanya’nın NATO üyeliği başta olmak üzere dış politikayı konuştuk.

Efendim, iyi pazarlar.