Olay Gazetesi Bursa

Seçmenle inatlaşmayacaksın

Seçmenle inatlaşmanın sandığa yansımasını aslında en iyi muhafazakar partiler bilir. Türk siyasi yaşamı, bunun acı örnekleriyle dolu ancak sadece iki hatırlatma yeterli. Refah Partisi-DYP  koalisyonu döneminde kuşkusuz laik Cumhuriyet’e yönelik tehditler yok değildi. Sincan hadisesi, Çankaya Köşkü’nde tarikat liderlerinin ağırlanması, kimi iktidar temsilcilerinin Atatürk Cumhuriyeti’ne meydan okumaları… Ancak bunların hiçbiri millet iradesiyle işbaşına gelen meşru […]

Seçmenle inatlaşmanın sandığa yansımasını aslında en iyi muhafazakar partiler bilir.

Türk siyasi yaşamı, bunun acı örnekleriyle dolu ancak sadece iki hatırlatma yeterli.

Refah Partisi-DYP  koalisyonu döneminde kuşkusuz laik Cumhuriyet’e yönelik tehditler yok değildi.

Sincan hadisesi, Çankaya Köşkü’nde tarikat liderlerinin ağırlanması, kimi iktidar temsilcilerinin Atatürk Cumhuriyeti’ne meydan okumaları…

Ancak bunların hiçbiri millet iradesiyle işbaşına gelen meşru bir iktidarı antidemokratik yollarla alaşağı etmek için haklı gerekçeler olamazdı.

Ne ki 28 Şubat darbesi Refah-Yol hükümetini iktidardan uzaklaştırdı.

Ancak aslında, AK Parti’yi iktidara götüren yola sağlam taşlar döşemişti 28 Şubat süreci.

Nisan 2007’de ise AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’e 367 komplosu kuruldu.

Bunun üzerine AK Parti  erken seçim kararı aldı ve  ezici oy oranıyla  (yüzde 47) ikinci kez tek başına iktidar oldu.

367 icadını çıkaranları ise muhalefette bırakarak cezalandırdı bu millet.

O halde can alıcı soru şu olmalı:

Seçmenle inatlaşanların yarattığı mağduriyetle iktidara gelen AK Partililer, neden seçmenle inatlaştı?

AK Parti’nin ağır İstanbul seçiminin yaralarını sarıp, toparlanması bu soruya sağlam bir yanıt vermesinden geçecek.

 

Biz ne hale gelmişiz öyle!

 

-Öylesine kutuplaşmışız ki, Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik etmesi gibi son derece olağan bir davranışı, ‘Helal olsun Binali Yıldırım’a, ne olgun bir siyasetçiymiş” yorumunu yaptık.

-Gerginlik ve ayrışma yaşamımızı öylesine esir almış ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik etmesine, “Oh be, Cumhurbaşkanı da tebrik ettiğine göre, seçimden sonra tartışma olmayacak” dedik.

-Her seçim sonrası Anadolu Ajansı tartışmasına o kadar alışmışız ki, 23 Haziran akşamı AA’nın verdiği doğru sonuçlara şüpheyle yaklaştık.

-Son yıllardaki tüm seçim akşamlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasını izlemeyi o kadar kanıksamışız ki, Kılıçdaroğlu’nun balkon formatlı konuşmasına en başta gözlerimiz inanamadı.

-Her seçim sonrası siyasetçilerin itirazlarına, mühürsüz oy tartışmalarına, çöp kutularından çıkan oy çuvallarına o kadar çok tanık olmuşuz ki, tek bir itirazın yapılmadığı seçim sonuçlarına uzun süre inanasımız gelmedi.

 

Siyasi harita ve paradigma değişiyor

 

Fatih, Bahçelievler, Bayrampaşa, Beykoz, Beyoğlu, Çekmeköy, Eyüpsultan, Sancaktepe, Şile, Tuzla, Üsküdar ve Zeytinburnu…

Bu ilçelerde CHP adayı Ekrem İmamoğlu, AK Parti adayı Binali Yıldırım’dan daha fazla oy aldı.

AK Parti’nin kaleleri olarak anılan  bu ilçelerin ortak özelliği, muhafazakar seçmenin yoğun olarak yaşaması.

Fatih özellikle…

Veya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’daki ikametgahının bulunduğu Üsküdar…

Acaba bu sonuç, sahillere sıkışmış, orta sınıfın partisi haline dönüşmüş   CHP’nin muhafazakar/yoksul kesime yaklaştığını gösterir mi?

CHP değil ama Ekrem İmamoğlu’nun imajı, söylemleri, dili ve üslubudur muhafazakar seçmenle olan yakınlaşmanın nedeni.

 

 23 Haziran’ın öğrettikleri

 

-En büyük gücün, en önemli otoritenin, en sağlam duruşun millet iradesi olduğu…

-Demokrasinin sadece sandık olmadığı ancak sandığın antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırmak için en güçlü ‘silah’ olduğu…

-Ötekileştirici dilin, çatışmacı üslubun, ayrıştırıcı söylemlerin Türk seçmeninde artık karşılık bulmadığı…

-Kürt kökenli seçmenin yekpare olmadığı ve uzaktan kumandayla yönlendirilemeyeceği 23 Haziran’ın öğrettikleridir.

 

Cumhur İttifakı kaybetti ya diğerleri?

 

-Ev hapsini kotarmak için yıllarca savunduğu ‘davası’nı bile satacak raddeye gelen teröristbaşı, seçimin hem mağlubudur hem de yazdığı mektup elinde patlamıştır.

-Kendi adayını desteklemek yerine iktidardan bile daha fazla Ekrem İmamoğlu’na vuran Doğu Perinçek, bu seçimin de baş mağluplarındandır diyeceğim ama hangi seçimden galip çıktı diye sorsanız da hakkınız var.