Olay Gazetesi Bursa

Hz. Ali’den Vecizeler

Dünya-Ahiret Dünyadakiler, uykuda yol alan kervan ehline benzerler. İnsanların solukları, ecellerine doğru attıkları adımlardır: Şaşarım o gülene, benliğe düşen kişiye ki dün bir meni parçasıydı, yarın bir leş kesilecek. Allah’ın bir meleği vardır; her gün bağırır: Doğun ölüm için; toplayın yok olmak için; yapın yıkılmak için. İnsanlar, dünyanın oğullarıdır; İnsan anasını severse kınanmaz. Dünya başkaları […]

Dünya-Ahiret

Dünyadakiler, uykuda yol alan kervan ehline benzerler. İnsanların solukları, ecellerine doğru attıkları adımlardır: Şaşarım o gülene, benliğe düşen kişiye ki dün bir meni parçasıydı, yarın bir leş kesilecek.

Allah’ın bir meleği vardır; her gün bağırır: Doğun ölüm için; toplayın yok olmak için; yapın yıkılmak için. İnsanlar, dünyanın oğullarıdır; İnsan anasını severse kınanmaz. Dünya başkaları için yaratılmıştır, kendi için değil.

Ey dünya aldanışlarına kapılan, uyduruşlarına aldanan, dünya kapılıyor, sonra da onu yermeye mi girişiyorsunuz? Sen mi dünyayı suçlamadasın, dünya mı seni suçlamada? Ne vakit dünya seni şaşırttı, ne vakit aldattı? Toprağa atıp çürüttüğü babalarının helak oldukları yerlerle mi aldattı sen; yoksa yer altına attığı analarının yattıkları yerlerle mi kandırdı sen?

Ne kadar çalıştın onlardan derdi, hastalığı gidermeye. Ne kadar uğraştın onları tedavi ettirmeye. Onların iyileşmelerini diledin; iyileşmelerini diledin; onları iyileştirmek için hekimlere başvurdun. Bu esirgemelerin, onların hiçbirine fayda etmedi. Onların devasını aradın, çaresi olmadı; gücünle, kuvvetinle ölümü gideremedin onlardan.

Dünya, onlara ettiği işle, sana örnek verdi; öldükleri yerle öleceğini gösterdi. Oysa dünya, sözünü gerçekleyene gerçeklik yurdudur; sözünü anlayana kurtuluş evidir. Ondan azık toplayana, zenginlik diyarıdır; öğüdünü tutana öğüt mahallidir. Dünya, Allah dostlarının secde yeridir; Allah meleklerinin namazgâhı. Allah vahyinin indiği yerdir, Allah dostlarının alışveriş yurdudur. Orada rahmet elde edenler, orada kâr edinirler; cenneti kazanırlar. Dünya, ölümü açıkça haber verdiği, kendisinden ayrılacağımızı seslenip bildirdiği, kendisinin ve kendisinden olanların akıbetini anlattığı halde, kimdir ki onu kınar, kimdir ki onu yermeye kalkar?

Dünya, belalarıyla belayı gösterir ehline;sevinciyle teşvik eder onları, insan esenlikle dünyada akşamı eder, musibetle sabahı bulur. Bu taate yönelmesidir onun; isyandan korkutmasıdır; çekinmeyi telkin etmesidir onun. Nedametle sabahlayanlar kınarlar onu. Başkalarıysa kıyamet günü överler onu. Çünkü dünya onlara sonucu anlatmıştır, onlar da anlamışlardır; ne olacağını söylemiştir onlara, onlar da gerçeklemişlerdir onu; öğüt vermiştir onlara, onlar da öğüdü tutmuşlardır onun.

Akıl-Bilgi

Akıllının dili gönlünün ötesindedir; ahmağın gönlüyse dilinin ötesinde.

Akıl gibi zenginlik, bilgisizlik gibi yoksulluk, edep gibi miras, danışmak gibi arka olamaz.

Bilgisiz kişiyi bir işte, bir fikirde ya pek ileri gitmiş görürsün, ya pek geri kalmış. Nerde olursa olsun hikmeti almaya bak; çünkü hikmet, münafığın gönlünde,oradan çıkıp ona sahip olan müminin gönlüne girerek karar edinceye dek sakin olmaz.

Bilmiyorum demeyi bırakan kişi, öleceği yerden yaralanır gider. İlim ikidir: Yaradılıştan olan, duyup bellenen. Duyulup bellenen bilgi, yaradılışta bilgi kabiliyeti yoksa fayda vermez.

Âlim ölü olsa bile diridir; cahil diri olsa bile ölü. Cahiller çoğalınca bilginler garip olurlar. İki şey vardır ki sonu bulunmaz; Bilgi ve akıl. Kendini bilen Rabbini bilir.