Olay Gazetesi Bursa

Kur’anı Kerim’de Peygamber Efendimize(a.s.) verilen değer

Hz. Peygamber bir hadisinde : “ Allah’ın verdiği mertebenin daha üstüne yükseltmenizi istemem. Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im; Onun kulu ve resulüyüm buyurmuştur. Bu hadis, Allah’ın Kur’na-ı Kerim’de Peygamber Efendimize(a.s.) en büyük makamı/ değeri verdiğine işaret eder. Kur’an-ı Kerim’in muhtevasında Hz. Peygamber (a.s.) çok önemli bir yer tutar. Hz. Peygamber (a.s) Kur’an-ı Kerim’i insanlara tebliğ etmekle […]

Hz. Peygamber bir hadisinde : “ Allah’ın verdiği mertebenin daha üstüne yükseltmenizi istemem. Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im; Onun kulu ve resulüyüm buyurmuştur. Bu hadis, Allah’ın Kur’na-ı Kerim’de Peygamber Efendimize(a.s.) en büyük makamı/ değeri verdiğine işaret eder.

Kur’an-ı Kerim’in muhtevasında Hz. Peygamber (a.s.) çok önemli bir yer tutar. Hz. Peygamber (a.s) Kur’an-ı Kerim’i insanlara tebliğ etmekle görevlendirildiği gibi bu mukaddes kitabın da ilk muhatabı kendisidir.

Kur’an-ı Kerim’de diğer peygamberlere daha çok isimleriyle hitap veya işaret edilirken ona(a.s.)” Ey Pegamber!” anlamına gelen “ yâ eyyühe’n- nebi”, “ yâ eyyühe’r- resûl” gibi özel ifadelerle hitap edilmiştir. Pek çok ayette Allah’ın ismi ve sevgili peygamberi birlikte zikredilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de dört ayrı yerde “Muhammed” ismi geçmekte, bunlardan üçünde onun Allah’ın elçisi/ resûlü olduğu bildirilirken, birinde dünya ve ahret saadetine erişmek için Hz. Peygamber’e (a.s) inanmak/ iman etmek şart koşulmuştur: “ Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracak tır.” Âl-i İmran 3/144.

Uhud Savaşında Abdullah B. Kamile adında bir müşrikin attığı taşla Resulullah’ın dişi kırılmış, yüzü yaralanmıştı. Bu düşman askerinin, “ Muhammed’i öldürdüm” dediğini duyan biri “ Muhammed öldürüldü” diye bağırmaya başlamış, bu yalan haber Müslümanlar arasına yayılmış, asker paniğe kapılmıştır. Hz. Peygamber (a.s) ise ;” Buradayım! Buraya gelin” diye bağırıyordu. Etrafını çevreleyen yaklaşık otuz kişilik bir grup, yiğitçe onu savunuyordular. İşte yukarıdaki ayet, belirtilen yalan üzerine infiale kapılan Müslümanları tenkit etmekte, Hz.Muhammed’in fani , İslam’ın ise baki olduğunu; bu sebeple, o ölse dahi Müslümanların bunu sükunetle karşılayıp, dinlerine sebat etmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır. (Prof.Dr. Kasım Şulul. Siyer-i Nebi.)

“Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. El- Ahzâb 33/40

“İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed’e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. Muhammed 47/2

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlend2irerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendir mekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vaat etmiştir. el- Feth 48/29

Kur’an-ı Kerim , evvela Hz. Muhammed’in (a.s.) risaletine/ peygamberliğine iman edilmesini ister/ emreder. En-Nisa 4/136. El Araf 7/158, Tevbe 9/ 80-84, Nur 24/62, el- Feth 48/9, 13, Hucurat 49/15, el- Hadid 57/7, el- Mücadele 58/4, es-Safi 61/11, et- Teğabun 64/8.