Olay Gazetesi Bursa

Hangi partinin ne kadar oy aldığını, nasıl bileceğiz?

AK Parti ve MHP’li Cumhur İttifakı ile CHP ve İYİ Parti’li Millet İttifakı, belediye başkan adaylarından sonra belediye meclis üyeliklerini de paylaştılar. Onda da tek listeyle gidiyorlar seçime… Doğrusu da buydu… Yoksa seçmenin kafası sandık başında karışabilir, yanlışlıkla ittifak ruhuna aykırı oy kullanabilirdi. Çünkü; Oy pusulasına bir bakacak, partisinin belediye başkan adayı var, meclis üye adayları yok! Ya da […]

AK Parti ve MHP’li Cumhur İttifakı ile CHP ve İYİ Parti’li Millet İttifakı, belediye başkan adaylarından sonra belediye meclis üyeliklerini de paylaştılar.

Onda da tek listeyle gidiyorlar seçime…

Doğrusu da buydu…

Yoksa seçmenin kafası sandık başında karışabilir, yanlışlıkla ittifak ruhuna aykırı oy kullanabilirdi.

Çünkü;

Oy pusulasına bir bakacak, partisinin belediye başkan adayı var, meclis üye adayları yok!

Ya da tam tersi…

Pusulada belediye başkan adayı yok ama belediye meclis üyesi adayları var…

Gel de çık işin içinden!

*

Şimdi o risk ortadan kalktı.

İttifak ortağı partiler, hangi il ve ilçeden belediye başkan adaylığını aldıysa, belediye meclis üyesi adayları da o partiden gösterilecek.

Ortağının önerdiği meclis üye adaylarını kendi listesine yazdılar.

Yazarken kimi fermuar sistemini uyguladı, kimi düğme, kimi de çıt çıt!

Örnek vermek gerekirse…

Cumhur veya Millet İttifakı’nın, Osmangazi’deki belediye başkan adayı hangi partidense, belediye meclis üyesi adayları da o partinin amblemi altında girecek seçime…

Seçimden sonra yine herkes evli evine, köylü köyüne, seçilenler kendi partisine…

*   

Bu formülle, seçmenin kafa karışıklığının önüne geçildi ama bir başka sıkıntı ortaya çıktı…

31 Mart’taki seçimde ittifak yapan partiler, bireysel olarak aldıkları oy sayısını ve oranını net olarak bilemeyecekler!

Bu da siyasi tarihimizde bir ilk olacak herhalde!

Bu durumda;

Seçimdeki tek başarı kriterleri, kazanılan belediye başkanlığı ve meclis üyesi sayısı olacaktır.

Bu kritere bakarak seçimde birbirlerine verdikleri desteğin ya da kösteğin hesabını yapacaklar.

Seçimden başarıyla çıkanların kendi içlerinde yapacakları yorumlar belli:

“Bizim partinin sayesinde! Keşke daha fazla başkanlık isteseydik!”

Seçimden umdukları sonucu alamazlarsa:

“Ortağımızın teşkilatları hiç çalışmadı ki seçimde! Adayları da kötüydü! Keşke ittifak yapmasaydık!”              

 

Başka partilere gidip aday olanlar…

 

Dünya görüşlerine uysa da uymasa da…

AK Parti ve CHP’den belediye başkan aday adayı olup da gösterilmeyen bazı isimler, ya SP’den gidip aday oldular ya DSP’den…

DP’ye ve BBP’ne gidenler de oldu.

İstedikleri partiden aday olmaları en demokratik hakları…

Fakat gidenlere bakıyorsunuz, kazanma ihtimali yok denecek kadar az!

Seçim sandığı açılmadan bu tür yorum yapmak belki doğru değil tamam da gittikleri partilerin son seçimlerde aldıkları oy oranları ortada…

Buna rağmen peki neden aday oluyorlar?

Sizi bilemem ama benim aklıma şu ihtimaller geliyor:

* Seçimi kazanacağına ciddi ciddi inanıyorlar.

* Seçimlerde aday olmayı, medyada görünmeyi, gündemde kalmayı seviyorlar.

* Aday göstermeyen eski partisine “yıkılmadım ayaktayım” mesajı vermek, oylarını baltalamak istiyorlar.

* Vakitleri ve nakitleri bol!

 

Kadın adaylar

 

Dünkü köşemde;

8 azanın dışında oluşturduğu 33 kişilik Çalışma Grubu ile yeniden aday olan Alemdar Mahallesi Muhtarı Abdullah Akay’a, listesinde hiç kadın olmaması nedeniyle, “kahvedeki arkadaşlarını mı yazdın?” diye şaka yollu takılmıştım…

Aradı…

“Mahallemizin yapısı muhafazakar ağırlıklı… Çok istedim azalarımın arasında kadınların da olmasını ama kime teklif götürdüysem, eşlerinden izin alamadılar” dedi önce…

Ardından espriyi de patlattı Muhtar Akay:

“Kadınlarla çalışmak ayrıca çok tehlikeli! Özgüvenleri çok yüksek oluyor, karşıma muhtar adayı olarak rakip çıkabiliyorlar!”    

 

Tuvaletteki su saati!

 

Bir siyasetçi dostum anlattı…

Almanya’ya gittiğinde uzun yıllardır orada yaşayan akrabasının evinde misafir olmuş.

Evin tuvaletinde su saatini görünce, şaşırarak sormuş:

“Gelen görevliye su saatini nasıl okutuyorsunuz?”

Gülmüş akrabası:

“Bize su ve elektrik saatini okumaya gelen olmaz ki. Biz yılın başında okur, endeksi ilgili yere yazılı bildiririz. Devlet de bizim beyanımıza güvenir. Kullandığımız su ve elektriğin parası da her ay maaşımızdan otomatik kesilir.”

Bu anekdotunu anlattıktan sonra, “Keşke bizde de uygulansa” dedi.

Tüketiciden kullandığı su ve elektriğin parası kadar sayaç okuma bedelinin alındığı bir ülkede, bu zor tabii!

Bizde faturasını öderken bile ayrı ücret ödüyor vatandaş!

Var mıdır dünyada böyle bir millet?