Olay Gazetesi Bursa

Umudumuz yorgan, hayalimiz yastık!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), zamanı nasıl kullandığımıza dair güzel bir araştırma yapmış… Sonuç klasik! Zamanımızın en büyük kısmını uykuya ayırıyormuşuz! Erkekler günde ortalama 8 saat 48 dakika, uyuyormuş, kadınlar 8 saat 52 dakika… Hafta sonları daha da artıyormuş uyuma saati… E normal bu! Çalışanlar, hafta sonunu iple çekiyorlar, sabahları erken kalkmanın intikamını almak için…   […]

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), zamanı nasıl kullandığımıza dair güzel bir araştırma yapmış…

Sonuç klasik!

Zamanımızın en büyük kısmını uykuya ayırıyormuşuz!

Erkekler günde ortalama 8 saat 48 dakika, uyuyormuş, kadınlar 8 saat 52 dakika

Hafta sonları daha da artıyormuş uyuma saati…

E normal bu!

Çalışanlar, hafta sonunu iple çekiyorlar, sabahları erken kalkmanın intikamını almak için…

 

*

 

TÜİK’in açıkladığı bu sonuçlar, kafayı yastığa koyup da yatanlarla ilgili…

Bir de ayakta uyuyanlar var!

Ya onları da dahil etselerdi, acaba ne çıkardı sonuç?

Eminim iyi bir oran çıkardı!

O alanda da bir dünya rekoru gelebilirdi ülkemize!

Araştırmayı yapanlar uyumuşlar resmen!

 

*

 

Bu sonuçlara bakarak, “Türk halkı çok uyuyor!” ve “Uyumayı seviyoruz” başlıkları atmış medya…

Doğru ama eksik!

Niye bu kadar çok seviyoruz uyumayı?

Uyumak mı daha güzel uyutulmak mı?

Keşke onu da sorsaydı TÜİK…

Bir ortak tembellik genimiz var kabul fakat yalnız o etken değil bu kadar uyumamıza…

İki geçerli nedenimiz daha var…

Nedir mi onlar?

 

*

 

Birincisi;

Rüyaseveriz!

Biz millet olarak rüya görmeyi ve hayırlara yorumlamayı çok seviyoruz!

O yüzden ne kadar çok uyku, o kadar çok rüya!

İkincisi;

Umudu yorgan, hayali yastık yapmayı seviyoruz…

Yaşadığı maddi manevi sıkıntılarından, acılarından kurtulmuş olarak uyanma umudu ve hayaliyle, yorganının altındaki karanlığa, çaresizliğini, gözyaşını, dualarını gizleyenlerin oranı da az değildir ülkemde…

Gecelerin sessizliğinden biliyorum.

 

1 ton hamsi!

 

Dünkü yazımda, tam laz fıkrasındaki Temel gibi olmuşum…

Bursa’daki Karadenizli hemşeri derneklerinin ortaklaşa düzenleyecekleri ‘Karadeniz Günleri’ etkinliğinde 1 milyon hamsi pişirilip dağıtılacağını yazmışım…

Sabah yazıyı okuyunca güldüm sazanlığıma!

Doğrusu, 1 ton hamsi olacaktı!

Etkinliğin duyurulduğu basın toplantısında, Bursa’da yaklaşık 1 milyon Karadenizli vatandaşın yaşadığı söylenmişti, aklımda o kalmış demek ki!

Hamsilerle Karadenizlileri karıştırmışım…

Yazıyı okuyan Karadenizli dostlar takılıp duruyorlar:

Ula Selo! Etkinliğimize gel de bol bol hamsi ye, hafızaya birebirdir da!”

 

O CimBom’u Mamuşaspor yenerdi!

 

Cim Bom’lu futbolcular, adeta yalvardı ilk yarı Bursaspor‘a ‘gelin atın golleri’ diye…

Fakat sağ olsun bizim futbolcular, gol yollarında yetenekleri yerine beceriksizliklerini sergilemeyi tercih ettiler.

Eh atamayana atarlar…

Rakip üç defa geldi, 3 gol attı, 3 puanı aldı.

Sen otur sabaha kadar anlat, şöyle çok pas yaptık, böyle pozisyona girdik, Traore harikaydı masalını…

Futbolda Hatice’ye değil neticeye puan veriyorlar.

Maçı izlerken düşündüm de, bu takıma Batalla değil Messi gelse ne olur?

Önce takım ruhu transfer etmeli!

Bursasporlu taraftarlar için bu sezon ligde kalmak, şampiyon olmakla eşdeğer olacak gibi!

 

Spor şart!

 

Günde en az zaman ayırdığımız faaliyet, spormuş!

24 saat içinde spora ayrılan süre, ortalama 11 dakika!

Televizyon veya bilgisayar karşısında geçirdiğimiz saatin dörtte birini spor yaparak geçirsek, yürüyüşümüz de değişir, hayata bakışımız da!

Doktor reçeteye yazmadan spor yapmak bize zulüm!