Geçtiğimiz günlerde aile dostlarımızın daveti üzerine Çankırı’yı ziyaret etme fırsatımız oldu.
Türkiye’nin batısından, yeşiliyle ünlü Bursa’dan yola çıktığınızda, yaklaşık 4-5 saatlik keyifli bir kara yolculuğunun sonunda ulaşıyorsunuz bu kadim şehre. İç Anadolu’nun kuzeybatısında yer alan, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, köklü bir geçmişe sahip olan bir yer Çankırı.
İlk bakışta tipik bir İç Anadolu şehri gibi görünse de içine girdikçe sizi sarıp sarmalayan bambaşka bir ruh taşıyor. Kalabalıktan uzak, mütevazı ama dolu dolu… Yaklaşık 200 bin kişilik nüfusuyla kültürünü, geleneklerini ve insan sıcaklığını kaybetmeden bugünlere ulaşmayı başarmış ender Anadolu şehirlerinden biri. Bursa gibi sanayisi yok belki ama tarım ve hayvancılıkta öne çıkan bir ilimiz.
***
***
Aynı bölgede yer alan Emir Karatekin Türbesi ise ziyarete derinlik katan bir başka duraktı. Bu toprakları Türk yurdu yapan Selçuklu kumandanının mezarı başında sadece bir ecdada değil; tarihe, vefaya ve bir millete saygı duruşunda bulunuyorsunuz.
***
Zamanında bir şifahane, darülhadis ve hatta bir Mevlevihane olarak da hizmet vermiş. 1235 yılında inşa edilmiş olan bu taş yapı, sağlıkla bilgeliği aynı çatı altında birleştirmiş. İki ejder figürlü kabartma ise, eczacılığın sembolü olarak kabul ediliyor ve görenleri derinden etkiliyor.
***
***
***
Burada biraz serinledikten sonra, çok uzak olmayan bir noktaya doğru ilerledik.
Yolumuz, 1558 yılında yaptırılmış olan Sultan Süleyman Camii’nin de yer aldığı meydana düştü. Ne yazık ki zamanımız kısıtlıydı ve camiyi detaylıca gezme fırsatı bulamadık.
Meydanın çevresinde sıralanmış, Çankırı tuzu ve çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı küçük ama samimi dükkânlar, şehrin kendine özgü ruhunu, burada da hissettiriyor.
Ayrıca… Çankırı mutfağına özgü tatlar da bizi adeta evimizde gibi hissettirdi. Özellikle yazma çöreği bir başka güzel… Ayrıca, mantısı, hameyli tatlısı, ince ekmek muskası ve baklavası da damakta iz bırakıyor. Bu saydıklarım Çankırı halkının kendi evlerinde hazırladıkları el emeği lezzetler. Dışarıda yemek için ise vali kebabı meşhurmuş…
Bir de Eldivan ilçesinin coğrafi işaretli kirazı varmış. Tıpkı Bursa’daki Keles kirazı gibi… Eğer bir sonraki ziyaretimiz yaz aylarına denk gelirse onu da ayrıca tatma fırsatı buluruz umarım.
***
Kısacası…
Çankırı’da zaman çizgisel değil, döngüsel sanki. Dün, bugünle birlikte yaşıyor. Modern hayatla geleneksel değerler uyum içinde burada. Aynı sofrada buluşmuşlar, aynı çaydan içiyorlar.
***
Ve son söz…
Eğer bir gün kalabalıkların gürültüsünden uzaklaşıp ruhunuzu dinlendirmeye ihtiyacınız olursa, yolunuzu Çankırı’ya düşürün.
Çünkü, tarihiyle, kültürüyle, özellikle de sıcakkanlı ve misafirperver insanıyla kalbinize hitap eden bu şehir size çok iyi gelecek.