Olay Gazetesi Bursa

Yazma tutkusuyla geçen bir hayat

“2017 Yılın Yazarı Orhan Kemal” etkinlikleri kapsamında babası Orhan Kemal'i anlatan Işık Öğütçü, usta yazarın yazma tutkusu ile yaşam mücadelesini, anılar ve fotoğraflarla aktardı.

DİLEK ATLI

Nâzım Hikmet Kültürevi’nde eğitimciler ve öğrencilerle buluşan Işık Öğütçü, derlediği “Sessizlerin Sesi” kitabında yer alan birçok Orhan Kemal fotoğrafı ve anısıyla usta kalemin bilinmeyenlerini dinleyenlere aktardı. Orhan Kemal hakkında birçok araştırması bulunan Işık Öğütçü’nün hazırladığı fotobiyografik çalışma “Sessizlerin Sesi Orhan Kemal”, yazarın yazma tutkusu ve yaşam mücadelesiyle geçen hayatını fotoğraflarla anlatıyor.

Söyleşide, Orhan Kemal edebiyatını bütünlüklü bir şekilde anlamak ve anlatmak için uygulanabilecek yöntemler de tartışıldı.

NÂZIM’LA YOL ARKADAŞLIĞI

Orhan Kemal ailesinin 4. çocuğu olan Öğütçü, “Sessizlerin Sesi”nde yer alan fotoğrafları katılımcılara sunarak, şunları kaydetti: 

“Babamın 1914-1937 yıllarındaki yaşamı, bazı kitaplarında açıkça aktarılır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Bölümü’nü bitirmiş, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde bulunmuş bir babanın çocuğudur Orhan Kemal. Baba Evi ve Avâre Yıllar’da babamın yaşamından kesitlere rastlamak mümkün. Adana’da geçen yıllarına İstanbul’a da gidip gelmeler ekleniyor. Cemile romanında bir Boşnak kızı olan annemin hikâyesine de değinir. Babam çok kitap okuyan biriydi. Nâzım Hikmet şiirlerini çantasında taşırmış. Bu arada şiirler yazmaya başlıyor. Derlediğim ilk kitap da, babamın 95 şiirinden oluşuyordu. Askerdeki düşünceleri ve okuduğu şiirler nedeniyle mahkemeye çıkarılan babam, Adana Cezaevi’ne gönderiliyor, daha sonra Bursa Cezaevi’ne naklediliyor. Burada hayat ağlarını örüyor ve Nâzım Hikmet ile Bursa Cezaevi’nde 52. Koğuş’ta birlikte kalıyorlar. Babam şiirlerini Nâzım Hikmet’e okuyunca usta şair beğenmiyor. Ama bir gün babamın kaleme aldığı bir yazısını tesadüfen okuyor ve çok beğeniyor. Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’a öyküler kaleme almasını ve bunun üzerine çalışmasını tembihliyor. Böylece yazdığı hikâyeler takma isimlerle İstanbul dergilerinde yayımlanıyor. Bir gün bir yazısının Orhan Kemal adıyla imzalandığını görüyor. Önceleri yadırgasa da çok hoşuna gidiyor ve 1941’den 1970 yılına kadar bu isimle yazıları ve kitapları çıkıyor. Benim adımın farklılığı bu hikâyeye dayanıyor.”

İSTANBUL GÜNLERİ BAŞLAR

Cezaevi günleri bittikten sonra Orhan Kemal ile Nâzım Hikmet’in mektuplaşmalarının başladığını söyleyen Öğütçü, Haziran 1944’teki mektubunda Nâzım Hikmet’in isteği üzerine Orhan Kemal’in ilk çocuğuna büyük ustanın adını verdiğini belirterek, “Dedem bu işe çok bozulsa da Nâzım sevgisi baskın çıkar ve babam ağabeyime Nâzım ismini verir” dedi. Orhan Kemal’in İstanbul’daki edebiyat serüvenine değinen Öğütçü, sözlerine şöyle devam etti:

 

“17 Haziran 1951’de Nâzım yurtdışına çıkmadan Kemal ve Hikmet ailesi bir önceki pazar bir araya gelmiş. Babam, 3 Haziran 1963 yılında ölüm haberini aldığında Nâzım ağabeyime sarılıp ağlamış. Daha sonraki İstanbul yıllarında çıkan 3 kitabına ilâveten diğer kitapları art arda yayımlandı. Babamı 13 yaşımda kaybettim. O nedenle onunla olan anılarım çok kıymetli. Bazıları İstanbul’daki cezaevini kapsar, bazıları da bisikletli ya da çikolatalı anılardan oluşur. Çikolata öyküsünde benim o dönemki koşullar nedeniyle çok nadir alınan çikolatanın yedikten sonra ambalaj kağıdını nasıl yaladığımı bir yoğurtçu kız karakteri üzerinden anlatır.”

Işık Öğütçü, konuşmasının sonunda yöneltilen soruları yanıtladı. Öğütçü’ye gelen bir soru üzerine, babası hapiste olduğu sürece zor günler yaşadıklarını vurgulayarak, “Bir evin babasını hapse atınca tüm ailesini hapse atmış oluyorsunuz. Ekonomik anlamda çok yokluk gördük ama babam düşüncelerinden hiç ödün vermedi. Muhalif olarak yaşadı” dedi.

Söyleşi sonunda Işık Öğütçü’ye Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Fırat Emiroğlu, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına günün anısına plaket verdi. 

Işık Öğütçü, Nâzım Hikmet Kültürevi’ndeki söyleşide Orhan Kemal’in keskin gözlem gücüyle işçileri, yoksulları, insanca yaşama mücadelesi verenleri kitaplarında ustalıkla işlediğini hatırlattı.