Engin Özpınar
Engin Özpınar

Ortadoğu’da oyuna gelmek ya da oyunu bozmak

Irak ordusu hareketleniyor. Üç askeri konvoy yola çıkmış durumda. Hedef Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin Türkiye, Suriye ve İran’a açılan sınır kapıları. 
Bağdat hükümeti, parlamentonun kararıyla bu kapıların kontrolünü peşmergenin elinden teslim alacak. Bu, birinci hamle. 
Ardından havaalanlarının kontrol altına alınması geliyor. Ancak o konuda dün herhangi bir açıklama yapılmadı. Oysa Irak parlamentosunun kararı havaalanlarının kontrolünü de kapsıyor. 
Hele Kerkük gibi tartışmalı kentler ve bölgelerden peşmergenin çekilmesi talebi var ki, Erbil ne yapacağını bilemez durumda.
Barzani’nin “Bağımsızlığı 2 yıl askıya almaya hazırız” mesajı Bağdat üzerinde olumlu bir etki yaratmışa hiç benzemiyor. Etkili olduğunu düşünen pek yok gibi görünüyor.
***
Peki, Washington’ın Erbil Konsolosluğu’nu kapatmayacağını belirtmesi, ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüsü Albay Ryan Dillon’ın Irak’ta peşmergeyle ortak yürütülen operasyonlardan söz etmesi, Bağdat’ın öfkesinin giderilmesi açısından Barzani’nin işini kolaylaştırır mı? Zor!
Ne var ki, ABD’nin de işi zor.
Albay’ın açıklaması ve Washington’ın konsolosluk mesajı gibi kanıtlar yeterli sayılmıyor. 
Irak ordusu sınır kapılarına ve havaalanlarına dayanırsa ne olacak? Pentagon Irak ordusuyla mı savaşacak? Bir de Haşd Şabi var. O da Irak’ın ordusu sayılıyor. Onlar da katılırlar mı, Bağdat’ın yapacağı operasyonlara? İşte, o zaman  ne olacaksa, tam olacak!
***
Herkes şunu merak ediyor: Irak, İran, Türkiye ve Suriye arasında sıkışıp kalmış bir Barzani, böylesine direnç gösterebildiğine göre güvendiği bir güç olmalı. O güç kimdir, kimlerdir ve nedir? İsrail desek, Suudi Arabistan desek, onların boyları kısa kalır. 
Boyu bosu uygun olan ABD’dir.
Ancak hem Irak’a, hem İran’a, hem Türkiye’ye, hem de Suriye’ye, hepsine birden kafa tutmak için boylu boslu olmak da yetmez.
O zaman ABD artı İngiltere artı Fransa artı İsrail gibi bir koalisyon olmalı ki, Batılılar Ortadoğu’daki çıkarlarını koruyabilsinler.
Ama bu da büyük bir savaş anlamına gelir. O zaman kimin ne durumda kalabileceği  hiç belli olmaz. 
***
Ne diyordu, Almanya’nın Washington Büyükelçisi Piter Witing?
“Beşar Esad’ı iktidardan düşüremedik. Yenildik. Hem de acı bir yenilgi aldık.”
Batılılar, 2011’de Suriye içsavaşını körüklemeye başladıklarında sanıyorlardı ki, fazla sürmeyecek, Esad devrilecek, rejim yıkılacak, en başta da İsrail bayram edecekti.
Ama yapamadılar, olduramadılar. 
***
6 yılda, Ortadoğu dengeleri büyük değişim geçirdi. 
Bölgede, aklı başındaki tüm ülkeler ve topluluklar bu değişimden, etnik ve mezhep kavgalarını bir yana bırakarak, olumlu anlamda yararlanabilirler.
Yeter ki Batılıların oyununa gelmesinler…
 
 
AB’de referandum gerilimi
 
 
Katalonya’da yarın referandum var. Tabii gerilim de var, hem öyle böyle değil, tüm Avrupa’da. 
İspanya’yla Katalonya sanki düşman iki ülke. Madrit’teki hükümet referandumu yaptırmamak için Franco’lu yılları aratmayan baskı uyguluyor. 
Buna karşın Katalanlarsa sandığa gideceklerini ve oylarını kullanacaklarını söylüyorlar. 
Her iki taraf da kararlı. Onun için bu durumda çatışma olasılığı çok yüksek.
AB, İspanya’nın arkasında. Bağımsız bir Katalonya devletinin kabul edilmeyeceğini belirtiyor Brüksel. 
Ama öte yandan Katalanlar da sandıklardan “evet” çıkması halinde 48 saat içinde bağımsızlık ilan edeceklerini duyuruyorlar. Hoşgeldin Katalonya devleti… Olur mu olur!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X