Beyaz Saray’da günlük basın toplantısı…

Konu, cansız bedeni kıyıya vuran 3 yaşındaki Suriyeli Aylan’ın sarsıcı fotoğrafları…

Gazeteciler soruyor, ABD Başkanı Barack Obama’nın sözcüsü Josh Earnest yanıtlıyor… Daha doğrusu yanıtlamaya çalışıyor.

Kritik sorular geliyor:

Örneğin, Başkan Obama’nın “Suriye politikasını değiştirmeyi düşünüp düşünmediği” soruluyor.

Eski Başkan Bill Clinton, görevinden ayrıldıktan sonra, Ruanda’nın en büyük pişmanlığı olduğunu söylemişti.

Obama’nın da Suriye’de yaşananlara baktığında, şöyle bir geri çekilip “ABD daha fazla ne yapabilirdi, ne yapmakta başarısız kaldım?” diyerek kendini sorguladığı oluyor mu?

Suriye konusunda verdiği kararların doğru olduğundan emin mi?

Sözcü Earnest’in görevi soruları yanıtlamak. Ama o, bu kez suskun. “Söz konusu konularla ilgili kararları tarihçilerin değerlendireceğini” söylemekle yetiniyor.

*

Aynı gün, yani dün…

Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin Vladivostok’ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu’nda konuşuyor…

Konuşmanın başlıkları şöyle:

Ruslar, Batılı partnerlerine özellikle Müslüman ülkelerde, Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da yürüttükleri dış politikanın geniş çaplı sorunlara yol açacağını daha önce söylemişti.

Bu nedenle, göçmen krizi onlar için sürpriz olmadı.

Ayrıca Avrupa’yı da uyarmışlardı: Çözüm konusunda hiç sorgulamadan ABD’nin politikalarının peşinden gitmeniz yanlıştır!

Kremlin’e göre Avrupa’ya göçmen akınını durdurmanın tek yolu, bu insanların kendi ülkelerindeki sorunları çözmelerine yardımcı olmaktan geçiyor.

Moskova bu amaçla yeni bir uluslararası koalisyon arayışında.

Putin bunu Başkan Obama ile konuştu. İstişare sürüyor…

*

Sığınmacı kriziyle birlikte Suriye sorununda Batı, politik üstünlüğünü kaybetmiş görünüyor. Üstelik birbirine düşme durumu da söz konusu. ABD ile AB ve kendi aralarında Avrupa ülkeleri gerilim içinde…

ABD, Avrupa’yı beceriksizlikle suçluyor. BM de öyle… Mülteciler Yüksek Komiserliği AB ülkelerine ortak bir strateji üreterek 200 bin sığınmacıya kapılarını açması çağrısında bulunuyor.

AB tarafı ise Washington’a “Sen de elini taşın altına koy” diye çıkışıyor. ABD’nin kapıları sığınmacılara kapalı… “Birazını da bana gönderin” demiyor örneğin.

*

Macaristan ise ayrı bir sorun; başlı başına bir dert…

Ülkenin Başbakanı Viktor Orban, gerçek bir faşist. Avrupa’ya sığınan Ortadoğulu, Afrikalı ve Asyalıları, Avrupa’nın refahına ve Hıristiyan kimliğine tehdit olarak görüyor.

Sırbistan sınırına 4 metre yüksekliğinde duvar ördürmesi de bundan.

Bir yandan sığınmacılara “Türkiye’de kalın! Orası sizin için daha güvenli bir ülkedir” diye sesleniyor, öbür yandan da Almanya’ya gitmeleri için çağrı yapıyor.

Sığınmacı krizine yorumu şöyle:

“Çoğunluk Almanya’ya gitmek istiyor. Demek ki, bu Avrupa’nın sorunu değil, Almanya’nın sorunu…”

*

AB’nin işi zor! Sığınmacı krizi nedeniyle değil ama Viktor Orban kafası yüzünden zor… Çünkü AB ülkelerinde onun gibi milyonlarca kafa var…