1 Kasım milletvekili genel seçiminin siyasi sonuçları var ve pazar akşamından beri kazanan ve kaybeden partiler açısından bu tartışılıyor.
Üstelik…
Sonuçlara siyasal yorumlar getirilirken, neden böyle bir tablo oluştuğu konusunda kamuoyu araştırmaları verileri üzerinden değerlendirmeler yapılıyor.
Böyle bir süreçte…
Yavaş yavaş gündeme gelmeye başlayan bir başka 1 Kasım seçimi sonucu var. Onda da gördüğümüz kadarıyla herkes hemfikir:
Türkiye’de şu an için en büyük siyaset kurucu Recep Tayyip Erdoğan.
Üstelik…
Kendisi açısından en hassas süreçte herkesi şaşkına çeviren bir siyasi sonucun mimarı görülüyor.
Sürecin hassasiyeti şu:
7 Haziran seçimi öncesi Türkiye’de ilk kez bir Cumhurbaşkanı meydanlara çıktı ve siyasi polemiklere katıldı.
Dahası…
7 Haziran seçiminden iktidar çıkmayınca Erdoğan adı koalisyon formüllerinin tümünde gündeme geldi.
Hatta…
AK Parti’nin koalisyon istiyormuş gibi görünüp süreyi doldurduğu yorumları bile hep Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taktiğine bağlandı.
O bakımdan…
1 Kasım’a gidilen süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adı en çok anılan oldu. “Seçime Erdoğan’ın zorladığı” ve “Erdoğan istediği için seçimin yenilendiği” bile söylendi.
Eğer…
1 Kasım seçiminde AK Parti oy ve irtifa kaybetmeye devam etseydi, 7 Haziran’ın da altına inseydi, hiç kuşku yok ki kötü sonuç Erdoğan’a fatura edilecekti.
Ama öyle olmadı.
AK Parti oyunu kimsenin inanamadığı şekilde arttırdı, son dönemin en güçlü iktidarı olarak sandıktan çıktı.
Öyle olunca…
Televizyonlardaki tartışma programları ve gazetelerdeki yorumlarda son iki gündür seçim analizleri arasında Recep Tayyip Erdoğan’ın çok başarılı siyaset kurucu olduğu vurgulanıyor.
Gerçi…
Statü gereği cumhurbaşkanı ile siyasi liderleri karşılaştırmak normal şartlarda doğru bir yöntem değil. Gelin görün ki, siyasetin bugünü ile ilgili izlenimler yarının nasıl şekilleneceği konusunda da fikir veriyorlar.
Yani…
Böylesine etkili olabildiğini gösteren Erdoğan, seçimin ertesi günü gündeme gelen yeni anayasa ve başkanlık sistemi konularında da sonucu alabilecek siyasi güç sahibi haline geldi.
Galiba…
Bundan sonraki gelişmelere bu gözle bakmak gerekiyor.
Seçim sürecinden 2 Erdoğan örneği
Kimi çevrelerde… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için dile getirilen “en büyük siyaset kurucu” yorumu aslında seçim sahasında kendini hissettirdi.
Nitekim…
Pek çok yerde AK Parti sözcülerinin konuşmalarını sessizce dinleyen toplulukların, “Biz Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset arkadaşlarıyız” denildiğinde nasıl da coştukları hep görüldü.
Yanı sıra…
Pazar gecesi seçim sonuçları belli olduğunda AK Parti İl’de karşılaştığımız tabloyu bu sütunlarda paylaştık. Gençler halay çekerken hep birlikte “Recep Tayyip Erdoğan” adını müzikal şekilde söyleyip el çırpıyorlardı.
Erdoğan’ın yeni bir güce ihtiyacı var mı?
1 Kasım seçimi sonuçları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasete ne kadar hakim olduğu yanında, toplumu ne kadar iyi tanıdığını da gösteriyor.
Anlaşılan o ki Erdoğan’ın gündeminde şimdi de yeni anayasa ile birlikte başkanlık sistemi var.
Bu noktada şu tartışma başlıyor:
Erdoğan bugüne kadarki hiçbir cumhurbaşkanının olamadığı kadar hükümette etkili konumda. Toplumun da desteğini taşıyor. 1 Kasım’da da farkını ve üstünlüğünü kabul ettirdi.
Öyleyse…
Bu gücün ötesinde yeni bir güce ihtiyacı var mı?
HDP’den 1 Kasım seçimi yorumu: Seçmen korktu!
Şöyle bir durum var: 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini HDP açısından yorumlamak gerekirse “geceyle gündüz kadar farklı” demek gerekiyor.
Örneğin…
7 Haziran seçimine gidilirken HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı tartışılıyordu. Fakat yürütülen kampanya özellikle Batı illerinde destek gördü. Nitekim 7 Haziran’ın Bursa’daki en büyük mitingini de HDP yaptı.
Sonuçta…
HDP ve temsil ettiği kitle Bursa’dan ilk defa milletvekili çıkardı.
1 Kasım seçimine gidilirken HDP örgütlerinde 7 Haziran’ın morali vardı, fakat seçim sonrası başlayan terör olayları nedeniyle toplumun HDP ilişkilerinde çekingenlik ortaya çıktı.
Buna karşın…
“1 milletvekili çıkardık, çok zor görünse de 2. milletvekili neden olmasın?” umuduyla kampanya yürüttü. Genel anlamda HDP’nin çok büyük oy sorunu yaşamayacağı düşünülüyordu.
Ama öyle olmadı. HDP ciddi anlamda oy yitirdi, Bursa’da 2. milletvekilini kovalarken eldekini de kaybetti.
Bu durumu…
HDP İl Eşbaşkanı Yüksel Akgün’le konuştuk. Seçime gidilen ortamdaki gözlemini şu sözlerle paylaştı:
“Seçmende derin bir sessizlik vardı. 2002 havasını gördüm ve ‘Halk birine tokat atacak, ama kime?’ dedim. Yaşananlar hükümete karşı algılandı.”
Oy yitirmelerinde pek çok etken olduğunu ifade eden Akgün, bunlar arasına “yanıldık” ifadesini de kattı.
“Böyle bir ortamda bizim karşılaştığımız baskı ve saldırılar başka bir partiye yapılsaydı, örneğin CHP ve MHP dayanamazdı. Seçim çalışması bile yapamadık. Her şeye karşın ayakta kaldık” dedi ve şu yorumu yaptı:
“MHP seçmeni AKP’ye giderken iktidar gücünü önemsedi, ama bizim seçmenimiz ne yazık ki korktu, korkutuldu.”
Akgün’den farklı bir gerekçe
1 Kasım seçimi sonuçlarını yorumlayan HDP İl Eşbaşkanı Yüksel Akgün, bir de gözlem paylaştı:
“Seçim öncesi HDP’nin etkili olduğu Güneydoğu kentlerinden çok sayıda seçmen olaylar nedeniyle Batı’daki akrabalarının yanlarına geldi. O seçmenler, seçmen kayıtları orada olduğu için oy kullanamadılar. Bu da HDP oylarını düşüren etkenlerden biri oldu.”
Ankara katliamında ölenler anısına Barış Ormanı
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, 10 Ekim’de Ankara’da patlayan bombayla yaşamını yitiren 102 kişi için Nilüfer’de Barış Ormanı oluşturuyor.
YSGP İl Eş Sözcüleri Serdar Esen ve Necla Tülemen ile Parti Sekreteri İsmail Fidan dün Ataevler’de İbrahim Uyar İlkokulu yanındaki alanda oluşturulacak Barış Ormanı için davetiye getirdiklerinde, YGSP Genel Eş Sözcüsü Naci Sönmez’i de törene beklediklerini söylediler.

Flipboard