Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin de vurguladığı gibi, sahil kenti olarak kimsenin aklına Bursa gelmiyor.
Bunun nedeni belli:
Gemlik Körfezi çevresindeki yerleşim yerleri bugüne kadar Bursa’nın yazlıklarıgörüldü. Karacabey’den başlayıp Körfez’i dolaştıktan sonra Kapaklı’ya kadar devam eden sahil yerleşim yerlerindeki yerleşim, kentte oturanların ikinci evleri kabul edildiği için yaz dönemleri canlandı.
Şimdi bütün bu algılar değişiyor.
Çünkü…
İl sınırlarının tamamı Büyükşehir sınırı oldu ve Büyükşehir Belediyesi artık her yere hizmet götürmeye başladı.
Ayrıca…
Eskiden Gemlik sanayisi ve limanıyla dışa açılan kapıydı. Mudanya ile birlikte Bursa’nın İstanbul’a deniz kapısıaçıldı. Bursalılar artık Mudanya’dan deniz yoluyla İstanbul’a gidip geliyor. Bu da tüm Gemlik Körfezi’ne hareket getirdi.
Dahası…
Başta Mudanya olmak üzere, yakın zamana kadar yazlık amaçlı kullanılan konutlar artık kalıcı konut olarak kullanılıyor. Ulaşımın da kolaylaşması nedeniyle Mudanya ve Gemlik’te oturup çalışmak için Bursa’ya giden arttı.
İşte…
Tüm bu gelişmeler, Bursa’nın aynı zamanda bir sahil şehri solduğunu hep savunan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’yi harekete geçirdi.
Başkan Altepe, cuma akşamı Olay Televizyonu’nda yayınlanan Her Açıdan adlı programda konuğumuz olduğunda,sahillerin geleceğiyle ilgili iki önemli karar açıkladı.
Birincisi…
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Sahiller Daire Başkanlığı kuruldu. Tüm koordinasyonunu sağlayacak bu birim, aynı zamanda proje de üretecek.
İkincisi…
Bursa’yı mükemmel bir sahil şehri haline getirecek proje Mudanya’dan başlıyor.
Geçen dönemin sonunda ihalesi yapılan sahil düzenlemesiyle ilgili firmaların itiraz süreleri de sonuçlandı ve projenin önünde engel kalmadı.
Başkan Altepe de son noktayı koydu:
“Mudanya’da Mütarake binasıyla Demirhane arasında 20 milyon liralık sahil düzenlemesi inşaatı önümüzdeki aya kadar başlar.”
Şunu da ekledi:
“Mudanya sahil düzenlemesi başlangıç olacak. Güzelyalı, Kurşunlu, Gemlik ve Kumla için de projeler hazırlanıyor. Hatta, son aşamaya geldi.”
Şunu özellikle vurguladı:
“Tüm projeler birbiriyle bütünlük sağlayacak. Bittiğinde Bursa en güzel sahil şehirlerinden biri olacak.”
***
9 yıl oldu… Şükrü Şankaya’yı unutmadık, özlüyoruz
Bursa’ya pek çok alanda hizmet etti, pek çok konuda topluma önderlik yaptı. Sanayici olarak, Bursaspor Başkanıolarak, hatta bir dönem Belediye Meclisi Üyesi olarak bu kent için üretti, çabaladı, mücadele verdi.
Ama…
En önemli özelliği toplumla barışık olmasıydı. Onun için de Şükrü Şankaya yaşamını yitirdiği gün duygularımızı dile getirirken “Bursa’nın âkil adamı” dedik.
Gerçekten de…
Katıldığı kongrelerin tartışmasız divan başkanı olması yanında, en ihtilaflı konularda Şükrü Abi’nin hakemliği kabul görür, kararı tartışılmazdı.
Hayırsever yanı hep bilinirdi, ama nerelere yardım ettiği ölümünden sonra ortaya çıktı. “Şükrü Bey bize yardım ederdi” açıklaması yapan kurumları duydukça en yakınları bile şaşırdı.
Nitekim…
Aramızdan ayrılışının dokuzuncu yılında dün aynı sevgiyle ve büyük bir özlemle Ahmetpaşa Mezarlığı’ndaki kabri başına toplandığımızda, yeğeni ve iş ortağı olarak Cavit Çağlar da bunu anımsattı:
“Ben onun yeğeniyim. Yıllarca iş ortaklığı yaptım. Nereye ne yardım yaptığını hiç bilmedim. Görünmeyen bir kalbi vardı.”
Yine…
Çağlar’ın şu sözleri de, aradan geçen 9 yıla karşın insanların rahmetli Şankayı’yı neden sevmeye devam ettiklerini ve anmak için mezarlığa koşup geldiklerini anlatıyordu:
“Kalp kırmazdı. İnsanlık için yaratılmıştı. Aile olarak yokluğunu her geçen gün hissediyoruz.”
Gerçekten de…
Şükrü Şankaya’nın yokluğunu hep birlikte ve hep hissediyoruz. Allah rahmet eylesin. İnsanın sevgiyle, dualarla ve güzel anılarla anılıp özlenmesi çok önemli. Şükrü Şankaya işte bunu başardı.
***
Kanserli hasta sayısı arttı, ama tedavi için yer yetersiz
Çağımızın hastalığı denildiğinde akıllara hemen kanser geliyor. Bu amansız hastalığın neredeyse her gün yeni çeşidikarşımıza çıkıyor.
İşin ilginç yanı…
Kanserle mücadelede tedavi yöntemleri gelişmesine, farkındalık ve bilinçlilik artmasına karşın kansere yakalanan hasta sayısında çok ciddi artış var.
Nitekim…
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkan Kanat`la sohbet ederken kanser vakalarında iki ana kategoriye dikkat çekti:
“Erkeklerde en çok akciğer, kadınlarda ise en çok meme kanserine rastlanıyor. Buna mide kanseri vakalarını da eklemek gerekir.”
Kanser hastalığının belli bir nedeni yok. Ancak özellikle akciğer kanserlerinde sigara daha fazla öne çıkıyor.
Bununla birlikte…
Hastalığın sarsıcı boyutta olan artış oranını çok basit bir şekilde ortaya koydu:
“Tıp Fakültesi Hastanesi`nde Onkoloji Bölümü 1998 yılında açıldığında 50 kişi geliyordu. Bu rakam bugün 200 hastaya ulaştı. Yıllık hasta sayımız ise 2 bini aştı, 3 bine doğru gidiyor.”
Bu bilgi…
Kanserli hasta başvurusunda 4 kat artış olduğunu gösteriyor.
Fakat…
Tedavi noktasında üzerinde önemle durulması gereken bir sorun var.
Onu da…
Prof. Dr. Özkan Kanat şöyle açıkladı:
“1998`de 50 olan hasta sayısı 200`e ulaştı, ama bu hastaları tedavi ettiğimiz yer aynı. Yani 50 hastanın başvurduğu döneme göre yapılmış Onkoloji Bölümü`nde 200 hastaya tedavi verir hale geldik.”
Bu sözlerin anlamı açık…
Kanserli hasta sayısındaki büyük artışa karşın, Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü`nün fizik kapasitesi yetersiz. Servisin açılmasından bu yana geçen 16 yılda kapasite arttırıcı genişleme ne yazık ki sağlanamamış.
Sıkıntı noktasına Prof. Dr. Kanat işaret etti:
“Öncelikle daha fazla kemoterapi koltuğuna ihtiyaç var. Kemoterapi hastaları hassastır, ama burada tuvaletler de yeterli değil. Üstelik kadın ve erkek hastalar aynı tuvaleti kullanıyorlar. Bu da enfeksiyon riskini ortaya çıkarıyor.”