Açıkça söylemek gerekirse, soru sürprizdi: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden AK Parti Genel Başkanı olacağı doğru mu?”

İlk bakışta…

Siyaset gündemi içinde espri gibi görünse de, son iki günde aniden gündeme gelen partili cumhurbaşkanı tartışmaları arasında farklı bir gelişmenin habercisi olabilme özelliği taşıyor.

Nitekim…

Ankara siyaseti ve bürokrasisinde yaprak kıpırdasa haberi olan kulağı delik dostlarla yaptığımız telefon görüşmeleri de aynı noktaya çıkıyor.

Söyledikleri şu:

“Partili cumhurbaşkanı tanımı çok geniş bir alan oluşturuyor. O nedenle, Cumhurbaşkanının partili olabilme hakkı bazı gelişmelerin önünü açar.”

Bu noktada…

Gündeme gelen kimi açıklamalardan yola çıkarak önce şu tespiti yaptılar:

“Hafta başına kadar Türkiye’nin gündeminde yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemi vardı. Başkanlık konusu iktidar partisi ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yine dillendiriliyor.”

Ardından…

“Fakat ortada bir de Meclis aritmetiği hesabı var” deyip devam ettiler:

“Bugünkü Meclis aritmetiğinden anayasa değişikliği çıkması mümkün değil. Referanduma götürebilme potansiyeli var, ama o da siyasi riskler içeriyor.”

Tahminleri şu:

“Bu durumda, başkanlık sistemine benzer bir model söz konusu. Zaten AK Parti sözcüleri de bunu telaffuz etmeye başladılar.”

Konuşulanı aktardılar:

“Örneğin Ankara kulislerinde son günlerde ‘Cumhurbaşkan’ kelimesi giderek daha çok duyuluyor. Bu tanımlama hem Cumhurbaşkanı, hem Başkan anlamında yeni bir model.”

Sonra da…

Yürürlükte bulunan Anayasa’nın 101. Maddesi’ndeki “Cumhurbaşkanı’nın nitelikleri ve tarafsızlığı” tanımını anımsattılar:

“101. Madde’de ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer’ ifadesi yer alıyor.”

Devamında…

Ankara kulislerindeki son söylentileri yorumladılar:

“Bu madde değişir de cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisini kesmesine gerek kalmazsa, bir sonraki aşamada AK Parti Genel Başkanlığı’nı yeniden üstlenmesi konuşulabilir.”

Şunu da eklediler:

“Açıklamalardaki farklı modelden bu kastediliyor olabilir, ama bunların hepsi senaryo. Konuşmak için önce gelişmeleri görmek gerek.”

 

Türk tipi model ve partili cumhurbaşkanı

 

Siyaseti izleyenler bilir… Milli Görüş’ün önemli isimleri ve stratejistlerinden olan Şeref Malkoç şu an Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görev yapıyor.

Dün televizyonlarda yayınlanan konuşmasında “Türk tipi yönetim sistemi, yerli ve milli” ifadesini kullandı.

Ankara kaynakları, bu formülün Avrupa ya da Amerika’daki başkanlık sistemlerine alternatif olarak geliştirildiğini düşünüyor.

En önemlisi…

Cumhurbaşkanı’nı idari güç yanında siyaseten de güçlü hale getirecek olan “Hem Cumhurbaşkanı, hem AK Parti Genel Başkanı” formülü, aynı zamanda başkanlığa geçiş modeli gibi de görülüyor.

 

AK Parti Nilüfer’de muhalefet yapmayı da öğreniyor!

 

Siyasi tablo ortada… Mustafa Bozbey 1999’da DSP’den seçildiği Nilüfer Belediye Başkanlığı’nı 2004, 2009 ve 2014’tüe CHP’den seçilerek sürdürüyor. 17 yıldır görevde.

Bu sürede…

Nilüfer’le özdeşleşti ve birbirlerini tamamlayan iki marka haline geldi. O nedenle, 2004’ten beri AK Parti her seçimde daha ciddi hamle yapsa da, Nilüfer’de yaşamayı tercih edenler her seçimde biraz daha fazla sahiplenen bir tablo ortaya koyuyorlar.

Bu noktada…

AK Parti’nin Nilüfer’de yoğun muhalefet sergileyemediğini da vurgulamak gerekiyor. Bunu da kişisel eksiklik görmemeli.

Çünkü…

Kurulduğu günden beri yerel ve genel iktidar olan AK Parti’nin muhalefet alışkanlığı ve deneyimi yok.

İşte…

Böyle bir tablo içinde dün AK Parti Nilüfer İlçe Başkanı Celil Çolak’ın sunumunu izledik.

Gördüğümüz şu:

Çolak ve arkadaşları derslerine iyi çalışmışlar ve bunun sonucunda muhalefet anlamında başarılı bir sunum ortaya çıktı.

Çolak pek çok Nilüfer’de yanlış buldukları konu gündeme getirdi. “Nilüfer’in algılarla yönetildiği” vurgusunu sık sık tekrarladı.

Aslında…

Belediyelerde muhalefetin olması hiç de kötü bir durum değil. Aksine, belediye yönetimi için yararlı sonuçlar da verebilir. Yapılan yanlışlar muhalefetin ortaya koyacağı tutarlı eleştirilerle düzeltilme şansı bulur. Dün Çolak da bunu yaptı.

O bakımdan…

Nilüfer gibi Bursa’nın gözbebeği olan bir yaşam merkezi ilçede AK Parti’nin muhalefet yapmaya başlaması her şeyden önce Bozbey için yararlı bir sonuç getirir.

Sonucu da nasıl olsa halk tayin eder.

 

Bu slogan çok anlamlı: Kadın değişirse toplum değişir

 

Türkiye’nin “tek çatı altında en çok kadın çalıştıran” işletmesi olan Yeşim Tekstil farkındalık oluşturmayı hedefleyen sosyal çalışmalarına bir yenisini ekliyor.

Daha doğrusu…

Kelebeğin Dünyası adıyla başlatılan ve uluslararası fonlardan da hibe alan projede kadınlara yönelik paylaşım toplantısı ile daha ileri bir adım atıyor.

Üstelik…

Kadın ve Sağlık, Kadın ve Hukuk, Kadın ve Aile/Kişisel Gelişim başlıkları altında gerçekleştirilen etkinliklerle kadınların farkındalıklarının artırılması hedefleniyor.

Çalışanlarının yüzde 52’si kadın olan Yeşim’in projede kullandığı slogan da çok çarpıcı ve anlamlı: Kadın değişirse, toplum değişir.

İşte…

Bu proje doğrultusunda Yeşim Tekstil ile Uludağ Soroptimist Kulübü’nin birlikte düzenledikleri farkındalık toplantısı yarın yapılacak. Podyumpark’taki Podyum Davet’te saat 16.00’da başlayacak Kelebeğin Dünyası paylaşım toplantısında paylaşımı anlatan konuşmalar yanında sergi ve video gösterileri de var.

 

Erdoğdu Ebeoğlu’nu kaybettik

 

Çocuk yaşlarda tanıdığımız Erdoğdu Ebeoğlu’nu anlatmak için “çok yönlü” tanımını yapmak gerekiyor.

İsmail Hakkı Tekkesi’nden yetişmiş iyi bir hafız olmanın yanında tasavvuf müziğine emek veren sanatçıydı. Bursa ve çevresindeki mehter takımlarını çalıştıran eğitimciydi.

Sosyal yaşamda hareketli, üretken ve Bursa için çabalayan büyüğümüzdü. Bir dönem Anavatan Partisi’nde siyaset yaptı.

Bir süredir rahatsızdı, dün de vefat ettiğini öğrendik. Cenazesi bugün öğle namazında Ulucami’den kaldırılacak. Allah rahmet eylesin.