Kuruluşundan 2011’e kadar AK Parti’nin Bursa’daki her şeyi oldu. Mahalle mahalle, köy köy çalıştı, siyasete evlerde sohbet yöntemini getirdi.
Gerek güçlü Grup Başkanvekilliği döneminde, gerek üstlendiği Bakanlıklar sürecinde Bursa’nın aldığı her hizmet ve yatırımda emeği vardı, Bursa’nın Ankara’daki arkası oldu.
Sonra…
2011’de siyasi tayinle Şanlıurfa’ya gitti. Evinin olduğu, ailesinin yaşadığı Bursa’ya gelip gitti, ama eskisi gibi Bursa siyasetiyle ilgilenemedi. Yerine gelen abi de teşkilatların onunla temasını istemedi, görüşenler hain ilan edildi.
Emeğini Urfa’ya hizmet için harcarken, Bursa’yı uzaktan izlemeye devam etti, her kargaşada gölgesi aransa da müdahalesi olmadı.
Ta ki…
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan ayrılışına kadar. Evine, ailesine, dostlarına, kısacası Bursa’ya geri döndü.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra da önce AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman’ı ziyaret edip İl Yönetim Kurulu Toplantısı’na katıldı, sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı ziyaret etti.
Ardından…
Merkezdeki belediyeleri ve ilçeleri ziyaret etti, sivil toplum örgütleri davetlerine katıldı, bilgi birikimi ve deneyimlerini paylaşmaya başladı.
Bu süreç, Faruk Çelik’in sessizliğini bozup sahaya çıktığı süreç oldu.
Dün de…
İki yanına birlikte siyaset yaptığı arkadaşlarından eski milletvekilleri Mehmet Emin Tutan ve Zafer Hıdıroğlu’nu alarak gazetecilerin karşısına çıkıp her soruya açık yüreklilikle cevap verdi, adının karıştırıldığı kimi olumsuz olayları da ilk kez anlatarak Bursa’ya döndüğünü ilan etti ve yeni bir süreci başlattı.
Dahası…
“Büyükşehir Adayı mı olmak istediği” sorusuna da ilk kez cevap verdi;
” Bu şartlarda nasıl aday olunacağı belli. Yükü taşıyacak birileri varsa, hep beraber destek olalım. Benim tasarrufum yok, ama eğer bize görev düşerse geliriz, kaçamam.”
Önerisi şu:
“Daha önce de söyledim; Erdem Bey, Recep Bey gibi belediye başkanı arkadaşlarımız bir araya getirilsin, önerileriyle yol haritası hazırlansın.”
Bir de uyarı yaptı:
“Bakın zaman hızla geçiyor. Yerel seçime 1 yıl kaldı. Bursa bu 1 yıl buna göre hazırlık yapmalı, ekip oturtulmalı. Yoksa Bursa yine çırak çıkar. Önümüzdeki dönem hiç kolay değil, aksine çok zor bir dönem olacak”
Anlamlı ima: Benim buradan gitmem gerekiyordu!
Bursa’dan Urfa’ya gidişi sürecinin başına 2006’da vuruluşunu koyan Faruk Çelik, mahkemeyi olay yerinde keşif için bile ikna edemediklerini söyledi.
Urfa’ya gittikten sonra Bursa’ya ilk gelişinde karşılanışının ertesi günü abisinin tutuklanmasına dikkat çekerken, “O günlerin Zaman ve bazı gazetelerinin manşetlerine bir daha bakın” dedi ve ekledi:
“Benim buradan gitmem gerekiyordu.”
Şunu da sordu:
“Bu iki olay sırasında Bursa’da tepeden tırnağa görevde olanlar nerede?”
“Adam gibi siyaset yapmak isteyenin yanındayım”
Faruk Çelik hakkında yapılan ve spekülasyonu aşan kimi konulara değinirken net bir dille şunu söyledi:
“Kamuyla ve belediyelerle işimiz hiç olmadı. Siyasetçi kendini topluma adamış adamdır, ama böyle dedikodu ve iftira süreçleri olabiliyor.”
Bu noktada…
“Tekel binası ve Mahfel’in devirlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak ben yaptım, o süreci hatırlayın ve araştırın” deyip şu mesajı verdi:
“Adam gibi siyaset yapmak isteyen kim varsa yanındayım.”
Borç yönetimi ve Çelik bakışı: Nasıl çözüleceğini Bursalılar bilir!
Aslında… Grup Başkanvekili olarak Ankara’daki tüm gücünü ortaya koyup yıllarca konuşulan Çevre Yolu’na başlanmasını ve tamamlanmasını sağladığı günden beri uyarı olarak açık açık söylüyor.
Son olarak…
7 Ocak’ta bu sütunlarda düşüncesini paylaştığımız Faruk Çelik, aynı mesajı gazetecilere de verdi:
“Çevre Yolu yapılırken, otoyola göre hazırlıklı olmak gerektiğini söylüyordum. Eğer 2011’de Şanlıurfa’ya gitmeyip Bursa’da kalsaydım, İstanbul’a yapılan yatırımların bir kısmını Bursa’ya aldırırdım.”
Ardından…
Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarıyla ilgili bir soruya, model önererek cevap verdi:
“Borç yönetimi olarak AK Parti’nin göreve gelişindeki modeli öneririm. Çok mükemmel bir modeldir.”
Soruna bakışı şu:
“Ne kadar kilitli olursa olsun, o kilidi açacak vardır. Hangi sorunun nasıl çözüleceğini Bursalılar bilir.”
Yerinde kentsel dönüşüm yerine uydukent modelini yıllardır savunduğunu anımsattıktan sonra, siyasette kendisi için söylenenlere de cevap verdi:
“Benimle ilgili Bursa’da bir kutuplaşma görmüyorum. Kimmiş kutuplaşan onu da merak ediyorum. Kimseyle hesap içinde değilim, herkesi de hasbiliğe davet ediyorum.”
Sonra da şu çağrıyı yaptı:
“Rant hesabı olan benimle olmasın. “
Et lobisi ve Faruk Çelik’in gönül rahatlığı
Arı kovanına çomak soktuğu yerin ithal et fiyatlarının ucuzlaması olduğu biliniyor. Faruk Çelik bunun altını çizerken, “İthal et ucuzlayınca et lobisi cebinde gördüğü 1.2 katrilyon lirayı kaybetti, düşman olmaları normal” dedi.
“Ova elden gitmiş, kalanını kurtarmak için ovaları SİT ilan ettim” dedi ve ekledi:
“Ziraat Odaları teşekkür etti, bir tane bile Ziraat Mühendisleri Odası teşekkür etmedi.”
Şunu anımsattı:
“Çalışma Bakanı olarak işbaşı eğitimini başlattım, iş güvenliğini çıkardım. 70 Bakan gelmiş geçmiş, yapsalardı ya.”
Son sözü şu:
“Benim gönlüm rahat.”