Tarih 15 Temmuz 2016 Cuma… Saatler 22.30’a yaklaşırken televizyonlar Boğaz Köprüsü’nü kapatan bir grup askerin görüntülerini yayınlamaya başladılar.
Amaçlarının henüz anlaşılamadığı o dakikalarda ekran başındakileri şaşırtan haber darbe girişimi şiddetiyle ilgili bir şey hissetmeyen Bursa’dan geldi: İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yurdakul Akkuş gözaltına alınmıştı.
Gerçi…
Bazı küçük bilgiler yayınlandı, ama o gece Bursa’da yaşananlar çok fazla gündeme gelmedi. O nedenle, kamuoyu neler olup bittiğini merak ediyor.
İşte o gecenin notları:
Ankara’da MİT’in hareketliliği fark edip Genelkurmay Başkanlığı’nı uyarması üzerine darbe planlayanlar deşifre olduklarını düşünüyorlar.
Başlangıçta…
Gece saat 03.00’te komutanları evlerinden toplamayı ve saat 04.00’te de yönetime el koyduklarını açıklamayı planlayan darbeciler deşifre oldukları paniğiyle darbeyi erkene çekiyorlar.
Bunun üzerine…
Yandaşlarına “Harekete geçin” talimatını veriyorlar. Genelkurmay Haberleşmesi’nden de emirlerin uygulanması genelgesi yayınlıyorlar.
Bunu yaparken…
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı ikna edip darbe bildirisini imzalatacaklarını umuyorlar, ama Komutan bildiriyi imzalamayıp karşı çıkıyor.
O gece, ilk harekete geçen Bursa İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yurdakul Akkuş oluyor.
İstanbul Caddesi üzerinde Terminal yanında bulunan Garnizon’a giden Albay Akkuş saat 20.30 sıralarında Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık’la görüşmesinde “Ordu yönetime el koydu, beni de Sıkıyönetim Komutanı atadı” deyip komutayı kendisine devretmesini istiyor.
Bu sözlere Seyfullah Paşa çok kızıyor ve ağır hakaretlerle kovuyor.
Oradan çıkan Albay Akkuş bu kez Mudanya Yolu üstünde, Organize Sanayi Bölgesi’nin karşısında bulunan Osmangazi İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı’na gidiyor ve “darbe olduğunu, kentin kritik noktalarının tutulmasını” istiyor.
Bunu öğrenen Tümgeneral Saldık hemen Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Şahin’i arıyor. Başsavcı da Emniyet Müdürü Selami Yıldız’ı arayıp Albay Akkuş’un gözaltına alınmasını istiyor.
Bir yandan da…
Polis ekipleri hemen alarm durumuna geçerek askeri birliklerin yollara çıkmasını engellemek amacıyla önlemler alıyor.
Örneğin…
Büyükşehir Belediyesi ve özel sektörün iş makineleriyle Mudanya Yolu’ndaki Osmangazi İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı ile İstanbul Caddesi’ndeki Garnizon Komutanlığı önünde barikatlar oluşturması sağlanıyor.
İstanbul Caddesi üzerinde Hilton Oteli’nin önü de dev bir vinçle kapatılıyor.
Darbeden ve kendinden emin davranan Albay Yurdakul Akkuş ise üzerindeki atama listesi ile birlikte gözaltına alınıyor.
MİT uyarısı ilk kez bu sütunlarda duyuruldu
Salı akşam saatlerinde televizyonlarda konuşuldu, dün de gazetelerde yer aldı. Bu bilgide, MİT’in darbe girişimi istihbaratını cuma günü saat 16.00’da Genelkurmay’la paylaştığı duyuruluyordu.
Oysa…
Bu bilgi ilk olarak 18 Temmuz Pazartesi günü bu sütunlarda yer aldı. Ankara’da zaman zaman görüştüğümüz ve söyledikleri hiç yanlış çıkmayan dostumuzun anlattıklarını şöyle aktardık:
“MİT darbeyi önceden öğrendi ve gerekli uyarıları yaptı. 15 Temmuz gündüz saatlerinde de hazırlıkları tespit etti. Bunun üzerine, sabah saat 03.00 olarak planlanan darbe öne çekildi.”
Başbakanlık Başdanışmanı Dönmez: Mankurt sürüsü bunlar
Bursalılar ve bu sütunların okurları Başbakanlık Başdanışmanı ve Dış İlişkiler Başkanı Dr. Gürsel Dönmez’i gelişmelere farklı bakıp yorumlayabilen özelliğiyle tanıyorlar.
Kritik olaylar ve konularda görüşlerine başvurduğumuz Dönmez’e bu kez de 15 Temmuz’daki darbe girişimini sorduk.
Yaşamı Avrupa’daki Türkler ile ilgili organizasyonlarda devlet hizmetinde geçmiş, akademisyen ve sosyolog olarak da toplumsal olayları yorumlayabilen Başbakanlık Başdanışmanı ve Dış İlişkimler Başkanı Dr. Gürsel Dönmez bu konuda yine farklı bir yaklaşım sergiledi.
“Devlet uyumuyor, çalışıyor” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Büyük Türkiye’nin yeniden nasıl ayağa kalktığını göreceğiz önümüzdeki süreçte. Kolay olmayacak belki ama tanktan, tüfekten, bombalanmaktan ve nihayet ölmekten korkmayan bir milletin devleti elbette ki büyük olur.”
Darbe girişimine şöyle bakıyor:
“15 Temmuz günü yaşanan ‘terör darbesi’ için yeni bir şey söylememiz gerekmiyor. Siz meseleyi 5 Temmuz tarihli Olay Gazetesi’ndeki köşenizde yazdınız zaten. O yazınıza FETÖ unsurunu ilave etmeniz yeterli.”
Şu yorumu yaptı:
“Saldırının yaşandığı günün gecesinde ve sabahında Frankeştayn gibi hareket eden bir örgütün iğrenç yüzünü görmüş olduk.”
Bakışı şu:
“15 Temmuz günü millete ve devlete saldıranlar Müslüman değiller, Türk değiller ve asla insan değiller. Hatta, gavur bile değiller. Bir ‘mankurt sürüsü’ bunlar. Meselenin özü ve özeti budur.”
Terörün Frankeştayn aktörü: FETÖ
5 Temmuz günü bu sütunlarda yer verdiğimiz değerlendirmesinde Başbakanlık Başdanışmanı ve Dış İlişkiler Başkanı Dr. Gürsel Dönmez terör darbesini şöyle anlatmıştı:
“Açık ve net olan şu: Terör örgütlerinin arkasında dost görünümlü devletler içine çöreklenmiş emperyal çeteler var.”
Yöntemi irdeledikten sonra “Bazen Frankeştayn yaratmak gibi ileri adımlar attıklarını da biliyoruz” deyip şunu eklemişti:
“PKK terörü ile DAİŞ terörüne bu açıdan bakmak gerek. İkisi de emperyal çetelerin taşeron örgütleri. Kanlı satrancın piyonu olmaktan başka rolleri yok.”
Şimdi bu değerlendirmesine FETÖ’yü de ekliyor.