TBMM’de anayasa değişikliği görüşmelerinin başlamadığı, Meclis savaşının da henüz yaşanmadığı günlerde siyasetçi bir dostumuz şunu söyledi:
“Anayasa değişikliği Meclis’te kabul edilir, çünkü bu noktaya geldikten sonra hiçbir iktidar partisi oylamaları şansa bırakmaz.”
Sonra da şunu sordu:
“Anayasa değişikliği Meclis’ten geçer, ama referandum sandığı son sözü söyleyecek milletin önüne gelmezse ne olur?”
Açıkçası…
Böyle bir sonuç hiç aklımızdan geçmemişti. O nedenle, “Milletçe paranoyak olduk” deyip ekledik:
“Prosedürü tamamlayacak referandum sandığının milletin önüne gelmesini engelleyecek etkiden bu ülkeyi Allah korusun.”
Sonrasında…
Meclis’teki görüşmelerle birlikte dövizin harekete geçmesi dikkatleri çekti.
Gerçi…
Bu artış Meclis’teki kavgalara bağlandı, ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan perşembe günü “Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde Dolar’ı, Euro’su, faizi olan terörist arasında amaç bakımından fark yok” diyerek, artışların hiç de normal olmadığını anlattı.
Hele…
Bu sözler, “Anayasa değişikliği teklifi Meclis’ten geçmezse seçime gidilir” açıklamalarıyla birleşince, doğal olarak kafalar karıştı.
Oysa…
İlk olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Anayasa Meclis’ten geçmezse erken seçim olur” demesinden sonra TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un açıklaması izledi:
“Bu şartlar, Türkiye’nin yaşadığı süreç, hepsi birlikte dikkate alındığında bunun geçmemesinin neticesi, zorunlu olarak Türkiye’yi bir seçime götürür. Baharda götürür, sonbaharda götürür ama götürür. Kimse engelleyemez seçimi.”
Tartışmalı-kavgalı da olsa Meclis’te referandum sınırı olan 330’un üstüne çıkıp 340 barajını aşan oylarla kabul edilen yeni anayasa maddeleri görüşmeleri sürerken Bahçeli ve Şentop’un söyledikleri milletvekillerini tehdit algılandı.
Nitekim…
CHP’nin eski lideri Deniz Baykal konuşmasında buna vurgu yaparken, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de genel kurulda “CHP olarak erken seçime tam destek verdiklerini” açıkladı.
Bütün bunlara…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşanabilecek süreci anımsatıp erken seçimi olası sonuçlar içinde gösteren dünkü değerlendirmesi eklendiğinde her şey çok farklı bir noktaya gelip oturdu.
O nedenle:
Bugünün gündemi “Referandum sandığı beklerken karşımıza erken seçim sandığı mı çıkacak?” sorusu çevresinde şekillenmeye başladı.
Ankara’da işin önce dumanı görülüyor
Silahlı terör, ekonomi terörü, Meclis’te anayasa değişikliği teklifi maddelerinin oylanması, referandum derken gündem bambaşka bir sürprize döndü.
Bütün bunlar senaryo mu, paranoya mı, yoksa olasılık hesabı mı bilinmez.
Fakat…
İzleyen herkes biliyor ki, Ankara’da herhangi bir konunun kokusu ya da dumanı çıktığında arkasından kendisi de geliyor ve önünde sonunda gerçekleşiyor.
O nedenle…
Sayısal sorun görünmezken atılan erken seçim olabilir adımının anlamını gel de merak etme.
Acaba neler oluyor?
Tabanında eleştirilse de siyasetin kaderini Bahçeli belirliyor
Anımsanacaktır… 1999 genel seçimi sonrası kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti zorlansa da yürüyordu. Ta ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Temmuz 2002’de Kocayayla’da “Kasımda erken seçim” çağrısı yapana kadar.
3 Kasım 2002 seçimiyle AK Partili dönem başladı.
Ardından…
Yıllardır başkanlık sistemi projeleri üreten, sivil toplum örgütlerinden anayasa taslakları toplayan, seçim sonrası zemin yoklayan, uzlaşma sağlayamayacağını anlayınca da gündeminden çıkaran AK Parti umudunu kesmişken 11 Ekim 2016 günü MHP Grup Toplantısı’nda Bahçeli’nin çağrısı geldi:
“A K Parti bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan diğer maddelerle birlikte TBMM’ye getirmelidir.”
Böylece…
Cumhurbaşkanlığı sistemi getirecek anayasa değişikliğinin önü açıldı.
Şimdiyse…
“Meclis’ten anayasa çıkmazsa seçime gidilir” diyerek yeni bir kulvar açıyor.
Kısacası…
Kendi tabanı tartışıyor, eleştiriyor, ama şöyle bir gerçek var:
15 yıldır siyasetin kaderini Devlet Bahçeli belirliyor.
En güçlü hedef: Kodlanan değil, kodlayan gelecek için eğitim
Açıkçası… Baba dostu olduğu için çocukluktan beri bildiğimiz, tanıdığımız, saygı duyduğumuz Naci Atış’ın bizde ayrı yeri vardır.
Bu kente siyasetçi olarak hizmet etti, DYP’nin iktidar dönemlerinde İl Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 22 yıl önce Kültür Dersanesi’ni kurarak eğitim alanına girdi. 16 yıl önce de Kültür Özel Okulları’nın kurucusu oldu.
Fakat…
1.5 yıl önce yaşanan yol ayrımı ile Kültür Özel Okulları’nı arkadaşlarına bırakıp Kültür Eğitim Kurumları’nı kurdu ve eğitim yaşamına devam ediyor.
Bu ayrılıkta…
Kültür markalı 2 ortaokul, 3 temel lise, 1 etüd merkezi Naci Atış’ta kaldı. Bunlara geçen yıl 2 özel eğitim kursu ekledi.
Şimdi de…
Bursa’da bir ilki gerçekleştirerek Özlüce’de inşaatı hızla ilerleyen Teknoloji Fen Okulları’nı eğitim dünyasına kazandırıyor. Bünyesinde anaokulu ve ortaokulun yer alacağı Teknoloji Fen Okulları’nın hedefinde 1 yıl sonra da Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi var.
Kültür Eğitim Kurumları Genel Müdürü Orhan Karakoç ile birlikte ziyaretimize gelen Naci Atış’ı çok heyecanlı gördük.
Sohbet sırasında “Neden Teknoloji Fen Okulu?” sorusunu şöyle cevapladı:
“16 yıldır velilerimizi dinleyip beklentilerini tespit ediyoruz. Bizden daha butik okul, daha mevcudu az sınıf, daha fazla öğrenci-öğretmen iletişimi, çocuğun yeteneklerini daha çok ortaya çıkaran ve ezberci olmayan eğitim, sınava yönelmek yerine yeteneklerin keşfine daha çok önem veren okul istiyorlar. Biz de yapıyoruz.”
Şunu da ekledi:
“22 yıllık Kültür Eğitim ekolünün devamı olarak öğrencilere armağanımız bu okul olacak.”
Derslikten fazla derslik besleyici alan!
22 yıldır eğitim dünyasına dersane ve okul kazandıran, şimdi de Kültür Eğitim Kurumları ile yeni yatırımlara yönelen Naci Atış, inşaatı süren Teknoloji Fen Okulları’nı anlatırken şunu vurguladı:
“46 dersliğimiz var, fakat dersliklerin 2 katı derslikleri besleyen alanlar olacak. Örneğin laboratuvarlar, sosyal alanlar, teknolojik alanlar, etkinlik ve kültür-sanat alanları olacak.”
Önemsediği hedefi açıkladı:
“Çocukları hayata daha sağlıklı hazırlayacağız.”

Flipboard