15 Temmuz’un bugün yıldönümü. O gece Ankara ve İstanbul’daki görüntüler televizyonlara yansırken Bursa darbe girişimini hiç hissetmedi.
Çünkü…
Jandarma Bölge Komutanı olarak Tümgeneral Seyfullah Saldık darbecilere fırsat tanımadığı gibi Türkiye’deki ilk gözaltıyı sağlayan komutan oldu.
İşte…
Yaşamını emekli asker olarak Bursa’da sürdüren emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık ilk kez konuştu ve 15 Temmuz gecesini anlattı.
Söze…
“Sıkıyönetim emri geldiği ve İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş’un sıkıyönetim komutanı atandığı haberini saat 22.47’de aldım. Evden çıkmadan hemen JÖH timini Nizamiye’ye topladım” diye başladı.
Timsahlar adıyla oluşturduğu time “içeri hiç kimsenin alınmaması” emri veren Seyfullah Paşa da hemen karargâha hareket ediyor.
Yoldayken…
Önce…
Bursa Valisi İzzettin Küçük’ü aramak istiyor, fakat heyecandan Antalya Valisi olan eski vali Münir Karaloğlu’nu arıyor. “Neler oluyor Paşam?” sorusuna “Cemaat grubu darbe yapıyor” cevabı veriyor.
Telefonu kapatıp Vali Küçük’e şunları söylüyor:
“Sayın Valim. Sözde sıkıyönetim ilan etmişler. Yurdakul sözde sıkıyönetim komutanı olmuş. Ben bunu tanımıyorum. Sizin emrinizdeyim.”
Ardından Başsavcı Abdülkadir Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile temas kuruyor.
Bunun üzerine…
Başsavcı Şahin darbeci Albay Akkuş’u arayıp “Sakın yanlış bir şey yapma” diyor. Akkuş ise makamında oturduğu halde “Ben şu an evdeyim, her şey yolunda, bir sıkıntı yok” cevabı veriyor.
Telefonu kapattıktan sonra Harekat Merkezi’ne geçen Albay Akkuş buradan ilçelere darbe emrini dağıtıyor.
Bu arada…
Daha önce oluşturulan WhatsApp grubundan da “tüm personelin yarım saat içinde üniforma giymiş olarak karargâh önünde toplanması” emri veriliyor.
Paşa saat 23.25 civarı Nizamiye’ye ulaşıyor. JÖH timini bizzat yönetip kapıya yerleştiriyor.
Sonra da toplananlara 5 dakika kadar bağıra bağıra konuşma yapıyor:
“Sıkıyönetim emri gelmiş. Bu emir kanunsuzdur. Ben bu emri tanımıyorum. Vatanımın, milletimin emrindeyim. Yasal komutanınız benim. Kimse bu kanunsuz emre uymasın, büyük ihanet olur.”
Makamına doğru yürümeye başladığı sırada Nöbetçi Subayı olan bir Uzman Çavuş önüne dikilip “Sıkıyönetim komutanın emri var. Odanıza gireceksiniz, başka bir yere girmeyeceksiniz” diyor.
Bu sözler Seyfullah Paşa’nın tepesini attırıyor:
“Ne sıkıyönetimi ulan? Ben bu emri tanımıyorum. Vatanıma ihanet etmem, Cumhurbaşkanımızın, Genelkurmay Başkanımızın emrindeyim” deyip tekme tokat dövüyor. Yere yuvarlanan Uzman Çavuş’u JÖH alıp götürüyor.
Tam o sırada…
Yani saat 23.40’ta karanlıkta dışarı çıkmakta olan darbeci Albay Yurdakul Akkuş’u görüyor, içeri girdiğini zannedip “Sakın girme, hemen burayı terk et” diye bağırıp şunları söylüyor:
“Benim cesedimi çiğnemeden içeri giremezsin, ihanete müsaade etmem.”
Bağırmakla da yetinmiyor, karanlıkta yakaladığı Albay Akkuş’u yumrukluyor.
Böylece…
Nizamiye’de alınan önlemler ve Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın inanılmaz çabasıyla Jandarma Karargâhı’nın darbecilerin eline geçmesi önleniyor.
Darbenin ilk gözaltısı Bursa’da
Emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık 15 Temmuz gecesini anlatırken şuna dikkat çekti:
“Nizamiye’den attığımız darbeci Albay Yurdakul Akkuş’un Osmangazi’ye gittiğini öğrenince arkasından Şevket Yüzbaşı’yı gönderip ‘O haine kimse uymasın’ mesajımı ilettim. Zaten 6 kişi onunla hareket ediyordu.”
Aynı anda…
Akkuş’un yardımcılarını toplayıp emir komutayı kesen Seyfullah Paşa, bir yandan da Vali İzettin Küçük ve Başsavcı Abdülkadir Şahin’den darbeci albayın gözaltına alınmasını istedi.
Böylece, darbenin ilk gözaltısı Bursa’da gerçekleşti.
“Sıkıyönetim Mahkemeleri kurup çok idam yapacaklardı”
15 Temmuz gecesi Bursa’yı kurtarması yanında, ele geçirdiği evrakla darbenin şifresinin çözülmesini sağlayan emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık önemli bir noktaya işaret etti:
Darbeci Albay Yurdukul Akkuş’un makamında unuttuğu çanta.
İşte…
O çantanın içinden çıkan 3 evrakı şöyle açıkladı:
Bir…
“81 ile atanan sıkıyönetim komutanları plaka sırasına göre yazılmıştı. Bursa için Yurdakul Albay atanmıştı. Adını Yurdagül yazdıkları için mahkemede kendini kurtarmaya çalıştı, ama sicili doğruydu.”
İki…
“81 ilde Sıkıyönetim Mahkemeleri kurulması planlanmış. Her il için 1 mahkeme başkanı ve 2 de üye atamışlar.”
Şuna dikkat çekti:
“Bunu ilk kez söylüyorum: Sıkıyönetim Mahkemeleri yoluyla çok sayıda idam yapacaklardı, müthiş kan akıtacaklardı.”
Üç…
“Çantadan çıkan üçüncü ekte yapılacak atamaların listesi vardı. TRT’den bankalara kadar nereye kimin atanacağı yazıyordu. Yurtta Sulh Konseyi uygun gördüğü zaman yeni atamalar olacağı da yazıda vardı.”
Bu noktada…
“Kendilerinden olmayan kim varsa görevden alıp, yerine kendilerinden birini getireceklerdi” dedi ve şunu ekledi:
“Listeye göre beni alıp yerime Yurdakul Albay’ı atıyorlardı. Vali ve belediye başkanı da atanacak olan Yurdakul aynı zamanda Sıkıyönetim Komutanlığı üstlenecekti.”
Seyfullah Paşa’yı kahreden liste!
Emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın terfisi beklenirken ne oldu da önce açığa alındı, sonra emekli edildi?
İşte Paşa’nın söyledikleri
“Emniyet Müdürü şehir dışındaydı, vekili geldi. İçeri ben aldırdım. Fakat tutanağa operasyonu kendilerinin yaptığını, benim bir şey yapmayıp oturduğumu yazmışlar.”
Şöyle devam etti:
“Gece darbeciyi dövüp dışarı atmışım, sabah darbeci olarak listedeyim ve 81 ile bildirildi. Kahroldum, günlerce uyuyamadım.”
Şunu ekledi:
“Sonradan yeni liste yapıp dağıttılar, orada adım yok. Fakat ilk liste iptal edilmediği için hala duruyor. Alnıma kara leke sürüldü.”