Altan Kutucu
Altan Kutucu

1981…

Bu hafta ne yazayım diye düşünürken aklıma 1981 yılında 17 yaşımda A Milli Takım‘la Amerika‘ya gittiğimiz eğitim turnesi geldi, o zaman ki Türkiye ile ABD’nin uzaya gitmiş kadar olan farkları ve basketboldaki uçurumu sizlerle paylaşmak istedim.

Direkt Amerika uçuşları yoktu Amsterdam aktarmalı toplam 14 saat gibi süren ama çift katlı muhteşem büyük hiç görmediğim bir Boeing 747 uçağı ile Chicago’ya gitmiştik, bizi 25 günlük turnede beraber olacağımız ve maçlarımızı yönetecek bir hakem karşıladı ve 3 araç vardı, 2 minibüs ve bir büyük binek araç, araçlara bindik yola çıktık bizim kaptan direksiyonun üzerinde bir düğmelere basıyor merak ettik “Bu nedir?” dedik o dedi “Cruise control yani hız sabitleyici yıl 1981 Türkiye’deki araçları düşünürsek! Neyse “Açsınızdır siz bişeyler yiyelim” dedi “Tamam” dedik “Yol üzerinde bir yer var” dedi “Alışveriş merkezi orda duralım.” Türkiye daha AVM ile tanışmamıştı ilk AVM İstanbul’da ki Galeria’dır. O da 1988 yılında açılmıştı, durduğumuz yer tam 10 tane Galeria büyüklüğünde bir yer ve Türkiye’de bulamadığımız ve yurtdışından istettiğimiz ünlü basketbol ayakkabıları ve kotlar 30 $’a her mağazada var. Biz bir dağılmışız. 3 saatte yemek için bizi toplayamadılar. Ünlü hamburger markaları ülkemize ilk 1986’da gelmişti. Otel zincirleri de ülkemizde halen yoktu bunların hepsini görmenin şokunu atlatmak biraz zaman almıştı. Yakınlarıma yolladığım mektup ve kartlar ben döndükten 15-20 gün sonra gelmişti.(internet ve mail olmadığı zamanki iletişimimiz böyleydi).

Walkman (müzik kaseti dinleme aracı) ile tanıştık daha ülkemizde yoktu. Ünlü Rocky filminin müziklerini yapan Survivor grubunun kasetini almıştım. 9 ay sonra ülkemize de satışa çıkmıştı.  Orada oynayan filmler ülkemizde 1 yıl sonra oynamaya başlıyordu. TV’ler onlarca kanaldan oluşuyordu, bizde sadece TRT vardı. Her otelde ve misafirhanede TV vardı. New York‘ta dünyanın en yüksek binası Empire State’e çıkmıştık asansör o kadar hızlı idi ki 102 katı dakikalar içinde çıkarken hıçkırık tutmuştu.

Gelelim basketbol ile ilgili notlara ilk defa NBA maçı izlemiştik canlı olarak, Chicago maçıydı. Michael Jordan daha kolejde oynuyordu. Chicago’nun en iyi oyuncusu Reggie Theus idi. Salon muhteşemdi 8 dolarlık en ucuz yerden en tepeden izlemiştik malum federasyonda ödenekler çok azdı, 3. periyotta hepimiz jet lag’tan dolayı uyuya kalmıştık ama 20 bin kişilik bir salon ilk defa görüyorduk ve o zaman ülkemizdeki en iyi salonlar İstanbul Spor Sergi, Bursa, Ankara, İzmir Atatürk Spor Salonları‘ydı ve 3 bin 500’er kişilik salonlardı. Daha sonra Doktor Jli (Julius Erwing) Philadelphia’Larry Bird, Robert Parish, Kevin Mchaleli Boston maçında canlı izledik ve New York takımınında da ünlü uzun oyuncu Patrick Ewing’i de canlı izlemiştik. Tabii bunların henüz 17 yaşında bir basketbolcuya etkisini anlatmam çok zor (anlatılmaz yaşanır lafı tam da bunun için söylenmiş heralde).

25 günlük turnede 8 maç yapmıştık. Oynadığımız takımlar kolej takımları idi. Yendiklerimiz olmuştu ancak iyi olanlarından 25-30 sayı fark yemiştik, bir maçtan sonra moralimiz bozuk dinlenirken TV, Rus milli takımının maçını veriyordu. Onlar da turnedeydi ve kolej takımları ile oynuyorlardı ki (o zaman Avrupa da her zaman final oynayan bir takımdı). 30 sayı farkla mağluplardı o zaman moralimiz biraz düzelmişti. Basketbol olarak çok açık fark vardı o zamanlar ABD ile Avrupa arasında. Oynadığımız Oklahoma Üniversitesi takımının salonu 12 500 kişilikti ve oyuncuların dersleri kötü ise takım ile antrenmanlara çıkmasına izin verilmiyordu. Bu bizi çok şaşırtmıştı (Bizde okula gelme yeter ki takımı şampiyon yapın mezun ederiz mantığı hakimdi).

Basketbol çok farklı oynanıyordu oralarda. Bir maçta şut atılmıştı başımın yanından iki ayak geçti ve ribaundu alıp havada smacı yaptı. Rahmetli Aydan Siyavuş molayı aldı ve sevgili Efe Aydan’a fırça atmaya başladıAdam shov yapıyor box etsene” derken Efe abi şöyle dedi “Abi adam balkondan geldi ben ne yapayım” (salon 2 katlı idi) herkes de bi kahkaha mola sona ermişti.

Şimdiki nesiller çok şanslı. TV’yi açıyorsun NBA, Eurolig maçı BSL maçları var o yıllarda ben ve benim neslim ülkemizdeki değişime bizzat şahit olduk. 80’ler ve 90’lardaki geçiş dönemini yaşadık. Yukarıdaki yaşadıklarımın ülkemizde zamanla olmasına şahit olduk kendimi bu açıdan çok şanslı görüyorum. Yeni nesillerinde nerden nereye geldiğimizi bilmesi çok önemli diye düşünüyorum.

Haftaya görüşmek üzere…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X