İlk yarıyı büyük hayal kırıklığıyla tamamlayan Bursaspor’un ikinci yarıya mutlak galibiyetle başlaması gerekiyordu.
Ancak beklediğimizi yine bulmazken İstanbul’daki maçta 1 puanı bile göremedik.
Namık, Bruno gibi yaratıcı oyuncuları yedek kulübesine çekmeyi tercih eden Tamer Hoca, kanatta Batuhan, en uçta ise Matavz ile gol bulacağını düşünse de maalesef bu iyi niyetten öteye geçemedi.
İlk yarı boyunca hareketsiz bir oyun sergileyen Bursaspor’da üretkenlikten uzak bir görüntü oluşurken, İsmail’in uzaktan şutu dışında aklımda kalan başka bir pozisyon olmadı.
Devrede Tamer Tuna’nın en azından iki hamleyle oyuna başlayacağın düşünürken ne yazık ki bu hamle ilk golü yedikten sonra geldi.
Bazı şeyleri zamanında yapmazsanız anlamı da kalmıyor.
Yenilen gollerdeki hatalar zaten gözler önünde.
Kritik anlarda yapılan basit hataları gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Taha kardeşim, çok yeteneklisin, geleceğin var evet.
Ama bu kaçıncı oldu.
Evet, tecrübe oynayarak kazanılır ama ortada hiç pozisyon yokken yaptığın hareketler takıma zarar veriyor.
Ya Matavz’a ne demeli!
10 kişi kalmasına rağmen Bursaspor’un Namık’ın ortasında Matavz’ın kaçırdığı pozisyonda aklımı yitirecek gibi oldum bir an!
Onu da atmayacaksın da neyi atacaksın Matavz?
Yine Bursaspor’un forveti olmadığını bir kez daha tescilledin.
O pozisyon gol olsa oyun belki de dönecekti.
Dönüşünde Adanaspor farkı ikiye çıkardı.
Her ne kadar son iki maçta ki özellikle Gaziantep FK maçı gelecek için umut verse de Adanaspor karşısında alınan mağlubiyet karamsarlığı sürdürmemize neden oldu.
Belli ki bir süre daha yüzümüz gülmeyecek.
Bu durumun tersine döneceğini hep beklesek de ikinci yarının ilk maçını da geride bıraktık ve artık her maç final niteliğinde.
Düşecek dediğin takımın 3-0 yenilgiden 4-3’lük galibiyete ulaştığı bir ligde her şey mümkün.
Sadece söylemlerle değil; sahada da konuşun.
Bursa şehri böyle ruhsuz bir takım istemiyor.