Karşılaşma sonrasında canlı yayın için stadyum dışına çıkarken taraftarlarımızın “oh” çekmesine şahit olduk.
Gerçekten Dzon Delarge son dakikada attığı galibiyet golüyle hem yönetime, hem Le Guen’e hem takıma hem de taraftarlara hem de biz basın mensuplarına derin bir nefes aldırdı.
Şunu baştan belirtelim;
Oldukça gecikmeli başlayan hibrit çim uygulaması tamamlandığında zeminin düzeleceğini umuyoruz.
Bu takıma mutlaka sağbek, iki kanat ve santrfor lazım.
Yönetim artık evelemeden gevelemeden bu transferleri bir şekilde sonuçlandırmalı.
Taraftarların 3-2’lik galibiyet sonrası “Yönetim uyuma transfer yapsana” diye tempo tutmaları son derece haklı.
Evet gerçekten geçen sezondan daha iyi bir Bursaspor vardı sahada. Ama kanatları ve güçlü santrforu hariç.
Bu eksikler giderildiğinde taraftarın desteği giderek artacaktır ve 19 bin 486 biletli taraftar sayısı da bir dahaki iç saha maçlarında çabucak 30 binleri aşıp kapalı gişeye doğru gidecektir.
Tribünlerin sesine kulak vermekte fayda var.
Maç sonunda taraftarın isteğiyle yapılan Timsah şov ardından futbolcularla birlikte tribünün “Güzeller içinde bir seni seçtim, kalbimi sana ben sana verdim” tezahüratının söylenmesi Bursaspor’un yarınları için umut ışığı oldu.
Bu ışığın giderek artması için herkes üzerine düşeni yaparsa korkulu rüya gören değil, korkulu rüya gösteren futboluyla keyif veren bir Bursaspor izleriz.
Gol perdesini açan Emmanuel Badu’nun zorunlu olarak sağbeke geçene kadar ne kadar yerinde bir transfer olduğunu, Mikel Agu‘nun giderek uyum sağladığını, Barış Yardımcı‘nın zeminin azizliğine uğrayıp sakatlanıp çıkıncaya kadar iyi performans gösterdiğini, Titi ve Ekong‘un defansın sigortası olduğunu belirtelim.
Paul Le Guen‘in 71’e kadar kulübede tuttuğu Delarge, saç baş yoldurtan Kubilay’ın yerine oyuna girdikten sonraki istek ve arzusunu şık bir golle süsleyerek Bursaspor’a 3 puanın yanı sıra 2 milyon lira kazandırdı.
Darısı yeni transferler ve galibiyetlerin başına diyelim…