Bursasporlular’ın belki de bir daha hiç hatırlamak istemeyeceği sezonlardan birini daha geride bırakmak üzereyiz.

2010’daki şampiyonluk senesinden sonra borçlarını sıfırlamışken, marka değerini daha da artıracağına, yeni şampiyonlukların peşinde koşacağına, yeniden borç batağına saplanan ve kaosu seçen yeşil beyazlı camiada herkes mutsuz.

Bursaspor’un yaşadığı aslında tam anlamıyla “Kendim ettim kendim buldum” türünden.

Ne yazık ki ne başkan, ne yönetim, ne teknik direktör ne de futbolcu beğenmiyoruz.

Kim göreve gelse mutlaka birileri altını oymaya, çelme takmaya çalışıyor.

Bugüne kadar küstürülen yüzlerce Bursaspor sevdalısı şimdilerde kulübün ve stadyumun önünden dahi geçmek istemiyor.

Elbette göreve seçilen yönetimlerin de hataları büyük.

Bursaspor’un kimliğine, ruhuna uygun teknik adamlar getirmeyen, futbolcular transfer etmeyenler takımın zirve yerine alt grupta gezinmesinde başrol oynuyor.

Bursaspor camiası mutlaka kendi gerçekleriyle yüzleşip, ona göre geleceğini yeniden planlayıp, inşa etmeli.

Pazartesi akşamı Galatasaray ile çok önemli bir maç oynanacak. Ancak taraftarlar bilet satışına dahi ilgi göstermiyor.

Yönetime, teknik adama futbolculara kızabilirsiniz ama insan sevdasından vazgeçebilir mi?

Ayrıca kulübüne içerde, dışarda ayırt etmeden her maçta ceza aldırmak Bursaspor taraftarına hiç yakışmıyor.

Kulübün her yıl ortalama 2 milyon lira TFF’ye ceza ödediğini göz önünde bulundurursak ortaya çıkan borç tablosunda herkesin katkısının olduğunu görürüz.

Yeni sezonda bambaşka bir Bursaspor istiyorsak bunu protestolarla değil, takımı daha çok destekleyerek ve talepleri en güzel şekilde dile getirerek yapmalıyız.

Gün büyük Bursaspor’u dimdik ayakta tutma ve yarınlara daha güvenli ve umutlu bakma günü olması dileğiyle…

Bu arada Bursaspor’un borçlarını 7 yıla yayıp mali yönden nefes almasını sağlacak 100 milyon liralık kredi anlaşmasının mürekkebi daha kurumadan eski bir yöneticinin haciz işlemi başlatıp süreci sekteye uğratmasını çok manidar bulduğumu da belirteyim.