Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

90 yıllık dev çınar

Bursa’nın duayen hukukçularından Turgut Bulut, 91 yıllık yaşamında ilkelerinden ödün vermemiş bir avukat. Genç meslektaşlarına, “İnanmadığınız hiçbir davayı almayın” diye seslenen Bulut, avukatlığı kutsal bir meslek olarak tanımlıyor.
 

İsmet İnönü’nün avukatlığını yapan Bulut, Bülent Ecevit ile de asker arkadaşı. Uludağ Üniversitesi’nin kurucusu  ve 14. Bursa Baro Başkanı. Bulut, 91. yaşına girerken, geriye zengin bir tarih bırakıyor.

Hukukçu, siyasetçi, cemiyet insanı, mücadele adamı…

91 yıllık birikim…

İsmet İnönü’yle siyaset, Ecevit ile yol arkadaşlığı, Bursa Barosu’nda başkanlık, Türkiye Barolar Birliği’nde yönetim kurulu üyeliği yapacak kadar, dolu dolu geçmiş bir yaşam.

1 asırlık  hayat deneyiminin adı olan Turgut Bulut, bu hafta Pazar Söyleşisi’nin konuğu oldu.
 

“ATATÜRK’Ü DUYUNCA GÖZLERİ YAŞARAN HOCALAR”
 

* Dolu dolu geçirdiğiniz 90 yılı, birkaç cümleyle anlatmanız çok zor ama gene de Turgut Bulut’u kısaca tanıyabilir miyiz?

Tabii bu konuya başlamak için, annemden söz etmem gerekiyor. Nüfus kâğıdımda tarih yok. Annemin söylediğine göre, 1926 senesinin recep ayının  27’inci  kandilinde 3 günlükmüşüm. Recep ayında doğmuş olmamın yarattığı bir güzellik de var. Bu nedenle göbek adım Recep. Nüfusta da Recep Turgut Bulut yazıyor. 1932’de Rehberi Tahsil Anaokulu’nda tahsil hayatım başlıyor. Daha sonra Hocaalizade İlkokulu’nda okudum. İlkokulu bitirdikten sonra ortaöğrenimime Tahtakale Ortaokulu’nda devam ettim. Oradan da mezun olup Erkek Lisesi’ne kaydoldum. Erkek Lisesi’nde Atatürk ismini duyunca gözleri yaşaran hocalarım vardı. Bize Atatürk’ü ve memlekete hizmet eden arkadaşlarını onlar öğrettiler. 
 

RESSAM TURGUT’DAN MİMAR AVUKAT TURGUT’A…
 

* Liseden sonra ne yaptınız? Bildiğimiz kadarıyla önce Mimarlık Bölümü’ne girmişsiniz…

Halk Evleri’nin bana  büyük kazanımları oldu. Fotoğraf çekmeyi ve resim yapmayı Halk Evi’nde öğrendim. Resim hocam yeteneğimi keşfetmişti. O yıllarda derecelerim var. Yine Halk Evleri’nde Fransızca kursuna da gittim. Halk Evleri’ndeki unutulmaz günleri anlatmaya kalksam saatler yetmez. Babam liseden sonra dedi ki, “Senden istediğim tahsili yaptın. Bizim memleketimiz küçüktür, okumak istersen elimden gelen her şeyi yapacağım. Okumak istemezsen eğer, bir iş kurarım sana ve evlendiririm.” Ben okumaya karar verdim.  Liseden sonra, İstanbul’a gittim ve Fındıklı’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydoldum. Bana ressam Turgut derlerdi. Babama, Resim Bölümü’nü sordum. Babam bana, “Oğlum açıkta kalırsın” deyince, İçmimarlık Bölümü’ne girdim. Ancak 2 ay geçtikten sonra başarısız olduğumu anladım ve o bölümü bırakmaya karar verdim. Bir gün Beşiktaş’ta  çay içerken kara kara düşünüyorum. Ulus gazetesine göz atarken, Ankara Hukuk Fakültesi’ndeki kayıtların yarın kapanacağı yazıyordu. Ani bir kararla hemen Ankara’ya trenle gittim ve ertesi gün Hukuk Fakültesi’ne kaydımı yaptırdım. Benim için Ankara’nın çok özel halleri vardı. Unutamadığım yıllardı.
 

İSMET PAŞA’YA AVUKATLIK YILLARI
 

* Yaşamınızın en özel anılarını İsmet İnönü oluşturuyor. İsmet Paşa’nın avukatlığını yaptınız. İnönü ile nasıl tanıştınız ve daha sonra avukatlığını yapmanız nasıl oldu?

1950 yılındaki seçimle İsmet Paşa, muhalefete düştü.  O yıllarda, İsmet Paşa’ya yoğun bir şekilde hakaret ediliyordu. Sadece ona değil, ailesine de… Biz Cumhuriyet döneminde okumuş, Cumhuriyet’in bize verdiği bilgilerle yoğrulmuş, Atatürk’ü, İnönü’yü ve arkadaşlarını öğrendikçe vatan sevgimiz daha çok artmış bir nesiliz.  İsmet Paşa’nın Çankaya’dan ayrılacağını haber aldık. Arkadaşlarla birlikte Çankaya’daki son gününde İsmet Paşa ve arkadaşlarını ziyaret etmeye karar verdik. Çankaya’ya gidecek ve İsmet Paşa’ya, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele sayesinde bugünlere geldiğimizi söyleyecektik. Çankaya’ya vardığımızda İsmet İnönü’nün yanında Nihat Erim olmak üzere 6-7 arkadaşı vardı. İsmet Paşa’nın elini öptük. Yanımızdaki arkadaş, “Paşam size geldik, sizi çok seviyoruz” dedikten sonra duygusal anlar yaşandı ve İsmet Paşa’nın gözünden yaşlar akmaya başladı. Derken herkes ağlamaya başladı. İsmet Paşa, orada bize şunları söyledi: “Bakın çocuklar, Atatürk’e verdiğim söz ve ondan aldığım ilhamlarla, devrimleri muhafaza ettik. Şimdi muhalefete düştük ve ben CHP’nin başına geçeceğim. Çok partili sisteme geçmeseydik, bugün burada olamazdık.

Yani, biz İsmet Paşa’yı teskin etmeye çalışırken, O, bizi teskin etti.

O anda, CHP’ye üye olmaya karar verdim ve böylece İnönü hayranlığım da başlamış oldu.  6-7 Eylül olaylarından sonra  Cumhuriyet Halk Partisi, Parti Meclisi’ni İstanbul yerine Bursa’da topladı. Bu gelişme, benim İnönü ile yakınlaşmam için çok iyi bir fırsat oldu. Paşa’yı Bursa’da Uludağ’a ben çıkardım Nuri Erbak’ın arabasıyla. Partili arkadaşlarla birlikte akşam yemeği yedik İsmet Paşa ile ve bol bol sohbet ettik. Kendisine yapılan hakaretlere karşı, zor da olsa vekaletini aldık ve tüm davalarda kendisini savunduk.
 

ECEVİT İLE ASKER ARKADAŞLIĞI
 

* Sadece İsmet İnönü’yü değil, CHP’nin bir diğer genel başkanı Bülent Ecevit ile de arkadaş olduğunuzu biliyoruz. Ecevit ile arkadaşlığınız askerde mi başladı?

Askerliğimi Ankara’da 35. Dönem’de yedek subay olarak yaptım. Askerde yatağımı hazırlarken, üst ranzada Bülent Ecevit’in yattığını gördüm. Birbirimizi gördüğümüze çok sevindik o anda. 6 ay Ecevit ile aynı ranzada yattık. Kendisini İstanbul’dan tanıyorum. Ecevit, henüz siyasete atılmamış, Londra’dan gelmiş genç bir muhabirdi. Askerde bana 6 ay İngilizce dersi verdi.  Ecevit ile yollarımız yeniden CHP’de kesişti. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit Bursa’ya geldikleri zaman misafir ettik onları ve daha sonra da görüşmelerimiz sürdü.
 

“GENÇLER İSTEDİ BARO BAŞKANI OLDUM…”
 

* Siyasi yaşamınız dışında, bir de Türkiye Barolar Birliği ve Bursa Barosu’nda görevleriniz oldu. O yılları da anlatır mısınız? Bursa Baro Başkanlığınız nasıl gelişti?

Bursa Barosu Başkanlığı’ndan önce genel sekreterlik görevim oldu. 1970’li yıllarda Bursa Barosu seçimi olacak. Bir grup genç büroma geldi. “Hayrola çocuklar, ihtilal mi var?” diye şakayla karşıladım gençleri. Genç avukatlar bana, beni başkan olarak görmek istediklerini söylediler. Ben, böyle bir göreve hazır olmadığımı belirttim ama gençlerin ricasını da kıramazdım. Güzel bir seçim oldu ve ben oyların yüzde 80’ini alarak başkan seçildim. 2 dönem başkanlık yaptım Bursa Barosu’nda. Türkiye Barolar Birliği’nde de 8 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptım.
 

İSMET PAŞA’NIN ŞOFÖRÜ BABA BULUT…
 

* Babanız Mehmet Bulut’u da anlatmanızı isteyeceğim. Çünkü babanızın da İsmet İnönü ile tanıştığını biliyoruz. İnönü’nün şoförlüğünü yapmış…

Babam başlı başına bir hikâye… Van doğumludur. Bugünkü Van Havayolları’nın yanında bir çiftlik varmış ve babam ailesiyle birlikte orada yaşıyormuş. Ermenilerin de yoğun yaşadığı bir bölgeymiş. Bir gün Ermeni çeteler çiftliği basıyorlar ve babamın annesini, babasını, amcasını öldürüyorlar. Babam çiftliğin bir odasına saklanarak kurtuluyor. Daha sonra bir göç kervanına katılıp Şanlıurfa’ya gidiyor. Orada bir otomobil bölüğüyle karşılaşıyorlar ve bölüğün başmakinisti babamı yanına alıyor. Bölük, Halep’e gidiyor ve orada babam yıllarca yaşıyor. Tabii bu arada otomobil kullanmayı öğreniyor. Halep’ten sonra Türkiye’ye dönüyor babam. Daha sonra İstiklal Mahkemesi üyelerinin de şoförlüğünü yapıyor. Zaman zaman İsmet Paşa’nın da şoförlüğünü yapıyor. İsmet Paşa ile tanışmaları buradan geliyor. Hatta İsmet Paşa Bursa’ya geldiğinde babam karşılamış.
 

SİYAH CÜBBENİN DEĞİŞİM HİKÂYESİ
 

* Avukatların geçmiş yıllarda giydiği siyah cübbenin rengini siz değiştirmişsiniz, anlatır mısınız?

Bu olay Türkiye Barolar Birliği’nindir aslında. Ben onlar adına üzerime aldım. Eskiden cübbemiz papazların elbisesi gibi simsiyahtı.  Biz yeni bir cübbemiz olsun istedik. Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den numuneler getirttik ve bugün kullandığımız cübbede mutabakat hasıl oldu. Ancak bu cübbeyi nerede diktirecektik? Bursalı olarak, saten, ipek bilgilerimiz var, Bursa’da da arkadaşlarımız  var. Hemen Kadir Şankaya ile konuştum. Kadir Şankaya’nın saten ve kumaş konusunda muazzam bilgisi vardır.  Şankaya ile anlaştık ve Bursa’da dikildi numuneler. Yeni cübbeler beğenildi ve ben de bu numuneleri basına tanıtan kişiydim.
 

“İNANMADIĞIM HİÇBİR DAVAYI ALMADIM”
 

* Bir  söyleşinizde, ‘inanmadığım hiçbir davayı almadım’ demişsiniz. Avukatlığı kutsal bir meslek olarak tanımlayarak, sadece inandıklarınızı savunabileceğinizi belirtmişsiniz. Bu sözlerinizi genç meslektaşlarınız için bir yol haritası olarak tanımlayabilir miyiz?

Baro başkanı olurken, gençler yanımdaydı. Stajyer avukatların hep, Atatürk’ün yolunda ilerlemelerini istedim. Çok iyi avukatlar yetiştirdim, Yahya Şimşek, Asude Şenol gibi… Hepsi de çok güçlü hukukçu oldular, onlarla iftihar ediyorum. Gençlere de “Atatürk’ün yolunda ilerleyin” diyorum. Avukatlar kötü niyetli insanları da müdafaa etmek mecburiyetindeler, insan hakları gereği. Ama seçme hakkı da avukatlarındır. İnanmadıkları hiçbir davayı savunmasın meslektaşlarım.

 

FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X