Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Bir zamanlar…

Köşe Yazısını Dinle

Bugünlerde televizyon programları, moderatörler,  gazetecilerin tutumları gibi tartışmalar yeniden alevlendi.

Bu tartışmalar yaşanırken, 2011 yılındaki bir televizyon programımı  anımsadım.

Konuğum 22. Dönem Milletvekili Zafer Hıdıroğlu idi.

Konu ise AK Parti’deki delege seçimleriydi.

 

***

 

O yıl AK Parti’de ilk kez delege seçimleri masa başında yapılmamıştı.

Yani, üyenin önüne sandık konulmuş ve birçok mahallede çift listeler yarışmıştı.

Sedat Yalçın’ın parti içindeki bazı güçleri tasfiye girişimi olarak yorumlanan delege seçimleri nedeniyle parti içinde büyük bir tartışma vardı.

Ben de o tartışmaların taraflarını bir araya getirmiştim.

O dönem AK Parti’nin il başkanı ve yönetimine muhalif olan 22. Dönem Milletvekili Zafer Hıdıroğlu  program teklifimi geri çevirmemişti.

Sedat Yalçın’ı da davet etmiştim ancak kabul etmedi.

Yanıt hakkı doğacağını belirtip, programa telefonla bağlanın demiştim.

Telefonla katılmaya evet demişti Yalçın.

 

***

 

Program sonrası, canlı yayına değindiğim bir yazı kaleme almıştım.

O yazımı paylaşıyorum:

“AKP’deki kavga sertleşiyor. AKP örgütleri, aylardır delege seçimleriyle çalkalanıyor. Mudanya ve Osmangazi dışında 17 ilçede seçimler tamamlandı. İl başkanlığı, üyelerin yaklaşık yüzde 30’unun delege seçimlerine katıldığını söylüyor. Bu da 50 binin üzerindeki üyenin sandığa gittiğini gösteriyor. Aylar önce hazırlığı yapılan ve günlerdir süren delege seçimleri kuşkusuz ciddi bir organizasyon. Ancak her büyük yarışta olduğu gibi bu yarışta da tartışmalar, iddialar, şikayetler ve ithamlar havada uçuşuyor. Çünkü, iktidar partisinin Bursa örgütünde derin bir ayrışma var. Zaten, bugüne kadar akla gelmeyen delege seçimlerinin bugün yapılması bile ayrışmanın olduğunu göstermiyor mu? Delege seçimine teorik olarak hiç kimse karşı çıkmadı. Ancak seçimler başlayınca kavganın dozu arttı, ayrışmalar biraz daha gün yüzüne çıktı. Şimdiyse yeni bir tartışma başladı. Delege seçimine katılım oranının yüzde 30’larda kalması, il başkanı Sedat Yalçın muhalifleri tarafından başarısızlık olarak nitelendiriliyor.

Önceki akşam programıma katılan 22. Dönem Milletvekili Zafer Hıdıroğlu, bu görüşünü programda da dile getirdi.

Hıdıroğlu’nun eleştirisi üzerine İl Başkanı Sedat Yalçın programa telefona bağlanınca ikili eteklerindeki tüm taşları döktü. Yalçın ve Hıdıroğlu arasındaki yaklaşık 5 dakikalık diyalog, volümü yüksek bir polemiğe dönüşüverdi.

Yalçın’ın “Seçime tüm üyelerin katılımı eski milletvekili olarak sizin de göreviniz” sözlerine Hıdıroğlu, “Defalarca sizden görev istedik ancak bize görev vermediniz. Hem görev vermiyorsunuz hem de görev yapmadığımızı ima ediyorsunuz” salvosuyla yanıt verdi. Yalçın’ın “Size uygun bir görev yokmuş demek ki” seklindeki ifadeleriyse tartışmaya tuz biber oldu. Tartışma büyüyünce Yalçın bu kez de Hıdıroğlu’nu sorun üretmek için televizyonlara çıkıp, parti suçu işlemekle itham etti. Hıdıroğlu da “Gereken yerlere söylersiniz, siz şikayet etmeyi çok seversiniz, gidin yine şikayet edin” diyerek adeta meydan okudu. Sadece özetini vermekle yetindiğim diyaloga bakarak şu kanaate vardım: Meğer iktidar partisindeki kavga böylesine derinmiş. Ancak Yalçın telefonu kapattıktan sonra, Hıdıroğlu’nun şu sözleri tartışmanın ne kadar eskiye dayandığını ortaya koydu: ‘İki kez atamayla gelen Sedat Yalçın, 2007 ile 2011 arasında il başkanıydı. 2011 seçimlerinde oy oranımızı 2,5 puan artırdık. Aynı dönemde CHP’nin oy oranı artışı yüzde 18!’ Öyle anlaşılıyor ki kongrelere kadar bu tartışma sürer gider.”

 

***

O gün, AKP  içindeki bir tartışmayı canlı yayında masaya yatırmıştık.

Yani partinin iktidar ve muhalif kanatları canlı yayında tartışmışlardı.

Ne kaybettiler peki?

Bence hiçbir şey.

Aksine Zafer Hıdıroğlu ve Sedat Yalçın, aradan 10 yıl geçse bile hafızalarımızda demokratik tutumları ve cesur davranışlarıyla yer tuttular.


Erken seçim meselesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha erken seçimin Haziran 2023’te yapılacağını açıkladı.

Erdoğan neden defalarca erken seçim olmayacağını açıklama ihtiyacını hissediyor?

Çünkü muhalefet defalarca erken seçim olacağını iddia etti veya erken seçim istedi.

Ancak daha önce Bahçeli’nin de birkaç kez erken seçim olmayacağına dönük açıklamaları kamuyoyunu tatmin etmiyor.

Türkiye’de erken seçimin olağanüstü şartlar dışında yapılamayacağını garanti altına alan bir yasa ile sorun kökten çözülebilir.

Ne olabilir o olağanüstü şartlar?

Mesela ağır ekonomik kriz…

Veya ciddi bir dış tehdit…

Siyasi partiler, erken seçimin memlekete olan zararları noktasında samimi ise yasayla bu sorunu çok rahat aşabilirler.

Türkiye de erken seçim gibi gereksiz gündemlerle meşgul olmaz.


Memişoğlulları’ndan küçük bir düzeltme

Dün Anavatan Partili Ahmet Kömbe’nin CHP’ye üye olmak için başvuru yaptığını duyurduğum yazıda, Kömbe’nin kısa bir dönem SHP’de de siyaset yaptığını yazmıştım.

SHP ile ilgili bölüm yanlışmış.

Bursa siyasetinin hafızası CHP’li Ahmet Memişoğlulları aradı  ve Kömbe’nin SHP’de hiç siyaset yapmadığını hatırlattı.

Ahmet Kömbe, siyasete DSP’de başlıyor.

1992’de CHP kurulunca, bu partiye geçiyor.

1 yıl sonra da Osmangazi ilçe başkanlığı görevini yürütüyor.

Daha sonra da Anavatan Partisi’ne geçiyor.

Kömbe’nin son durağı ise, dün de yazdığım gibi CHP olacak.

Yani Kömbe, ‘kürkçü dükkanına’ geri dönüyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X