Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Can dostları ne istiyor?

Geçen hafta Türkiye’nin 81 ilinde sokağa çıktılar ve son derece barışcıl eylemle, taleplerini içeren basın açıklamaları yaptılar.

Hayvan hakları savunucuları sokaktaydı çünkü yeni bir tasarı gündemde.

Bir diğer ifadeyle 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidiliyor.

Ancak yeni tasarı mevcut yasayı iyileştirmekten uzak.

Tasarının içeriğinde kuşkusuz hayvanları koruyan maddeler yok değil.

Ancak bütüne baktığımızda hayvanları yeni sürgünler, yeni hak ihlalleri bekliyor.

Mesela mevcut yasada nüfusuna bakılmaksızın tüm belediyelerin kısırlaştırma ve bakım merkezi kurması söz konusuyken, tartışmalı tasarıda nüfusu 100 binden az olan 970 ilçe belediyesinde kısırlaştırma merkezi kurulmasına gerek görülmüyor.

Bu şu demek:

10 binlerce sahipsiz hayvan, korunaksız ve olumsuz koşullarda yaşamaya mahkum olacak.

Tasarının bir diğer can alıcı maddesi de isteyen belediye, sınırları içinde yaşayan hayvanları başka bölgeye atabilecek.

Yani sahipsiz hayvanlar, bir sabah kalktıklarında hiç tanımadıkları ve uygun yaşam koşullarından yoksun bambaşka bir bölgede gözlerini açabilecekler  ve yerleşim birimlerine uzak, ormanlık alanlarda telef olabilecekler. 

Tasarıda, hayvanları sirk gibi mekanlarda eğlence unsuru olmaktan çıkarmak bir yana, onları bu sektörün içine daha fazla itecek ifadeler de var.

Söz konusu tasarının hayvanlar lehine olan maddelerinden biri, petshoplarda kedi ve köpek gibi evcil hayvan satışının yasaklanması görülebilir.

Nitekim petshoplarda evcil hayvan satışı, hem hayvanların ticari bir meta olarak  değerlendirilmesi hem de son derece olumsuz koşullarda yaşatılmaları anlamına geliyor.

Ancak yeni düzenlemeyle akvaryum balıkları  ve kuş türleri dışındaki evcil hayvanların petshoplarda bulundurulması yasaklanıyor.

Yani hayvanlar,  internetten ve kataloglardan satılabilecek.

Ayrıca hayvanların barınaklarda satılmasında da hiçbir engel yok.

Oysa olması gereken, hayvanların hiçbir biçimde ticaretinin yapılmamasıdır.

Nitekim hayvan ticareti, tıpkı insan ticareti gibi masum değildir.

Dahası hayvan ticareti de en az insan ticareti kadar suç sayılmalı. 

Girizgahta da belirtiğim gibi, Türkiye’nin 81 ilinde hayvanseverler aynı dakikalarda ortak açıklamalarını yaparak, yeni tasarıya karşı iradelerini ortaya koydular.

Can dostların yekpera biçimde tasarıya karşı çıkması mutlaka değerlerlendirilmeli ve tasarı gözden geçirilmeli.

Unutmayalım, evrende insandan önce hayvanlar yaşıyordu.

Hak ettikleri gibi yaşamalarını sağlamak, insanların onlara bir lütfu değil sadece görevidir.

 

————————-

 

Aman sağduyu

 

Kaotik günlerden geçiyoruz.

Bir yanda gemi azıya almış PKK terörü, diğer yanda peş peşe gelen  Suriyelilerle ilgili asayiş haberleri.

Özellikle sahillerde patlak veren ve Türkiye‘nin birçok bölgesinde aynı zaman dilimine denk gelen olayların dikkat çekici bir şekilde artması  ve nicedir sosyal medyada dalga dalga yayılan, ‘Suriyeliler Defolsun‘ başlıklı kampanyaların yeniden piyasa sürülmesi…

Tüm bunlara Adalet Yürüyüşü tüy dikti ve CHP’liler İstanbul’a yaklaştıkça, provokasyon sesleri daha gür çıkmaya başladı.

Tablo bu…

Ülkenin sahilerinde ve metropollerinde Suriyeliler üzerinden yürüyen toplumsal gerginlikle, CHP‘lilerin yürüyüşü üzerinden yükselen siyasi gerginlik, dört başı mamur bir provokasyonun işareti gibi.

Sağduyuyu bir an olsun elden bırakmamalı.

 

——————

 

Asıl sorun Suriyelilerin entegre edilmesi olmalı

 

Malum son günlerde Suriyelilerin içinde olduğu olaylarda adeta patlama var.

Memlekette Suriyelilerin entegre sorunu olduğuna şüphe yok.

Dilleri, kültürleri, yaşam biçimleri bizden çok farklı olan bir milletin hemen entegre olmaları, eşyanın tabiatına aykırı.

Ancak Suriyelilerin entegre edilmesi gerektiğini söylemek başka bir şey, meseleye ırkçı bir pencereden bakıp geri dönüşü olmayan toplumsal olayların fitilini ateşlemek başka bir şey.

OLAY TV Haber Müdürü Cüneyt Önder, sosyal medya hesabından hadiseyi çok güzel özetlemiş.

İmzamı atarak paylaşıyorum:

Bugüne kadar hiç taciz tecavüz yaşanmadı, kimse kimseyi yan baktın diye bıçaklamadı, sahilerimiz bal dök yala misali pırıl pırıldı, Suriyeliler geldi ortalık bozuldu mu yani? Şu Suriyelilere, Türkiye’de yapılanın yüzde biri herhangi bir Avrupa ülkesinde Türklere yapılsaydı biz bunu kabul eder miydik? Onlar başlatmadıkları vekalet savaşlarının sivil kurbanları. Ve bu savaşta eşlerini, çocuklarını babalarını kaybettiler. Biz onlara gelin dedik.

 

——————-

 

Bir isim düzeltmesi

 

Dünkü yazımda, Bursa trafiğini allak bullak eden, Bursaray duvarlarını yıkama işleminin sorumlusunun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Altın olduğunu yazmıştım.

Yanlış yazmışım.

Çünkü tepki çeken bu işlemden Mustafa Altın değil, Ulaşım Daire Başkanı Fehmi Öktem sorumluymuş

Mustafa Altın‘dan özür diliyor, dün onunla ilgili yazdığım eleştirileri Fehmi Öktem‘e yönlendiriyorum. 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X