Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Hayvan deyip geçmeyin

Hayvanlar şiddete uğruyor, aç ve susuz kalıyor, kışın soğukta üşüyor, yazın sıcakta bunalıyor. Oysa onların da en az insanlar kadar yeryüzünde yaşam hakları var. Bursa Hayvan Hakları Dayanışma Platformu Başkanı Elçin Şenkaya, yerel yönetimlere çağrı yaparak, “Her ilçede bir bakım evi olması halinde sokak hayvanı olmaz” diyor. Marmara Hayvan Hakları Federasyonu Temsilcisi Sibel Akıncı ise, sokakların hayvanlar için güvenli olmadığını belirterek, herkesin evinde bir hayvan beslemesi gerektiğini belirtiyor.

 

Şenkaya ve Akıncı, 5199 Sayılı Hayvan Haklarını Koruma Kanunu’na muhalefet edenlerin cezalandırılmasını istiyor. Akıncı,  “Hayvanları evcilleştirdik ardından betonarme yapılara hapsettik ve daha sonra onları yaşadığımız yerlerde istemeyerek, barınaklar ile şehir dışlarına yollamaya başladık. Yani biz onları yok sayıyoruz” diyerek, hayvanların yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini belirtiyor. 

 

Bu hafta hayvanların sorunlarına ışık tutuyoruz.                                            

Konuklarımız iki hayvan hakları savunucusu.

Hayvan Hakları Koruma Federasyonu ve Marmara Hayvan Hakları Federasyonu Bursa Temsilcisi Sibel Akıncı ile Hayvan Hakları Koruma Federasyonu Bursa Temsilcisi ve Bursa Hayvan Hakları Dayanışma Platformu Başkanı Elçin Şenkaya.

 

“İNSAN HAKKI GİBİ HAYVAN HAKKI DA VAR”

 

Temel bir sorudan başlamak isterim. Maalesef ülkemizde hayvan hakları konusu üzerinde yeterince durulmuyor. Hayvan hakları deyince ne anlamalıyız. Hayvan hakları kapsamına neler giriyor?

Elçin Şenkaya: Nasıl insan hakkı varsa hayvanların da hakkı vardır. Bu kapsamda 5199 Sayılı Kanun yürürlükte ama bu yasayı maalesef gönüllülerimizin çoğu bilse de içeriğini tam olarak bilmiyor. Belediyeler ise bu kanunu işletmiyor. Bugün bu kanun hiçe sayılıyor. Ama biz  kanunun ne olduğunu öğretmeye çalışıyoruz gönüllülerimize.

Sibel Akıncı: Hayvanların da en az bizim kadar yaşamaya hakkı var. Çünkü bugün hayvanların bu duruma gelmesinde en büyük etken biziz. Önce hayvanları evcilleştirdik ardından betonerme yapılara hapsettik ve daha sonra onları yaşadığımız yerlerde istemeyerek, barınaklar ile şehir dışlarına yollamaya başladık. Yani biz onları yok sayıyoruz. Aslında İnsan Hakları Bildirgesi gibi Hayvan Hakları Bildirgesi de var. Ama her şeyden önce insanların vicdanı var.

 

“SOKAKLAR HAYVANLAR İÇİN GÜVENLİ DEĞİL”

 

Yurttaşların hayvanların yaşam hakkına yönelik bilinci ne düzeyde? Mesela gelişmiş Avrupa ülkelerinde her evde bir veya birkaç hayvan barınırken, bizde durum nedir?

Elçin Şenkaya: Aslında gönüllülerin evlerinde daha çok hayvan var. Çünkü sokaklar güvenli değil. 5199 Sayılı Kanun’a göre parklar, sokaklar, caddeler hayvanlara aittir. Çünkü buralar belediyelerindir. Ama halkımız bunları bilmiyor. Gönüllüler de sokaklarda hayvanlar zarar görmesin diye evlerinde 20 kedi, 5 köpek besleyebiliyor. Çünkü sokaklar güvenli değil. Köpeklerin havlamasından rahatsız olanlar belediyeyi arıyorlar. Zannediyorlar ki belediyelerin hayvan barınakları 5 yıldızlı  otel. Oysa belediyeler barınaklarda hayvanları kısırlaştırıp, 7-8 gün içinde aynı yere bırakması gerekirken, dağlara, ormanlara bırakıyor. Biz de mağdur durumda olanlara evimizde bakıyoruz. 0  halde en güvenli yerler barınaklar değil evlerdir.

Elçin Şenkaya: Aslında o kanuna göre evdeki hayvan nasıl rahat ediyorsa sokaktaki hayvan da rahat ettirilmek zorunda. Ama halkımız bilinçsiz, ben hayvanları istemiyorum diyor. Unutmayalım ki onlar da candır. Sadece konuşamıyorlar. Onlar da kanser olabiliyorlar, duyguları var, her şeyi anlayabiliyorlar. Ben 2 köpeğimi barınaktan aldım. Gittiğimde kapıda karşılıyorlar beni. Çünkü hep terk edilme hissini içinde yaşıyorlar.

Sibel Akıncı: Biz gönüllüler çok fazla sayıda hayvan besliyoruz. Maalesef ülkemizde hayvana pek bakılmıyor. Bazı ülkelerde hayvana çok değer veriliyor. Onların o ülkelerde kimlikleri olduğunu ve sokağa atıldıklarında da ciddi cezalar kesildiğini görüyoruz.

 

“YASA VAR UYGULAMA YOK”

 

​Sokak hayvanı terimi sadece bizde var değil mi?

Elçin Şenkaya: Sokak hayvanı, sokak çocuğu olmaz. Onları sokağa insanlar itiyor.
 

5199 Sayılı Hayvan Hakları Kanunu içeriği hakkında bilgi verirmisiniz?

Elçin Şenkaya: Kasıtlı öldürmek, aç bırakmak, zalimce davranmak hapis cezasını emrediyor bu yasayla. Ama mahkemelerimiz pek kabul etmiyor ve hayvan deyip geçiyor.  Belediyelerimizle çok güzel bir çalışma yaptık, “5199 Sayılı Kanunu’na göre buradaki canlıya zarar vermek cezaya tabidir” şeklinde tabelalar asıyoruz. Sağ olsun belediyeler bu konuda bizimle beraber. Ayrıca eğitim veriyoruz okullarda.
 

Kanun var, peki uygulaması ne düzeyde?

Elçin Şenkaya: Evet son zamanlarda, köpek dövüştürenlerin  para cezası fazlalaştı. Biz elektronik iletilerle bu kişilerin ceza almalarını sağlıyoruz.
 

Genel olarak hayvanlar hangi haklardan mahrumlar?

Sibel Akıncı: Hayvanlar barınma hakkından yoksunlar. Yaşayacakları  alanları yok. Bir eve ihtiyaçları var. Onların da özgür yaşama hakları var. Maalesef son yıllarda hayvanlara uygulanan şiddet ve işkencede ciddi bir  artış söz konusu. Sokaklar güvenli değil. Bazı yaptırımlar var ama bunlar yeterli değil. Hayvanlara karşı işlenen suçlar Kabahatler Kanunu’ndan çıkarılıp, daha ciddi cezalar getirilmesini istiyoruz. Hayvana şiddet uygulayan veya işkence yapan kişi gözünü  kırpmadan insana da aynı muameleyi yapabilir.

 

“HAYVAN BESLEMEK İNSAN PSİKOLOJİSİNE FAYDALI”

 

Evcil hayvanların evde barınmasına dönük önyargılarımız var. Mesela onlardan hastalık kapabileceğimize dönük kaygılar. Hayvan beslemek sağlığımızı riske mi atıyor?

Sibel Akıncı: Uzun zamandır  hayvan bakıyorum. Benim kardeşimde astım başlangıcı vardı. Doktorlar, bir süre evde kedi bakmamızı önerdiler. Çünkü yeni doğan çocuklar hayvanlarla büyürse, bünyenin alerjik olmasının önüne geçiliyormuş. Aslında insan psikolojisi açısından da bir hayvana bakmak çok faydalı.

Bir de hayvanların temiz olmadığına dönük bir önyargı var…

Elçin Şenkaya: Kediler çok pis derler. Kedi pis olmaz çünkü kendilerini temizlerler. Pis kedi, susuz kalmış kedidir. Köpekler için de aynı şey geçerlidir. Biz hayvanları büyütüp çoğalttık, sonra dışladık. Hayvanın yaşayacağı bir yer bırakmadık.

 

“İSLAMİYET CANLILARA MERHAMETİ EMREDER”

 

Bir de dini açıdan yanlış yargılarımız olduğunu düşünüyorum. Mesela ‘köpek giren eve melek girmez’ şeklinde yaygın bir inanış var. İslam dini hayvan haklarıyla ilgili neler söylüyor?

Sibel Akıncı: İslamiyet canlıların tümünü çok önemser.  Mevlana, “Yaradılanı severim, yaradandan ötürü” demiş. Peygamber Efendimiz (SAV)Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” demiş. Yani yeryüzünde bizim dışımızda yaşayanlara merhamet etmemizi emrediyor İslamiyet. Ayrıca Peygamer Efendimiz (SAV) çok severdi kedileri. Kedisi üzerinde uyuduğu bir gün, ona kıyamamış ve giysinin ucunu keserek onu rahatsız etmek istememiştir. Yine Peygamber Efendimiz (SAV) kedinin su içtiği kaptan abdest almış. Bir kadının kediye kötüye davranıp, işkence yaptığı için cehemnneme girdiğini haber veren hadis var. İslamiyet’te hayvanların haram olduklarına veya evde barınmaması gerektiğine dair hiçbir emir yok.  Biz camilerde hayvanlara kötü davranılmamasıyla ilgili hutbe verilmesini de istiyoruz. Allah (CC) buyurmuş ki: “Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır.

 

“İNSAN DOSTUNU SATIN ALABİLİR Mİ?”

 

Evcil hayvan satışı bir sektör haline geldi. Petshop’larda hatırı sayılır bedelle evcil hayvan satışı yapılıyor. Oysa barınaklarda çok sayıda sahipsiz hayvan var. Bu noktada hayvanseverlere bir mesajınız var mı? Bir de hayvanların petshop ortamında barınmasını nasıl değerlendirsiniz?

Sibel Akıncı: Petshop’ların durumuna baktığımız zaman hayvanların küçücük yerlerde ve havasız ortamlarda barındığını görüyoruz. Ve aslında o sadece dışarıdan gördüğümüz durumlarını yansıtıyor. Nereden geldikleri belli değil o hayvanların. Birçoğu yurtdışından kaçak olarak getiriliyor ve çoğu hasta. Artık üretim makinesi haline getiriliyorlar. Zaten insan dostunu parayla satın alabilir mi? Alamaz. Parayla aldığın şeye değer vermezsin çünkü. Nereden alınabilir? Evlerinde hayvan bakan bir sürü insan var. Barınaklarda, bir sürü cins kedi ve köpek hayvan var. Kaçmış olabiliyor, atılmış olabiliyorlar, o hayvanlara sahip çıkılmalı. 
 

Yerel yönetimlerden beklentileriniz nelerdir? Bursa özelinden konuşmak gerekirse, neler yapmaları gerekiyor?

Elçin Şenkaya: Bu yıl tüm belediyeler olarak besleme yaptık, mama ve mama kaplarımızı dağıttık. Ancak ilçelerde bakım evimiz yok. Vali’nin aldığı karara göre tüm ilçelerde bakım evi olması gerekir. Tüm ilçelerde bakım evi olsa, sokak hayvanı olmayacak. Veteriner olmadan köpek toplayamazsınız. İlçe belediye başkanları diyorlar ki: Bakım evi çok masraflı. Aslında hiçbir maliyeti yok. İlçelerdeki köpekler, yaşadıkları yerlerden toplanıp başka bir ilçeye götürülüyorlar. Hayvan yeni ilçesini tanımıyor ve doğal olarak insanları ısırıyor. Bakım evi olmayan yerlerde ölüm var.  Tüm ilçelerde  bakım evi olmasını istiyoruz.  3  belediyede bakım evi  var ve artık Kestel Belediyesi de bakım evi kuruyor. Bunun dışında tüm belediyeler sokak hayvanlarına mama dağıtıyor. Ama en büyük beklentimiz Büyükşehir Belediyesi’nden.
 

Biraz da derneğinizin faaliyetlerinden söz edelim. Marmara Hayvan Hakları Federasyonu’nun faaliyetleri nelerdir?

Sibel Akıncı: Özellikle sosyal medyayı etkin olarak kullanmaya çalışıyoruz. Belediyelere  mail atıyoruz. Hayvanseverleri kendi etrafımızda toplayarak bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Okullarda öğrencilere hayvan haklarını öğretmeye çalışıyoruz. Aylık toplantılarımız oluyor ve belediyelerle işbirliği halinde oluyoruz. Barınakları ziyaret ediyor ve bazılarını sahiplendirmeye çalışıyoruz.

Elçin Şenkaya: Sosyal medya üzerinden toplantılarımızı bildiriyoruz. Toplantılarımızda gönüllülere, “Kanunu ezberleyin ve gidin canları kurtarın” diyoruz.

 

FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X