Dün kent adına kayda değer bir fotoğraf karesi haber merkezlerine düştü.

Karede, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, BTSO Başkanı İbrahim Burkay veBursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe vardı.

Bu üçlüyü buluşturan, daha temiz ve daha yeşil bir Bursa hedefiydi.

 

***

 

Vali Karaloğlu toplantı sonrası, “Şehrin havasını, toprağını, suyunu kirletenlere karşı topyekün bir mücadele başlattık” demiş ve eklemiş, “Başka Bursa yok.“

Kuşkusuz, yaklaşık 3 milyon nüfusa sahip Bursa`da, tek bir kişi bile bu çevreci söyleme itiraz etmez.

Ancak, bu şehrin havasını, ovanın verimli topraklarını, derya misali su kaynaklarını kirletecek ve tüketecek kömürlü termik santral, Bursa`nın orta yerine kurulmaya çalışılıyor.

Ve bu projeyi hayata geçirmeye çalışanlardan biri de (BTSO Başkanı İbrahim Burkay) Vali Karaloğlu`nun yanı başında objektiflere poz veriyor.

Üstelik Vali Karaloğlu, tam da temiz Bursa, yeşil Bursa dediği sırada!

Evet kuşkusuz başka Bursa yok.

Ancak toprağımızın, suyumuzun ve havamızın kirlenmemesini istemek, termik santrala hayır demekten geçer.

 

***

 

 

Vali Karaloğlu devam ediyor.

Diyor ki Nilüfer Çayı`nı temizleyeceğiz.

Ve ekliyor: “Nilüfer Çayı kirletilmeseydi şimdi temizlemek gibi bir sorunumuz olmayacaktı.”

Bu tespite de kimsenin itirazı olamaz.

Evet, Nilüfer Çayı kirli akıyor ve artık temizlenmesi için bir dizi önlem alınması gerekiyor.

Ancak bir yandan Nilüfer Çayı`nı temizlemeye çalışırken diğer yanda kentin göbeğine kurulması planlanan termik santral yeni bir çevre sorunu yaratmayacak mı?

Kömürlü ölüm santralından kaynaklanacak çevre kirliliğini temizlemek için kaç milyon dolar harcanacak kim bilir?

Termik santralın, Bursa için bir felaket olacağını ben değil, bu kentin bilim insanları söylüyor.

Tek bir fire vermeden akademik oda temsilcileri ve meslek odası başkanları bunu savunuyor.

Öyleyse Nilüfer Çayı`nın temiz akması için verilen mücadele, termik santrala tepki vermekten geçer.

 

***

 

Vali Karaloğlu`yla başladık, onun sözleriyle devam edelim.

Ne demiş başka Vali Bey?

“Hiç kimse ben üretiyorum, ben istihdam sağlıyorum, ben katma değer üretiyorum bahanesi ile bu şehri, bu şehrin suyunu, bu şehrin toprağını, havasını kirletme hakkı yok bu konuda toleransımızda yok artık.“

Doğayı seven Bursalılar bu cümlenin de altına imzasını atar.

Ancak Bursa`nın toprağını, havasını kirletenlere sıfır toleransla yaklaşılırken, ovanın idam fermanı anlamına gelen termik santralı kurmaya çalışanlara toleranslı davranılabilir mi?

Öyleyse, doğayı tahrip edenlere sıfır toleranslı olmak, termik santral kurmak isteyenlere ses çıkarmaktan geçer.

 

***

 

Bursa Valiliği öncülüğünde kurulan Çevre Komisyonu, bir dizi çalışma yapıyor.

Kapsamlı bir hazırlığın ardından rapor hazırlamışlar.

Ancak çelişki şu ki, çevreye bu kadar duyarlı olduklarını iddia eden komisyon bileşenleri, hazırladıkları rapordayeşil Bursa`yı yok edecek termik santral girişimine tek satır yer vermemiş.

O halde, yeşil Bursa`yı kurtaracak rapor hazırlamak  termik santralle ilgili bilimsel gerçekleri kabul etmekten geçer.

 

***

 

Tüm bunlar olmadan, çevreyle ilgili hiçbir adımın ne kıymeti harbiyesi ne de samimiyeti vardır.

Olsa olsa, kamuoyunun gazını almak ve havanda su dövmektir…