Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Konut kültürümüz değişiyor, lale devri bitiyor

Köşe Yazısını Dinle

Bakyapı için Bursa’da konut sektörünün lokomotifi dersem zorlama bir tanım olmaz sanırım.

Nitekim koşullar nasıl olursa olsun, peynir, ekmek gibi ev satıyorlar.

Hem de topraktan.

Bakyapı’nın patronu Veysel Bakgör ile önceki akşam iftarda buluştuk.

Sohbetimizin konusu konuttu elbette.

Malum, sektör çok zor durumda.

Maliyetler çok yükseldiği için arz yeterli değil, arz yetersiz olduğu için de kira fiyatları yükseldikçe yükseliyor.

Kur artışı ve ekonomik durgunluk da tüm bu olumsuzlukların üzerine tüy dikince büyük bir krizle karşı karşıya kaldık.

Veysel Bakgör’e önce ortalama bir konutun maliyetini sorduk.

“Biz kılı krık yarıp, arsa payı hariç metrekare maliyetimizi 4 bin liraya kadar düşürdük. Ancak piyasada 5 bin lira maliyetle ev yapabilenin alnından öperim!” dedi.

Bu şu demek, yeni yapılan 100 metrekarelik bir evin arsa payı hariç maliyeti en az 600, 700 bin lira.

Yerine göre değişir ama bir o kadar da arsa maliyetini ekleyin, etti mi size 1 milyon 100, 1 milyon 200 bin.

Yani bugün lüks olmayan bir konutun maliyeti 1 milyon liranın üzerine çıkmış durumda. (Dikkatinizi çekerim, satış fiyatı değil, maliyetten bahsediyorum)

İşte bu maliyetler üzerinden satılıyor evler.

Peki bu durumda vatandaş nasıl ev sahibi olacak?

Veysel Bakgör’e göre, Türk insanının konut alışkanlıkları değişecek.

Yani 3+1 tipi yayla gibi konutlarda oturma devri kapanıyor.

Artık Almanlar gibi 70, 80 metrekarelik evlerde yaşayacak, yatılı misafirlerimiz olmayacak, çekirdek tipi aile yapısı yaygınlaşacak.

Yani kültürümüz değişiyor ve konutta lale devri bitiyor!

Kentsel dönüşümler duvara tosladı

Bakyapı’da, yeni bir konutun arsa payı hariç metrekare maliyeti  5 bin lira.

Tabii bu maliyeti de çok güçlü ve kurumsal firmalar sağlayabilir.

Ortalama maliyetler 6 bin, 7 bin lira civarında.

Veysel Bakgör’e göre yüksek maliyetler  nedeniyle kentsel dönüşüm projeleri duvara toslamış durumda.

Peki bu krizden nasıl çıkılabiliriz?

“30  yıldır sektörün içindeyim bugünkü gibi faizin, kurun ve emtia fiyatlarının aynı anda arttığı hiçbir dönem hatırlamıyorum. Çözüm için bir reçetem yok” diyen Bakgör, sadece çimento, demir gibi ürünlerin fiyatlarında bir düzeltme beklediklerini söyledi.

Ancak düzeltme sadece inşaat sektöründe beklenmiyor.

Mesela kahve çekirdeğinin tonu da 2 bin 500 dolardan 6 bin dolara çıkmış.

Bu yükselişin inişi mutlaka olacaktır, olmalıdır!

Bozbey, Eko-Kent projesini savundu

Önceki akşam CHP Büyükşehir Belediye başkan adayı Mustafa Bozbey aradı.

Aramasının nedeni Görükle mera planlarıydı.

Bozbey’in, Nilüfer Belediye başkanı olduğu dönemde çok önem verdiği bir projeydi Eko-Kent.

Görüşmemizde de bisiklet yolları, sosyal donatı ve yeşil alanları, kendi enerjisini üretebilen binalarıyla Eko-Kent’in son yılların en çevreci, en modern ve en planlı projesi olduğunu savundu Bozbey.

Hüseyin Kaptan’ın planladığı projenin uydu kent ihtiyacını karşılayabileceğini ancak Altepe döneminde Büyükşehir Meclisi’nden geçirilmediğini hatırlattı.

İçinde bulunduğumuz dönemde de projenin bekletildiğini söyledi Bozbey.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise Görükle mera planlarını, gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra ilçe belediyesine gönderdiklerini ancak Nilüfer Meclis’ine bir türlü gelmediğini belirtti.

O halde konuyla ilgili yanıtlanması gereken  soru şu:

Nilüfer Belediyesi yönetimi Görükle mera planlarını neden Nilüfer Meclisi’ne getirmiyor?

İlaç firmalarına neden yaptırım uygulanmıyor?

Artan döviz kuru, ilaç krizini de beraberinde getirmişti.

Nitekim Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği yüzde 37 oranındaki zam, ithal ilaçların maliyetlerini karşılamıyor.

Karşılamayınca da ilaç firmaları ilaç getiremiyor.

Böylece 3 ilaçtan biri bulunamıyor.

Kriz daha da derinleşti.

Bursa Eczacı Odası, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun geri ödeme listesindeki ilaçlar için, ilaç firmalarından belirli oranda kamu kurum iskontosu uygulamasını istediğini, ilaç  firmalarının da bu iskonto oranlarını uygulayarak işlem yaptığını ancak son dönemde bazı ilaç firmalarının SGK’nın belirlediği iskonto oranlarını uygulamaktan ya kısmen ya da tamamen vazgeçtiğini açıkladı.

Bu durumda tüm mağduriyeti hastalar ve hastasına ilaç veremeyen eczacılar yaşıyor.

Mağduriyet öyle büyük boyutlara ulaşmış ki diyaliz hastaları, hayati önemdeki ilaçlarını alabilmek için bin liraya varan farkı kendi ceplerinden ödemek zorunda!

Bu hadisede aydınlatılması gereken nokta ise şu:

SGK, firmalarla iskonto oranlarıyla ilgili sözleşme yaptığına göre, sözleşmeye uymayan ilaç  firmalarına neden yaptırım uygulanmaz?

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X