Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Pandemi ile artan yoksulluk, enstrümanını satan müzisyenler ve CHP’li belediyeler

Köşe Yazısını Dinle

Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin 10 kişisinin serveti pandemi döneminde 540 milyar dolar arttı.

Yine rapora göre bu 540 milyar dolar ile tüm dünya nüfusu aşılanabilir  ve pandeminin yarattığı yoksulluk azaltılabilir.

Pandemi ile birlikte günlük kazancı 1,90 doların altında olan mutlak yoksul sayısı 25 yıl sonra ilk defa arttı.

Pandeminin etkisiyle 2021’de yeni mutlak yoksul sayısının da 150 milyon artacağı öngörülüyor.

 

***

 

Tüm bunlar şu anlama geliyor:

Küresel salgın, zengini daha da zenginleştirdi, yoksulu daha fazla yoksullaştırdı.

Yani gelir dağılımındaki eşitisizlik sorunu iyice derinleşti.

Bunun temel nedeni,  merkez bankalarının para musluklarını açmasıyla para bolluğunun yaşanması ve buna bağlı olarak kredi faiz oranlarının düşmesi.

Düşen kredi faiz oranları, varsılların elinde olan konut, hisse senedi ve altın gibi varlıkların değerini yükseltti.

Yani varsıllar, servetlerine servet kattı ki, dünyanın en zengin 10 kişisinin servetinin 1 yılda 540 milyar dolar artması da bunun ispatı.

 

***

 

Türkiye’de yaşananlar da dünyada olanların bir izdüşümü aslında.

Mesela pandemi döneminde Türkiye’deki dolar milyarderlerine 4 kişi eklenerek 27’ye ulaştı.

 

***

 

Türkiye’de ekonomik tablo böyleyken, yani pandemi nedeniyle yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitliksiz artmışken, sosyal demokrat partilerin oylarının yükselmesi gerekirdi değil mi?

Ancak öyle olmadı.

Tüm anketler, MHP’nin seküler, kentli kesimlerinin desteğiyle kurulan milliyetçi-muhafazakar İYİ Parti’nin oylarının pandemi döneminde arttığını gösteriyor.

Milliyetçilik konusunda MHP’den pek farkı olmayan ancak temsilcileri  daha kentli, daha iyi giyimli, söylemleri daha ılımlı olan ve ekonomide piyasacı  sistemi savunan bir siyasi partinin oylarının, pandemi döneminde artması Türkiye’ye özgür bir durum olsa gerek.

 

***

 

Peki sosyal demokrat CHP, ne yaptı bu dönemde?

Evet merkezde iktidarı AK Parti elinde tutuyor.

Ancak yerel yönetimlerin büyük çoğunluğu CHP’nin   elinde.

CHP’li belediyelerin, ellerinde büyük kaynakları pandemiden etkilenen yoksul kesimler için seferber etmesi gerekirdi.

Ancak istisnalar hariç tercihlerini bu yönde kullanmadılar.

CHP’li belediyeler daha çok Enver Aysever gibileri zenginleştiren haberlerle gündeme geldiler.

Onlar yerine mesela AK Partili Bursa Büyükşehir Belediyesi şu 17 günlük kapanma döneminde süreçten olumsuz etkilenen yaklaşık 100 bin aileye ilave sosyal destek paketi ulaştırıp, faturalarını ödeyemeyen yoksullara yardım edecek.

 

 

***

 

Önceki akşam Bursa cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden Çin Bursa Fahri Konsolosu Nejat Yahya’dan bir ileti aldım.

Söyle yazmış Yahya:

“Bursa Senfoni Orkestrası’nın idarecilerinden çello sanatçısı  Burç Balcı ile görüştüm ve hazin durumun boyutlarının vahim olduğunu anladım. Zira kadrosuz müzisyenlerin çoğu enstürmanlarını satmışlar. Ülke genelinde ise 100’ün üzerinde genç müzisyen hayatına  son vermiş.”

 

***

 

Elinde tek bir belde belediyesi bile olmayan Sol Parti’nin Bursa örgütü, geçen haftalarda sanal ortamda konser düzenleyerek, 400 davetiye satıp, 19 bin 600 liralık geliri konserde sahne alan 14 emekçi müzisyenle paylaştı.

Büyükşehir ve illerde Türkiye nüfusunun yüzde 48,4’ünü yöneten CHP’li belediyeler kaç emekçi müzisyene destek oldu?


Bu nasıl kapanma?

Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu’nun yaptığı hesaplamalara göre 2,5 haftalık ‘tam kapanma’ sürecinde çalışanların yaklaşık yüzde 70’i işe devam edecek.

Yani istihdam edilen toplam 26 milyon 813 kişinin 16 milyon 393 bini tam kapanmadan muaf sektörlerde çalışırken 4 milyon 447 bini tam kapanmadan muaf olmayan sektörlerde çalışıyor.

5 milyon 973 bin kişi ise kapanmadan kısmen muaf sektörlerde çalışıyor.

Yani aslında işçilerin büyük çoğunluğu 17 günlük süre içinde, işverenin de tercihiyle çalışmaya devam edecek.

Bu bir tercih…

Ancak buna kapanma denir mi, işte orası tartışmalı.


Bankalar neden açık?

Marketler, fırınlar, manavlar, hastaneler, veterinerler,  eczaneler gibi insanların ve canlıların yaşamsal ihtiyaçlarını  gidermeye dönük işletmelerin açık kalmasını anlıyoruz.

Ancak bankalar neden açık, koca bir soru işareti.

Bankalar kime hizmet ediyor?

Vatandaşa değil mi?

Vatandaşın sokağa çıkmayacağı bir dönemde, bankaları açık tutmanın var mı mantıklı açıklaması?


Kapanmayı fırsata çevirmek

17 günlük ‘kapanma’ dönemine yabancı değiliz.

Belki güncelliğini yitirdi ama “Hayat Eve Sığar” sloganı pandeminin ilk döneminde trafik lambalarına bile yazılmıştı.

Tüm olumsuzlukları fırsata çevirmesini bilene kapanmanın faydası bile olacaktır.

Mesela ben bol bol okumalarını öneririm herkese.

Kitap stoğu yaptıysanız tabii.

Çünkü bankaların bile açık olduğu süreçte, kitapçılar kapalı olacak.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X