Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un açıklamalarına bazı İslam ülkelerinin, boykotları ve tepkileri malum.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler ise oralı bile olmadılar.

Neden?

Çünkü uluslararası ilişkilerde ideoloji, inanç gibi faktörler kağıt üzerinde kalır.

Uluslararası ilişkilerde temel belirleyici menfaattir.

***

İkinci Dünya Savaşı’nda faşist Hitler’in  Alman ordusunu, Kızıl Ordu’nun dize getirdiği akılda kalmıştır.

Evet doğru ama şu gerçek neden unutulur:

Sovyetlerler Birliği, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında mihver devletleriyle işbirliği yapmış, faşist Hitler ile kol kola girmiştir.

Çünkü Stalin ve Hitler el ele verip, Avrupa’yı paylaşmak niyetindedirler.

Mesela Almanlar, Polonya’ya kuzeyden, Sovyetler güneyden girmişler, iki ülkenin dışişleri bakanları Polonya’nın taksimini görüşmek için Moskova’da bir araya gelmişlerdir.

Sovyet-Alman ittifakı, Almanya’nın Balkanlar’a kadar ilerlemesiyle bozulmuştur.

Çünkü Balkanlar, Sovyetler’in etki alanındadır ve Almanya fazla ileri gitmiştir.

***

İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında faşist Almanya ve İtalya, militarist Japonya ve sosyalist Sovyetler’i ittifak yapmaya iten neydi?

Almanya ‘hayat sahası’ olarak gördüğü ülkeleri bir bir işgal ederken; Sovyetler, işgallerin gerekçesini sosyalizm bayrağını diğer ülkelerde de dalgalandırmak olarak açıklıyordu.

Japonya ise fetih anlayışıyla hinderlandındaki ülkeleri işgal etmekten geri durmuyordu.

Ve aslında dönemin bu emperyalist devletleri menfaatleri uğruna şeytanla bile yatağa girmeye hazırlardı.

***

Macron, hangi dini hedef aldı?

İslamiyet’i.

İslamiyet, hangi coğrafyada doğup, yayıldı?

Şu an Suud hanedanının iktidarda olduğu topraklarda.

Suudi Arabistan yetkilileri bırakın Macron’u kınamayı, Müslümanları azınlıkta oldukları ülkelerin uygulamalarına ses çıkarmamaya ve yasalarına uymaya çağırdı.

Ne dedik:

Uluslararası ilişkilerde ideoloji, inanç değil, menfaat esastır.

***

Seferihisar depreminin ardından, Doğanbey konutlarında çekilmiş bir görüntü izledim.

Tavandaki avizenin sallanışı, depremin Doğanbey konutlarında nasıl hissedildiğini gösteriyordu.

Buradan yüksek katlı konutların depreme dayanıksız olduğu sonucu çıkmıyor elbette.

Ancak yüksek katlarda yaşayanların deprem korkusunu katbekat fazla hissettikleri sonucu çıkar.

***

İzmir depreminin büyüklüğü ile ilgili görüşler muhtelif.

AFAD, 6,6 dedi.

Kandilli, 6,9 diye açıklama yaptı.

ABD, Rusya ve Yunanistan, depremin büyüklüğünü 7 olarak ilan etti.

Dünkü gazete manşetlerine baktım.

Kimi 6,6 diye yazmış, kimi 6,9.

Bildiğimiz kadarıyla 6,6 ile 7 büyüklüğündeki  deprem arasında büyük fark var.

Devletin bir kurumu ile öteki kurumunun açıklamasında nasıl böyle bir büyük sapma olabilir, anlayan bana da anlatsın.

***

Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Bursa Eczası Odası Başkanı Okan Şahin.

Söyleşide, grip aşısının kimlere yapılacağı, aşının yeterliliği, sistemin nasıl işlediği, koronavirüs aşısının işe yarayıp yaramayacağı gibi soruların yanıtını aradık, eczacıların sorunlarını konuştuk.

Efendim iyi pazarlar.