Yaşanmış gerçek bir hikâyedir…
Yıllar önce Bursa’da bitirim bir hırsızın soymadığı ev kalmamıştır.
Ancak hırsız, her soygun sonrası yakayı ele verir.
Hikâyemizin kahramanı olan hırsızı, her vukuatında idealist bir komiser yakalar ve yüce yargıya teslim eder.
Ancak hırsız her seferinde aynı hâkimin verdiği ufak cezalarla yırtar.
Ve birkaç aylık mapusluktan sonra, ver elini yeni bir zenginin evi…
Bu böyle sürer gider.
Bir değil, iki değil…
3, 4, 5 derken hırsızı enseleyen komiserin canına tak eder bu durum.
Komiser, planını hazırlar ve hırsızı karşısına alır:
-Her seferinde yakalayıp adalete teslim ediyorum seni. Ama ufak cezalarla kurtuluyorsun. Bu kez benim için bir şey yapar mısın?
-Tabii komiserim ne demek, buyrun?
-Bir ev soymanı istiyorum senden.
-Anlamadım efendim
-Hırsızlık yapacaksın, hırsızlık
-Peki efendim, biliyorsunuz benim işim bu. Hangi evi soyacağım?
-Şu karşıdaki evi
Gerçekten de hırsız, komiserin gösterdiği evi soyar ve bu kez yakalanmaz.
Ardından birinin evine daha girdikten sonra, polisten kaçamaz.
Ve kısa süre sonra, hırsızın bir önceki soyduğu evin, kendisini her seferinde ufak cezalarla serbest bırakan hâkimin evi olduğu anlaşılır!
Yani, komiserin işaret ettiği ev, hakimin evidir.
Komiser, başkalarının evini soyan hırsıza tatmin edici ceza vermeyen hâkime ders vermek istemiştir.
Hırsız, yine aynı hâkimin karşısına çıkar.
Ancak hâkimin karşısında bu kez kendi evini soyan hırsız vardır.
-Söyle bakalım, neden evimi soydun?
-Hâkimim, Allah sizi inandırsın, ben suçlu değilim.
-Ne demek, benim evimi soyan sen değil misin?
-Orası öyle
-Eeee
-Hâkimim, sizin evinizi soymamı isteyen komiser ……’dır.
Hâkim küplere biner tabii…
Ve duruşma bittikten sonra soluğu odasında alır.
Okkalı bir dava dilekçesi hazırlar çabucak.
Davacı kendisi, davalı evini soyduran komiserdir bu kez!
HHH
Uzun yıllar Bursa’da valilik yapan Şahabettin Harput’tan haber var.
Harput, merkeze çekildikten sonra bir süre Ankara’da emekliliğin tadını çıkarmaya başlamıştı.
Ardınan Orhangazi Üniversitesi’nin mütevelli heyeti başkanı oluverdi.
Ancak Bursa’ya yerleşmedi.
Harput, Bursa’ya dönüş kararı almış.
Valiliği döneminde Çamlıca civarında yaptırdığı evde oturacağına dair rivayetler var.
HHH
Biliyorsunuz, Ermenek faciası nedeniyle Cumhuriyet resepsiyonları bir bir iptal edildi.
Ancak iptal edilen sadece resepsiyonlar değildi.
Konserler de facia nedeniyle iptal edilen etkinlikler arasındaydı.
Konserlerin ve resepsiyonların iptal edilmesi son derece yerinde bir karar, buna şüphe yok.
Ancak senfoni konserlerinin iptal edilmesi anlaşılır bir karar mı?
Nitekim senfoni, bir eğlence değil hatta kimi zaman bir yas müziğidir.
Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası İl Temsilcisi Filiz Özsoy, bu durumu fevkalade güzel özetlemiş:
“Klasik müzikle eğlenilmez. Aksine, bazı ağır akıl hastalıkları da tedavi eder. Ayrıca, anne karnındaki çocuğun gelişiminde çok önemi vardır. Hiperaktif çocukları sakinleştirir. Cerrahlar, özellikle ameliyat sırasında klasik müzik dinlerler ki dikkatlerini toplarlar. Fabrikalarda, işyerlerinde yayınlanır. Çünkü çalışanların performansını artırır. Evet, evlenirken tüm dünyada kabul görmüştür düğün marşı. Ve cenaze törenlerinde de tek tercih sebebidir, ölümün anlatılış biçimi olduğu için. Kahramanlara adanmıştır bazen, bazen de endişeyle beklediğimiz maden ocağının enkazında kalanlara. Peki niye iptal ettiniz konserlerimizi? Niye iptal ettiniz tüm sanat etkinliklerini? Bu kadar derdi anlayan, anlatabilen sanat, insanlığın şah damarıdır, niye kopartıp cansız kalmamızı istersiniz?.”
***
Emine Ülker Tarhan, partisinden istifa etti, malum.
Şimdi Tarhan’la aynı düşüncede olan başka milletvekillerinin de istifa etmesi bekleniyor.
Tarhan’ın istifa gerekçelerine söyleyecek bir şey yok.
Ancak zamanlamasına dikkat.
Şunun şurasında seçime 6-7 ay kalmış.
Kılıçdaroğlu’nun Tarhan ve arkadaşlarını listeye almayacağı besbelli.
Şimdi bu istifayla algı şöyle oluşmamış mıdır:
Aday yapılmamaktansa biz istifa edelim, en azından onurlu bir şekilde bırakalım vekilliği!
Ayrıca Tarhan ve arkadaşlarının, Kılıçdaroğlu yönetiminden rahatsızlıkları yeni mi oluştu?
İstifacı Tarhan’ın ve arkadaşlarının, seçim arifesinde değil birkaç yıl önce istifa etmesi hem daha anlamlı olur hem de bir işe yarardı…
Belki grup kurarlar, belki de İşçi Partisi’ne geçip, iktidara karşı gerçek bir muhalefet sergilerlerdi.
***
Bu da bizden bir haber.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Jeotermal AŞ’nin basın bürosu artık değerli meslektaşımız Atilla Sağım’a emanet…
Sağım, uzun yıllar İl Özel İdaresi’nin basın sorumlusuydu.
Artık Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne hizmet edecek.
Hayırlı olsun…