Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Sanayi işletmeleri taşınacak mı?

Köşe Yazısını Dinle

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, BUSİAD’ın yeni yönetiminin düzenlediği ilk Çekirge Toplantıları’nın konuğu oldu.

Aktaş’ın söylediklerine geçmeden önce, BUSİAD ile ilgili tespitlerimi yazayım.

Seküler yaşam tarzını benimsemiş iş insanlarının ağırlıkta olduğu BUSİAD,  TÜSİAD benzeri bir yapılanmayı andırıyor.

BUSİAD’ın yeni yönetimi ilk toplantısında AK Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı davet etti ve duaların okunduğu bir iftar organizasyonuna imza attı.

Bunu bir açılım olarak görmek zorlama bir iddia olur ancak BUSİAD’ın siyasi yelpazenin tüm kanatlarına eşit mesafede olduğunu gösteren bir mesaj olarak da okuyabiliriz.

Gelelim Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın söylediklerine.

Aktaş’ın değerlendirmelerinin satır aralarında  birçok manşet çıkarabiliriz.

Mesela şehir içinde kalmış sanayinin  taşınması gerektiğine dönük değerlendirmesi.

Malum, altı imalathane, üstü konut, derme çatma yüzlerce küçük işletme kentin göbeğinde faaliyet gösteriyor.

Bu işletmeler hem kent estetiğini bozuyor, hem çevreyi kirletiyor hem de tehlike arz ediyor.

Peki Aktaş, KOBİ OSB’yi mi işaret ediyor?

Aktaş’ın bu konuda temkinli olduğunu gördük.

Nitekim Çataltepe Esnaf Sanayi Sitesi gibi kötü örnekler var önümüzde.

O halde kent içinde kalmış işletmelerin taşınması için, esnafın ikna edilmesi gerekir.

Bunun için de doğru bir proje üretmeniz şart.

Tam da bu noktada Aktaş’ın Çataltepe Esnaf Sanayi Sitesi için, “Bu konu düzelmez, bana göre bu iş bitmiştir. Ordaki arsalar değerlenmiş ancak o dükkanları yapacak güç kalmamış” sözleri kayda değerdi.

Aktaş’ın sanayi işletmelerinin taşınmasıyla ilgili yol haritalarından biri de planlama.

Yani çözüm 2035 Ulaşım Master Planı ile 2040 Çevre Düzeni Planı içinde, yeni ve planlı  sanayi alanlarını belirlemek.

Nitekim 2040 Çevre Düzeni Planı’nda konut, sanayi, ticaret, eğitim gibi alanların tümü belirleniyor.

Tabii plan yapmak kadar plana sadık kalmak da önemli.

T2 müjdesi

İstanbul Yolu’nu raylara kavuşturacak T2 Tramvay Hattı  Başkan Aktaş’ın gündeminde olan bir diğer konuydu.

Ekonomik krizlerin kurbanı olan projede sona gelindi.

Nitekim Aktaş, mayıs ayında başlanacak test sürüşlerinin ardından tramvayın  haziran ayında hizmete gireceğini söyledi.

Hattın maliyeti 500 milyon lirayı aşmış durumda.

Maliyet artışının temel nedeni, kur atakları kuşkusuz.

T2 Tramvay Hattı çok tartışıldı.

Ben de bu hattın gereksiz olduğunu savunuyordum.

Ancak kentsel dönüşümler,  AVM’ler ve yeni konut projeleriyle birlikte canlanan bölge için T2 artık ihtiyaç haline dönüştü.

BURULAŞ Genel Müdürü Kürşat Çapar da, İstanbul Yolu’nda bir tramvay hattının artık ihtiyaç haline geldiğini söylemişti birkaç yıl önce.

T2 Tramvay Hattı ile ilgili bir gelişme daha var.

T2 Bursaray’a değil, T1 Hattı’na bağlanacak.

Çünkü T2 Hattı’nın Bursaray’a entegrasyonu hem gereksiz bir maliyet oluşturuyor hem de yeni Kent Meydanı’nı olumsuz etkiliyor.


Toplantıya protokol ilgisi

BUSİAD’ın Çekirge Toplantısı, protokolün adeta akınına uğramıştı.

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, eski bakanlar Turhan Tayan ve Lütfullah Kayalar, CLK Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytaç, neredeyse tüm SİAD’ların başkanları ve  üst düzey yargı mensupları toplantıda yerlerini almışlardı.

Almancı olmak zor

Uludağ Üniversitesi’nde yaşanan harç rezaletini dün yazmıştım.

Rektör Yardımcısı İrfan Kırıştıoğlu’na bağlı öğrenci işleri birimi, YÖS sınavıyla üniversiteli Ahmet Ural isimli öğrenciye, 3 yıl sonra 34 bin liralık harç ücreti faturası çıkarmış ve 1 ay içinde ödemesini istemişti.

Yazım üzerine dün İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Bursa Milletvekili ve Uludağ Üniversitesi eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu aradı.

Yazımı okuyunca şu hikaye gelmiş aklına Tatlıoğlu’nun:

1933’te Almanya’da işlerini kaybeden Yahudi bilim insanları, Türk üniversitelerine kabul edilmişti.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI İRFAN KIRIŞTIOĞLU

Yani 82 Alman profesör İstanbul Üniversitesi’nde görev aldı.

Eğitim devrimi yapan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın sayılı akademisyenlerini Türkiye’de istihdam ederek stratejik bir adım atmıştı.

Yabancı uyruklu profesörlerin maaşı 120  liraydı.

Türk vatandaşlığına geçtikten sonra da 60 liraya düşer Alman akademisyenlerin maaşı.

Bu durumdan hayli rahatsız olan Alman profesörler dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in kapısını çalarlar.

Yücel, profesörlere, “Eee Türk olmak zor” şeklinde manidar bir yanıt verir.

Tatlıoğlu da bu hikayeden yola çıkarak Almanya’da 5 yıl okuyan Ahmet için, “Eee Almancı olmak zor” dedi.

Bu arada vahim  harç hesaplama hatası üniversite kaynaklı olmasına rağmen Ahmet’in öğrenci  otomosyon sistemine girmesi engellenmişti.

Ve o engelleme hala sürüyor.

Düne kadar vahim hata olarak yorumlanabilecek bu durum artık bir öğrenci düşmanlığına dönüşüyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X