Cem Yılmaz 23 Nisan 1973’te İstanbul-Samatya’da doğar. 11 yaşına kadar bu semtin çocuğu olarak büyür. Babası Arif Bey Sivaslı, annesi Sabahat Hanım Selanik göçmeni, Edirnelidir.
Yılmaz Ailesi’nin ortanca çocuğudur Cem Yılmaz. Ağabeyi Can’la büyürler, kız kardeşleri Özge çok sonra katılır aralarına. Farklı bir çocuktur Cem. 4 aylıkken hastalanır, birkaç gün hastanede yatar.
Doktorlar ona büyük ve kepçe kulaklarından ötürü ‘Mr. Spack’ adını takar. O yaşta etrafını eğlendirmeye başlar Cem Yılmaz. Sonra da çevredeki her şeyle dalga geçer.
İlk öğretimine Samatya’da Mehmet Akif Ersoy İlkokulu’nda başlar Cem. 4’üncü sınıfta Behçelievler’e taşınır aile. Okula kitapsız, deftersiz gider ama takdir alarak sınıfı geçer küçük Cem
İki erkek kardeş kavga dövüş büyür. Anneleri Sabahat Hanım, Can’a ”Sinemaya giderken Cem’i de al, arkadaşların kardeşlerini götürüyor” diye ısrar eder. Ama Can, Cem’i götürmek istemez. Nedeni küçük Cem’in film boyunca yüksek sesle dublaj yapmasıdır! Hiç seyretmemiş olmasına rağmen filmin sonunda ne olacağını anlatır.
Cem, filmlerin sonunu kestirebildiği gibi gerçek hayatta da ileriyi gören bir çocuktur. Öngörüleri hep çıkar…
Cem Yılmaz sahne şovunda, ilk kez sahneye 3 yaşında Nasrettin Hoca kılığında çıktığını anlatır ve ekler: ”Zirveden başlayarak buralara düştük yani!..”
İlk televizyona çıkışını da şöyle anlatır yine sahnede: ”Dedemle parka gittiğimiz bir gün TRT’ciler çekim için oradaydı. Beni oynarken çektiler. Yayın günü bizim aile, jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için televizyon başına geçti. Kendimi ekranda görünce, ‘Beni niye parkta unuttunuz?’ diye gözyaşlarına boğulmuştum…”
Cem Yılmaz’ın sanata olan yatkınlığının da çocuk yaşlarda başladığını yine stand-up gösterilerinden öğreniriz: ”Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine basmıştım. Ancak sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi yapıştırmamla son bulmuştu.
Hem gönlünü almak hem de el koyduğu patateslerime kavuşmak için dahiyane bir fikirle öğretmenimin yanına gittim. ‘Annem’ yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her tarafına bastım; annemin karşısına geçtim. Beni o halde görünce ağlamaya başlamıştı…”
Çok farklı bir çocuktur Cem Yılmaz. 1978’de, 5 yaşındayken evde kendi kasedini çıkarır. Tümüyle kendi çabasıyla yaptığı iki kasetten birinde, ‘Gemilerde Talim Var’ı, diğerinde ise ‘Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine’yi söyler yanık yanık…
Mandolinle ve kaset doldurarak başladığı müzik hayatı, ileride ünlü olunca evinde müzik stüdyosu kurmaya kadar varır. Ünü kulaktan kulağa yayılır Cem Yılmaz Etiler’deki Turizm Otelcilik Meslek Lisesi’ni bitirir.
Sonra da Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde eğitimini sürdürür. Çalışma hayatına bir barda çalışarak başlar. Bardakları yıkarken ”Ben ne yapıyorum böyle!” der.
Kendi deyimiyle turizme çok faydası olmaz! Cem Yılmaz’ın gösterilerinden öğreniriz; karate de yapar. 1983’te Gümüşyaka Dans Şampiyonu da olur. Evde ise kendince karikatürler çizer, babası da onları dükkanının duvarlarına asar.
Dükkana gelenlere, ”Bakın oğlum çizdi bunları” diye övünür. Dükkana gelenlerden biri Leman Mizah Dergisi’nin yöneticisi, karikatürist Mehmet Çağçağ olunca Cem Yılmaz’ın kaderi değişir.
Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken Leman Dergisi’ne karikatür yapmaya başlar Cem Yılmaz. 1995 Ağustos’unda Leman Kültür’de ilk stand-up gösterisini gerçekleştirir.
10 dakikalığına çıktığı sahnede 1.5 saat kalır. Ünü kulaktan kulağa yayılır, Leman Kültür Cem Yılmaz’ı seyretmeye gelenlerle dolar taşar. Cem Yılmaz, Leman Kültür’ün küçük salonuna sığmaz; stand-up yaptığı salonlar da ismi gibi büyür.
2000’lerde ise Cem Yılmaz artık Türkiye’nin en çok kazanan komiğidir. Pahalı arabalara düşkünlüğü gazetelere yansır. Ama aynı zamanda vergi rekortmeni de olur.
Cem Yılmaz’ın 1995’in Aralık ayında Beşiktaş Kültür Merkezi’nde (BKM) başladığı stand-up gösterileri kapalı gişedir hep. İlk sinema deneyimi ise; 1997’de Mazhar Alanson’la kamera karşısına geçtiği ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ filmiyle olur.
Hollywood yapımı ‘Son Umut’ filminde Russell Crowe, Cem Yılmaz’la Yılmaz Erdoğan’ı seçer rol arkadaşı olarak…
Evdeki komik sadece Cem Yılmaz değildir. Babası Arif Bey de espri yeteneğinde oğluyla yarışır. Dahası ağabeyi Can ve dayısı da çok komiktir.


Flipboard