Yavuz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Dün saatler 12.49’u gösterdiğinde o tanıdık sarsıntı bir kez daha kendini hatırlattı.
Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, başta İstanbul olmak üzere Marmara bölgesinin tamamında hissedildi.
Bursa da o sarsıntıyı şiddetli hisseden şehirlerden biriydi. Gün boyu da yaşanan sarsıntılar korkutmaya devam etti.
Sanki Marmara’ya 26 yıl sonra gelen “Unutmayın, ben hâlâ buradayım” mesajı gibiydi bu!
17 Ağustos 1999…
Hafızalardan silinmeyen o gece. Uykunun en derin anında, karanlığın en yoğun yerinde gelen büyük yıkım.
Yalnızca Marmara Bölgesi’ni değil, tüm ülkeyi sarstı.
Binlerce can gitti. Şehirler enkaza döndü. Umutlar, gelecek planları, yaşamlar… Hepsi bir gecede yerle bir oldu.
O günden sonra çok şey söylendi. Toplanma alanları çizildi, yapı stoku konuşuldu, bilgilendirme çalışmaları yapıldı.
Zamanla, tıpkı sarsıntının geçmesi gibi hafıza da sustu. Oysa doğa hiç susmadı. Van, İzmir, Elazığ, Malatya…
Ve 6 Şubat 2023…
Kahramanmaraş merkezli depremler, bir kez daha hepimizi sarstı.
Bu kez kışın en soğuk günlerinde. On binlerce canımızı yitirdik bir gecede. Şehirler dümdüz oldu.
Gözümüzün önünde 11 şehir çöktü adeta.
Tüm Türkiye’nin gerçeğiydi evet!
Ama insan unutuyor. Hem de hızlıca. Ve deprem, tam da bunu biliyor.
Dün yaşadığımız 6,2’lik sarsıntı, ne tesadüf ne de sıradan bir doğa olayı.
Bu bir alarm. Bir prova. Belki de son uyarı!
Peki, biz hazır mıyız?