Anımsıyoruz da… Çocukluğumuzda kış demek, en az diz boyu kar demekti. Özellikle de okulların sömestr tatilleri çok karlı geçer, bazı yıllar tatil uzardı.
O yıllar…
Gece yarısından sonra büyüklerin Çakırhamam’dan aşağı ve Altıparmak’ta kızaklarla kaydıklarını anımsarız. Kızak bulamayanlar tahta merdiven ve çamaşır yıkanan tahta teknelerle kendilerini yokuştan aşağı bırakırlardı.
Bursa’da araç sayısı az olduğu için aşağıdan gelen araba tehlikesi de olmazdı.
Zaten…
Günlük yaşam bugünkü kadar hareketli olmadığı için geceleri yollarda pek araç görünmezdi. Hele karlı gecelerde insanlar araçlarını da çıkarmazlardı.
Son dönemde…
Kent içinde kar kalınlığının en fazla olduğu kış 1982’de yaşandı. Çarşılarda çatıların ve Setbaşı’ndaki Mahfel’in kardan çöktüğü 1982 Şubat’ında, gazeteci olarak kardan çöken bina fotoğrafı çekmeye yetişemediğimizi anımsıyoruz.
O yıl…
Sömestr tatili için Uludağ’a çıkanlar da mahsur kalmışlardı.
Kar ve kış tatili denince akla ilk Uludağ’ın geldiği; siyasetçisinden sanatçısına, sporcusundan bürokratına İstanbul’un akın ettiği Uludağ Yolu kapanınca kentle ulaşım kesilmişti.
Geçenlerde…
TRT Arşivleri’nde yayınlanan görüntüler 40 yıl önce Uludağ’da yaşanan kar eziyetini yeniden anımsattı. Kar altındaki araçların ortaya çıkarılması için elde kürek kar temizlenmişti.
Tespit edilen araçların üstüne, çubuklar dikilmişti.