‘7 bin yıllık yolculuk’ böyle başlıyor

Sümerler tarafından MÖ 5000’li yıllarda icat edildiği bilinen ve sazlıklardan toplanan kamışlardan usta ellerde şekillendirilen ney, özellikle tasavvuf musikisinin vazgeçilmez enstrümanı olarak 7 bin senedir önemini koruyor.

‘7 bin yıllık yolculuk’ böyle başlıyor

Ney yapımı için sazlıklardan boğumları ve çapı uygun olan kamışlar toplanıp kaba temizliği yapıldıktan sonra en az bir yıl kurumaya bırakılıyor.

 

İnsan gırtlağının yapısı gibi 9 boğumluk kamışlar, kuruduktan sonra ince temizliğe alınıyor, içi boşaltılıyor ve iki hafta yağ dolu bir kutuda tutuluyor.

 

Yağdan çıkarılan ve ısıtılarak düzeltilen kamışın iki ucuna, kırılmasını önlemek için çelik, gümüş veya altından belli incelikte parazvane (koruma) takılarak, başpare de eklenip eski matematik yöntemler ve hesaplarla perdeler (nota delikleri) açılıyor.

 

 

Son olarak akort işlemine giren kamış, ses kutusu denilen en üst boğum kısaltılarak akort ediliyor. Uzunluğuna göre hangi cins olduğu belirlenerek doğru karar sese göre akort edilen kamış, kullanıcının el ve üfleme şekline göre perdedeki 7’nci deliği açılıp son akordu yapılarak neye dönüştürülüyor.

 

Bursa’da yaşayan ney ustası ve neyzen Ahmet Murat Bilgiç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, neyin geçmişinin çok eskilere dayandığını ancak geleneğin Türkiye’de Hazreti Mevlana ile kazandığı farklı bir boyutta sürdürüldüğünü söyledi.

 

Mevlana’nın deyimiyle neyin kamil insanı temsil ettiğini belirten Bilgiç, askerdeyken bir komutanının üflediği neyin sesinin adeta içine işlediğini ve böylece ney aşkının başladığını söyledi.

 

Daha sonra neyzen bir komşusunun hediye ettiği neyle çalışmaya başladığını aktaran Bilgiç, ustaların üflediği ilahileri dinleyerek kendini geliştirmeye çalıştığını dile getirdi.

 

Türkiye’de “365 gün sema dönülen tek Mevlevihane” olarak bilinen Karabaşı Veli Kültür Merkezi’nde mutriban olarak yıllarca görev yaptığını ifade eden Bilgiç, o dönem ellerindeki neyle hanendenin sesi uymayınca yeni bir ney üretmek zorunda kaldığını anlattı. Böylelikle ney imal etmeye başladığını söyleyen Bilgiç, “Tabii o zamanki maddi imkanlarımız da kötü olduğundan benim onu yapmam gerekiyordu. Yapmam gerekiyordu ve yaptım. Çok şükür, oldu. Vazife alınmaz verilir misali bize de bu yapım vazifesi verildi” diye konuştu.

 

Evinin mutfağında bir çanta aletle başladığı ney yapımında kendisini geliştirdiğini vurgulayan Bilgiç, şimdi atölyesinde hem ney ürettiğini hem de neyzen adaylarına üfleme dersleri verdiğini anlattı.

 

Bilgiç, bazı kişilerin ticari amaçlı ney üretmeye çalıştığını ancak bunların yeterli olmadığını öne sürdü.

 

Neyi, üfleyen bir ustadan almanın önemli olduğunu ifade eden Bilgiç, “Arkadaşlar gidiyorlar bir yere ney almaya, kendisi bilmiyor, satan da bilmiyor, yapan da bilmiyor ama ortada bir ney var. Hiçbir şey bulamıyorsanız, yanınızda ney üflemesini bilen biri olsun en azından” dedi.

 

Ahmet Murat Bilgiç, ney yapımında genellikle Hatay’ın Samandağı ilçesinden toplanan kamışların kullanıldığını söyledi.

 

Bir kamışın neye dönüştürülebilmesi için boğumlarının aralığının yaklaşık 4 parmak olması gerektiğine değinen Bilgiç, “Musiki, doğanın sesidir aslında. Ney de doğadan gelen bir bitkiden yapılıyor. Mevlana hazretleri neye farklı bir açıdan bakmış. ‘Ney, kamil insanı temsil eder’ demiş. Dünyanın her yerinde kullanılan bu sazın tarihi çok eskilere dayanıyor ama Anadolu’daki neyi Mevlana’dan almışız. Ona göre kamil insanı temsil eden bir enstrümanı nasıl olur da alelade yaparız?” dedi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X