Asla uyumayan şehir! Olay Yazarı Melis Evcimen hayaller kentini sizin için keşfetti…

Olay Yazarı Melis Evcimen, Amerika’nın New York kentinde geçirdiği 3 günü kaleme aldı…

Asla uyumayan şehir! Olay Yazarı Melis Evcimen hayaller kentini sizin için keşfetti…

Evcimen, yazısında şu ifadeleri kullandı:

New York…

Beton binaların gökyüzüyle yarıştığı, ışıkların hiç sönmediği, kültürlerin, dillerin ve hikâyelerin iç içe geçtiği eşsiz bir metropol. “Asla uyumayan şehir” unvanını sonuna kadar hak eden büyülü yer. Şehirde geçirdiğim 3 gün boyunca her sokağında başka bir dünyaya adım attım.

İşte o büyülü keşif yolculuğumun detayları…

Manhattan’ın kalbi Central Park’ta güne merhaba

Kaldığımız otelin ismi. Monarch, gerçekten çok memnun kaldık New York’un ikonlaşmış binası Empire State manzaralı ve her yere yürüyerek gidebileceğiniz bir konumda… New York’ta temiz güvenilir oteller geceliği 100, 150 dolardan başlayan fiyatlarda… Biz güne erken başladık. Otelden çıkıp soluğu Central Park’ta aldık.

Sabah serinliğinde yürüyüş yapan New Yorklular arasında olmak bile insana şehirle kaynaşmış hissi veriyor. Şehrin tam ortasında dev bir vaha gibi uzanan bu parkta sabah yürüyüşü yapmak, ördekleri izlemek ve sokak müzisyenlerinin ezgileriyle güne başlamak insanın ruhunu dinlendiriyor. Burada birçok sokak satıcısı bulunuyor ve uygun fiyatlarda hediyelik eşya bulmanız mümkün bizzat deneyimlemiş bir olarak söylüyorum. Manhattan cadde üzerindeki hediyelik eşya dükkanları daha pahalı. Bu güzel parkta dikkatimizi çeken fayton turları oluyor… Merak edip sorduk 20 dakikalık kısa bir tur yapmak isteyenler için kişi başı 63 dolar. Zaman aralığı uzadıkça fiyatta artıyor.

Times Square ve Broadway Işıkları

“Dünyanın Kavşak Noktası” (The Crossroads of the World) olarak da anılan dünyanın en ünlü meydanlarından biri olan Times Square’e gittik. Central Park’tan aşağı doğru yürüdüğünüzde Times Square’e varırsınız. Kafamı nereye çevirsem bir hareket. Dev LED ekranlar, koşuşturan insanlar, sokak gösterileri ve alışverişin kalbi burada atar. Ve merak ediyoruz öğreniyoruz bu reklam panolarına reklam vermenin maliyeti seçilen panonun boyutu, konumu, yayın süresi ve reklamın sıklığı gibi faktörlere bağlı olarak geniş bir yelpazede değişiklik gösteriyormuş. 15 saniyelik reklamlar 40 dolardan saatlik ücreti yaklaşık 1.000 dolardan aylık kiralama bedeli ise yaklaşık 4.500 dolardan başlıyormuş. Bazı büyük panolarda günlük reklam maliyetleri 10.000 dolardan başlayıp yüz binlerce dolara kadar çıkabiliyormuş… Bu meydanda alışveriş dükkanları yeme içme yerleri bulunuyor.

Bizde dinlenmek hem de karnımız doyurmak için New York City’de özellikle Manhattan ve Brooklyn’deki şubeleriyle popüler bir fast-food zinciri olan Raising Cane’s, da bir menü yemek 11 dolardan başlıyor… Lezzeti kendine has sosu uygun fiyatlı lezzetli tavuk menüleriyle dikkat çekiyor.

Eğer vakit uygunsa bir Broadway müzikaline bilet almak da günün en unutulmaz anlarından biri olabilir. Müzik, dans ve hikâye anlatımının zirvesi Broadway’de yaşanır.

Hard Rock Cafe’de eşsiz müzik lezzeti

New York’un en ikonik noktalarından biri olan Times Square’in ışıklı caddeleri arasında yürürken devasa neon gitarı görürseniz, bilin ki Hard Rock Cafe New York’a geldiniz. Burası sadece bir restoran değil; müziğin, tarihin ve lezzetin iç içe geçtiği bir deneyim noktası.

Hard Rock Cafe, Manhattan’ın tam merkezinde, 7. Cadde ile 43. Sokak’ın köşesinde yer alıyor. Times Square’in o göz kamaştıran kalabalığı arasında, bu mekân adeta bir sığınak gibi geldi bana. Dışarıdaki koşuşturmadan bir adım içeri atınca kendimizi tamamen başka bir dünyada bulduk.

İçeri girdiğinizde sizi karşılayan şey sadece klasik bir restoran ambiyansı değil. Duvarlar adeta rock tarihine tanıklık ediyor. Benim gibi ergenlik döneminde rock müzik dışında başka bir müzik dinlemeyen biri için adeta bir cennet. Elvis Presley’nin ceketi, The Beatles’a ait el yazmaları, Jimi Hendrix’in gitarı, Lady Gaga’nın sahne kostümleri… Her köşede bir yıldız, her eşya bir hikâye anlatıyor.Arka fonda çalan rock müzik eşliğinde, bir şeyler içip atıştırmanız mümkün. Burası hem görsel hem işitsel bir zaman yolculuğuna çıkartıyor sizi.

Rooftop barlar ve gece hayatı

New York gece hayatı da en az gündüzü kadar canlıydı. Şehrin birbirinden havalı rooftop barlarında Empire State Binası manzaralı bir kokteyl yudumlamak müziğin ritmine kapılmak geceyi unutulmaz kıldı..

New York’un gece ışıl ışıl sokaklarında gezerken Empire State binasına denk geliyoruz. Buradan New York’un 360 derece panoramik manzarasını izleyebilirsiniz: Central Park, Brooklyn Köprüsü, Özgürlük Heykeli ve daha fazlası… Binanın tepesindeki ışıklandırma sistemleri özel günlerde ve kutlamalarda renk değiştiriyormuş. Gerçekten çok görkemli özellikle geceleri muhteşem ışıklandırılmasına büyülenmemek elde değil.

Biraz ilerde New York’un ikonik sembollerinden biri olan Rockefeller Center’ı görüyoruz. Bu devasa binanın içinde mağazalar, restoranlar, kafeler ve sanat galerileri bulunuyor. Her yıl kurulan devasa yılbaşı ağacı Rockefeller Center’ın en ünlü etkinliğidir.

Son olarak Louis Vuitton’un New York’taki amiral mağazasına gittik. Bu mağaza, Amerika’da lüks, kültür ve gastronomiyi bir araya getiren benzersiz bir deneyim sunmakta. Binanın dış yapısı Louis Vuitton’un ikonik bagajlarını anımsatan 52 fit yüksekliğinde dört kule ile dikkat çekiyor.

Brooklyn Köprüsü’nde günbatımı

Günün yavaş yavaş akşamı bulduğu saatlerde Brooklyn Köprüsü’nden yürüyerek Manhattan siluetini izlemek paha biçilmezdi.

Yapımı 14 yıl süren bu köprüde dünyada ilk kez çelik tel kullanılmış.

Hem araç trafiğine hem de yayalara ve bisikletlilere açık olan Brooklyn Köprüsü, sayısız filmde, dizide ve fotoğrafta New York’un simgesi olarak yer almış. Köprünün taş kemerleri ve çelik halatları arasında yürürken şehrin tarihiyle bugünü arasında muhteşem bir manzara karşınıza çıkıyor.

Köprülerin altında sanat ve hayat; DUMBO

Brooklyn Köprüsü’nden yürüyerek geçip DUMBO’ya varmak, adeta bir ritüel. Adımlarınız ahşap kaldırım taşlarında yankılanırken, kafelerde taze demlenmiş kahve kokusu havaya karışıyor. İlk durağım, tabii ki Washington Street oldu. Tam o ikonik kareyi yakalamak için uğraştık. Arka planda Manhattan Köprüsü, onun ortasında da Empire State Building. Gerçekten kartpostallık bir an. DUMBO, yalnızca fotoğraf çekmek için değil; Sokak aralarında gizlenmiş galeriler, bağımsız kitapçılar ve yaratıcı atölyeler karşınıza çıkıveriyor. Eski tuğla binaların içinde gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Eğer yolunuz New York’a bir diğer ismi Big Apple’a düşerse, Brooklyn Köprüsü’nün altındaki bu küçük dünyaya uğramadan dönmeyin.

Olay Yazarı Melis Evcimen’in yazısının tamamı için tıklayın…

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X