Avrupa’nın kanayan yarası; IRKÇILIK…

Malili futbolcu Moussa Marega’ya yönelik ırkçı saldırı, Avrupa futbolunun temel problemlerinden biri haline gelen ırkçı saldırıları ciddiyetle ele almayı ve bu olayların hukuki boyutunu aydınlatmayı gerektiriyor.

Avrupa’nın kanayan yarası; IRKÇILIK…

Ayrımcılık, bir kişinin bir kişi veya gruba, farklı ırka, dine, milliyete veya cinsiyete sahip olması nedeniyle önyargılı davranmasıdır. Son zamanlarda ne yazık ki dünya genelinde ve özellikle Avrupa’da ayrımcılık içeren nefret eylemlerinin hızla arttığına tanık oluyoruz. Ayrımcılık eylemlerinin en çok ortaya çıktığı alanlardan biri de insanların eğlenmek için izlediği futbol müsabakaları.

Avrupa futbolunu derinden etkileyen olayların en önemlilerinden biri, futbolculara ten renkleri sebebiyle yapılan ırkçı saldırılardır. Bu tür olaylar dünyanın neresinde olursa olsun kabul edilemez. Ancak şu da bir gerçek ki, futbolda ırkçılık günümüzde artarak devam etmekte ve yeni nesiller için güzel mesajlar içeren bir oyunun imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Birçok ülkede farklı uyruklara sahip oyunculara yapılan ırkçı saldırılara geçen günlerde Portekiz’de bir yenisi daha eklendi.

Malili futbolcu Moussa Marega’ya yönelik ırkçı saldırı, Avrupa futbolunun temel problemlerinden biri haline gelen ırkçı saldırıları ciddiyetle ele almayı ve bu olayların hukuki boyutunu aydınlatmayı gerektiriyor.

Avrupa futbolunda ırkçılık örnekleri

Irkçılık hadiseleri İngiltere başta olmak üzere İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya ve Ukrayna gibi futbolun milyonlarca kişi tarafından izlendiği birçok ülkede görülmektedir. Örneğin, Birleşik Krallık polis verilerine göre yalnızca 2019 senesinde 150 futbol maçında ırkçılık içeren olaylar meydana geldi. Aynı şekilde Birleşik Krallık’ta ırkçılık olayları bir önceki seneye göre yüzde 50 arttığı gibi, üç sene öncesine göre de iki katına çıktı. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi ırkçılık olayları ada futbolunda ciddi anlamda artmış durunda.

Aşağıda örnekleriyle görüleceği üzere, Birleşik Krallık dışında diğer birçok Avrupa ülkesinde de son senelerde ırkçılık olayları önlenemez şekilde artmıştır.

Taison Barcellos Freda (Ukrayna): 10 Kasım 2019 günü Dinamo Kiev-Shaktar Donetsk kulüpleri arasında oynanan müsabakada, Dinamo Kiev taraftarları Shaktar Donetsk futbolcusu Taison’a ırkçı tezahüratta bulunmuş ve Taison ise ırkçı tezahüratta bulunan taraftarlara şiddetli tepki göstermişti. Irkçı tezahüratlar sonrası şiddetli tepkisi sebebiyle Taison, hakem tarafından kırmızı kart ile cezalandırılmış ve gözyaşlarını tutamayarak oyun alanını terk etmişti.

Ahmad Mendes Moreira (Hollanda): 17 Kasım 2019 tarihindeki Den Bosch ile Excelsior kulüpleri arasında oynanan müsabakada, ev sahibi kulüp taraftarları Excelsior futbolcusu Ahmad Mendes Moreira’ya ırkçı tezahüratta bulunmuş ve müsabaka 30 dakika süreyle durdurulmuştur. Sonraki hafta Hollanda’da futbol kulüplerinin oyuncuları çıktıkları müsabakalarda bir dakika süreliğine topa dokunmamış ve söz konusu olayı protesto etmiştir.

Romelu Lukaku ve Chris Smalling (İtalya): Aralık 2019’un başında İtalya’nın ünlü bir spor gazetesi olan Corriere Dello Sport’ta atılan bir manşet herkes tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Inter kulübü futbolcusu Romelu Lukaku ve Roma kulübünün futbolcusu Chris Smalling’in olduğu bir fotoğraf ve fotoğrafın üstünde yazan ‘‘Kara Cuma’’ (Black Friday) ifadesi İtalya’da çokça konuşulan ırkçılık konusunu tekrardan gündeme getirmiştir. Her ne kadar gazete yönetimi suçlamaları reddetse de, İtalya Futbol Ligi, 16 Aralık’ta ülke çapında ırkçılık karşıtı posterler yayınlamıştı.

Inaki Williams (İspanya): Geçtiğimiz 25 Ocak tarihinde Espanyol ile Athletic Bilbao kulüpleri arasında oynanan maçta ev sahibi kulüp taraftarları Athletic Bilbaolu futbolcu Inaki Williams’a bir hayvanı çağrıştıracak şekilde tezahüratta bulunmuş ve Espanyol Kulübü müsabakadan 5 gün sonra ırkçılığa konu olan 12 taraftarına ömür boyu stadyuma giriş yasağı koymuştur.

Futbolcu Moussa Marega olayı (Portekiz)

Yukarıda örnek olarak verilen olayların bir benzeri geçtiğimiz Pazar günü Portekiz’de Guimaraes ile Porto kulüpleri arasında oynanan müsabakada yaşanmıştı. Porto kulübünün oyuncusu Moussa Marega, takımını 2-1 öne geçiren golü müsabakanın 61. dakikasında kaydetmiş ve sonrasında oyun alanından ayrıldığı 71. dakikaya kadar ırkçı saldırılara maruz kalmıştır. Her ne kadar takım arkadaşları Marega’yı sakinleştirmeye çalışsa da, Marega ırkçı saldırılara daha fazla dayanamamış ve ırkçı saldırılar karşısında hiçbir eylemde bulunmayan ve tersine kendisine sarı kart gösteren hakemlere serzenişte bulunarak oyun alanını terk etmişti. Durmak bilmeyen ırkçı eylemler karşısında hakemlerin hiçbir anons yapmaması ve olayları tabiri caizse izlemesi herkes tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Marega maç sonrasındaki ifadesinde, kendisine yapılan ırkçı eylemin tamamen aşağılama amacıyla yapıldığını ve bu eylemin kendisini duygusal anlamda oldukça yaraladığını söylemiştir. Marega’ya göre eylemler müsabaka öncesi ısınma sırasında başlamış, yapılanlara hakemler tarafından göz yumulmuş ve ırkçı eylemler 2-3 kişi tarafından değil, tüm stadyum tarafından gerçekleştirilmişti.

Bu olay sonrası futbolda ırkçılık olayı tekrardan daha yüksek bir sesle gündeme gelmiş ve birçok spor adamı da olaya tepki göstermiştir. Örneğin, İtalyan Antrenör Fabio Capello futbolda ırkçılık olaylarının ulusal ve uluslararası federasyonların çalışmalarıyla çözülebileceğini ve ırkçı eylemlerde bulunanların ömür boyu futboldan men edilmesi gerektiğini belirtmişti. Bunun dışında İngiliz Antrenör Arsene Wenger’e göre ise ırkçılık, insanlara yapılan şiddet eyleminden farklı değildir. Spor adamlarının yanı sıra Portekiz Başkanı Marcelo Rebelo De Sousa ve Başbakanı Antonio Costa da olayları kabul edilemez olarak tanımlayıp, yapanların cezalandırılması gerektiğini kamuoyuyla paylaştılar.

Futbolda ırkçılık olaylarının hukuki karşılığı 

Moussa Marega olayı özelinde, Portekiz polisi müsabaka süresince Marega’ya ırkçı saldırıda bulunan taraftarların tespiti için stadyum kamera kayıtlarını incelemeye başladı. Portekiz yerel kanunlarına göre, ırkçı eylemlere karışan kişiler beş yıl süreyle hapis cezasıyla cezalandırılıyor.

Futbolda ırkçı saldırıların hukuki yönden FIFA ve UEFA boyutu da bulunmaktadır.

FIFA: FIFA regülasyonlarına göre, üye ülke federasyonları futbolda ırkçılık ile mücadele etmeli ve ırkçı eylemlerde bulunan kişileri FIFA regülasyonlarını örnek alarak kendi içtihatları ile cezalandırmalıdır. Irkçılık olayları FIFA Disiplin Talimatı’nda Ayrımcılık (Discrimination) başlığı altında tanımlanmakta olup, FIFA’nın ırkçılık ile mücadelesi üç başlık altında tanımlanmaktadır; aksiyon planı, ayrımcılıkla mücadele yetkilisi ve cezalar. İlk olarak, FIFA’ya üye ülke federasyonlarının tamamının, yetkilileriyle, futbolcularıyla ve hakemleriyle ırkçılıkla topyekün mücadele için somut aksiyon planının olması gerekmektedir. İkincisi, her müsabaka sırasında stadyumlarda ayrımcılıkla mücadele yetkilisi bulunmalıdır. Bu kişinin stadyumlarda potansiyel eylemleri saptayıp, hakemleri bilgilendirmesi ve ırkçı eylemlerle ilgili delilleri toplaması gerekmektedir. Üçüncü ve en önemli kısım ise ırkçı eylemler karşısında FIFA Disiplin Talimatı’nda yazılı olan ceza miktarlarıdır.

Irkçı eylemlerde bulunan taraftarların mensubu olduğu kulübe eylemin ağırlığına göre, ihtar veya seyircisiz oynama cezalarından biri verilir. Ciddi bir ırkçı eylemin ortaya çıkması veya ırkçı eylemlerin tekrarı durumlarında; ilgili kulübe hükmen yenilgi, puan silme, küme düşürme veya ligden çıkarılması gibi çok ciddi ve ağır cezalar verilebilir.

Ayrıca talimatlara göre, ırkçılık eylemlerini gerçekleştiren taraftarların en az 2 yıl süreli stadyuma girişleri yasaklanmalıdır. Taraftarların ırkçı eylemleri sebebiyle de ilgili federasyon veya kulübe en az 30 bin İsviçre frangı para cezasına hükmedilir.

Irkçılık karşısında sıfır tolerans sahibi olduğunu belirten FIFA’nın, buna rağmen birçok ırkçı eylem karşısında yukarıda belirtilen ağır ceza miktarlarını uygulamaması eleştirilmesi gereken bir noktadır.

UEFA: UEFA Disiplin Talimatı’nda ise kişilerden ziyade kulüp ve federasyonlara uygulanacak cezalar öne çıkıyor. Örneğin bir stadyumda kulüp taraftarları tarafından ilk defa ırkçı eylem gerçekleştirilmesi durumunda, eylemi gerçekleştiren taraftarların mensubu olduğu kulübe tribün kapatma cezası verilir. Bu eylemin ikinci kez gerçekleştirilmesi durumunda ise bunun cezası seyircisiz oynama ve 50 bin avro ceza miktarı olacaktır. Ciddi ırkçılık eylemleri ise yine FIFA Disiplin Talimatı’ndaki gibi, hükmen yenilgi, puan silme ve ligden çıkarılma gibi ağır yaptırımlarla cezalandırılacaktır.

Bunların yanında, hakemlere de müsabakayı durdurma yetkisi verilmiştir. Müsabakanın durdurulması sonrası eylemlerin devam etmesi durumunda, ırkçı eylemleri gerçekleştiren taraftarların mensubu olduğu kulüp müsabakayı hükmen kaybetmiş sayılacaktır.

Avrupa futbolunda ırkçılık sorunu neden çözülemiyor?

Günümüzde hem FIFA hem de UEFA’nın ırkçılık karşısındaki pasif tutumu ve caydırıcı hükümleri uygulamaması sebebiyle, Avrupa futbolunda ırkçılık olayları artarak devam etmektedir. Örneğin Çin’de futbol oynamaya devam eden ünlü futbolcu Yaya Toure’ye göre her olay sonrası ırkçılık konusunda herkes konuşmakta, ama FIFA ırkçılık konusunu yeterince önemsememekte ve bu konuda çözüme yönelik aksiyon almamaktadır. Kendi düşüncesine göre, oyun alanında ırkçı saldırıyla karşı karşıya kalan futbolcular takım arkadaşları ile beraber doğrudan oyun alanını terk etmelidir. Eski futbolcu Les Ferdinand da benzer düşüncelere sahiptir: “Futbolun yönetim organları bu konuya fazla eğilmiyor, çünkü hiçbir zaman ırkçılıkla karşı karşıya kalmadılar ve ırkçılığın ne denli kötü bir şey olduğunu bilmiyorlar. FIFA, UEFA veya yerel federasyonlara gidebilirsiniz, ama hepsi mesuliyeti diğerine yönlendirerek kendisi sorumluluk almaktan kaçıyor.’’

Hukuki Çözüm: Futbolda ırkçılıkla mücadelede caydırıcı hükümlerin konulması kadar bu hükümlerin uygulanması da oldukça önemli. Futbolda son zamanlarda ırkçılığın artarak devam etmesinin en önemli nedenlerinden biri de hem ulusal hem uluslararası federasyonların caydırıcı ceza miktarlarını uygulamamasıdır. Bunun yanında hukuki anlamda üzerinde durulması gereken bir diğer nokta, kulüp veya federasyonların değil eylemi gerçekleştiren bireylerin doğrudan cezalandırılması gereğidir. FIFA ve UEFA disiplin talimatlarında yazılan çoğu madde, kulüp veya federasyon yetkilileri, müsabaka hakemleri ve futbolcularını kapsamaktadır. Ancak gerçek hayatta bu tür istenmeyen eylemlerin çoğunu gerçekleştiren kişiler taraftarlardır ve bu taraftarlar eylemleri sebebiyle uzun yıllar boyunca ve hatta bazı durumlarda ömür boyu futbol müsabakalarından men edilmelidir.

Hakemler, oyuncular ve taraftarlar ırkçılığın karşısında durmalı

Ciddi bir toplumsal olay olan ırkçılığın futbol sahalarında çözümü çerçevesinde, stadyumdaki futbol paydaşlarının nasıl reaksiyon göstereceği de bir o kadar önemlidir. Marega örneğinden yola çıkacak olursak, Marega’ya taraftarlar tarafından ırkçı saldırılar yapıldığı anda, müsabaka hakemleri ırkçı tezahüratlara karşı sessiz kalmış ve Marega’nın oyun alanını terk etme eylemine hiçbir takım arkadaşı fiilen destek vermemiştir.

İngiltere merkezli Kick It Out organizasyonu müsabaka hakemlerinin ırkçılığa maruz kalan oyuncuya destek olmamasına ve oyuncuların tümünün bir araya gelip tepki amacıyla oyun alanını topluca terk etmemelerine anlam verememiştir. Bu sebeple, bir futbolcu oyun alanında ırkçı bir saldırıya uğradığında, hakemler, diğer futbolcular ve stadyumda bulunup ırkçı eylemleri desteklemeyen taraftarlar dahil herkes ırkçı eylemin karşısında durmalıdır.

(AA)

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X