Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, son dönemdeki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Seçim sürecinde memleketin her tarafını gezmek durumunda olduklarına işaret eden Pakdemirli, illerde dolaşarak dertlere derman olmak için çalıştıklarını söyledi.
Pakdemirli, fiyat artışlarının nedenlerinden bir kısmının yaşanan hortum ve sel felaketleri bir kısmının da fırsatçıların operasyonları olduğuna dikkati çekerek, tanzim satışlarından sonuç alındığını kaydetti.
Üreticinin alın teriyle ürettiği domatesin 3 liradan alıcı bulduğunu ancak İstanbul’daki “Ayşe Teyze’nin” aynı domatesi 9,5-10 liradan yediğini anımsatan Pakdemirli, burada çarenin kooperatiflerin sahaya inmesi olduğunu dile getirdi.
Pakdemirli, kooperatifler sahada olmayınca devletin sahaya inmek zorunda kaldığını vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönlendirmesiyle 5-6 gün içinde tanzim satış konusunda organize olduklarını ifade etti.
Bakanlıkta, bu işlerden anlayan özel sektörden yeni getirdikleri bir ekibin bulunduğunu belirten Pakdemirli, Tarım Kredi Kooperatifleri ve belediyelerle çok hızlı bir şekilde tanzim satışları hayata geçirdiklerini anlattı.
“Amaç çıkan yangını söndürmek”
Pakdemirli, amaçlarının çıkan yangını söndürmek olduğuna işaret ederek, “Bu, bugüne ait bir sonuçtur.” ifadesini kullandı.
Seracılıkla ilgili Ziraat Bankasının desteklerini açıkladığına dikkati çeken Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Türkiye’deki sera alanlarını iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Bunu yaparsak fiyatlardaki dalgalanmaları minimuma düşürmüş olacağız. Bence hem markette hem de halde tüketicinin ulaştığı fiyatlarda yüzde 40-50 indirim olmuştur. Bu anlamda bence iş neticeye ulaşmıştır. Maksat hasıl oldu. İsteyenler istediği kadar eleştirsin, özneden çok yüklemle uğraşıyorlar.”
Sebze ve meyvede tanzim satışlara en fazla 15-20 gün daha ihtiyaç olacağını düşündüklerini ifade eden Pakdemirli, “Ondan sonraki dönemde tanzim satış noktalarındaki satışlar gelecek talebe bağlıdır. Biz, şu anda Cumhurbaşkanımızın bize verdiği hedef ve ışık doğrultusunda çalışmalarımızı genişlettik. Nohut ve mercimek bugün devreye giriyor. Pirinç de haftaya satılmaya başlanacak. Nohut 5,5 lira, mercimek 4,5 liradan bugün satılmaya başlandı. Piyasa fiyatları iki misline yakın şu anda. Pirinci de haftaya 5 kiloluk paketlerde 30 liraya, kilogramını 6 liradan satmaya başlayacağız.” diye konuştu.
“Üretici-tüketici bağını kuracak kooperatiflerdir”
Pakdemirli, Gıda Komitesinin hedefleri ve çalışmalarıyla ilgili soruyu yanıtlarken de tarımın yapısal gelişme alanlarına bakıldığında, kooperatiflerin çok önemli bir yeri olduğunu söyledi.
Bakanlığının başından itibaren ‘Üreticiyi koruyacağız, tüketiciyi kollayacağız.’ ilkesini dikkate aldığını vurgulayan Pakdemirli, “Aslında bu birebir bakanlığın işi değildir. Bakanlık mekanizmayı kurar ama kooperatiflerin üretici ile tüketiciyi birbirine yaklaştırması lazım. Buradaki bağı kuracak olan kooperatiflerdir.” ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, dünya örneklerine bakıldığında Türkiye’de çok başarılı kooperatif örnekleri olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“En iyi olan kooperatifimiz Pankobirlik’tir ama dünyada 45-50 milyar dolar cirosu bulunan, Türkiye’nin tarımsal milli hasılası kadar cirosu olan kooperatifler var. Bunlar da gerçek anlamda tüketici ve tüketiciyi birleştirmek anlamında çok önemli adımlar atmış, yapısal problemleri çözmüştür. Türkiye, başarılı örnekleri olan kooperatifleri yapmakla mükelleftir. Ne yazık ki bizim kooperatif ekosistemimiz biraz dağınık. 15 bine yakın kooperatif var, bunlar da para ve ciro gibi değer üretmiyorlar. Bir sürü içi boş kooperatif var. Bunlar da bir şekilde aidatlarla haksız bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bu ekosisteme biz inşallah en geç yılın ikinci yarısından itibaren neşter atacağız. Ben kooperatiflere şu mesajı veriyorum, ‘Toplanın, değer yaratacak bir sistemle ilgili tekliflerinizi getirin. Biz size burada asla tepeden inme yaklaşmak istemiyoruz. Siz nasıl olması gerektiğini biliyorsanız, oturun dünya örnekleri üzerinden çalışın, biz de sizin isteğiniz doğrultusunda gereğini yapalım.’ Mutlaka ve mutlaka üretici ile tüketiciyi birleştirmek lazım. Devlet mecbur kaldığı için sahaya iniyor ama bu iş kooperatiflerindir. Yeni dönemde bunun iyi örneklerini göreceğiz diye düşünüyorum. Tarım Kredi’nin de kooperatif düşüncesi var. Belki biraz daha belediyelerin kooperatiflere yer vermesiyle 200-300 ürünün gerçek modellerle tanzim satış noktalarında satılması söz konusu olmalıdır diye düşünüyorum.
“Perakende Yasası’nı da ele almamız lazım”
Tarlada üretilen ürünle tezgaha gelen ürün arasındaki fiyat farkına işaret eden Pakdemirli, lojistik tedarik zincirinde kopmalar olduğunu, 100-200 yıl önce kurulmuş “anadan-atadan kalma sistemlerle” işin götürülmeye çalışıldığını söyledi.
Pakdemirli, ürün sofraya gelinceye kadar kayıplar, israflar olduğunu belirterek, tedarik sürecinin de gereğinden fazla uzun olduğunu ifade etti.
Bakan Pakdemirli, “Bu kadar uzun bir tedarik süreci gerekli mi, bugünkü şartlarda bunu ciddi biçimde ele almak lazım. Hal Yasası çıkarılacak, Perakende Yasası’nı da ele almamız lazım.” dedi.
Yerel ürünün bulunduğu yerdeki zincir marketin manav reyonunda satılmaya başlanmasıyla lojistik, elleçleme kayıplarının engelleneceğini ve yerel ekonominin kalkınmasının sağlanacağını vurgulayan Pakdemirli, şöyle devam etti:
“Bugün itibarıyla yasal zorunluluk yüzde 1. Yani perakende sektörü, yerel ürünü yüzde 1 rafta bulundurmak zorunda. Bunu yüzde 15-20’lere taşıyabilirsek, yerinde üretim ve tüketime kavuşuruz. Aradaki taşıma kayıpları, yakıt masrafı gibi birçok masraftan da kurtulmuş oluruz. Zincir bu kadar kopuk, arada da bu kadar uçurum olmadığı dönemde de fiyatlar birbirine mutlaka yakınlaşacaktır, arada da fırsatçılar kalmayacaktır diye düşünüyorum. Zincirde 4 aracı varsa bu 2’ye düşmüş olacak.”
Pakdemirli, kooperatiflerin de sistemde etkin olarak yer almasının önemine işaret ederek, “Kooperatif üreticiden alacak, belediyenin tahsis ettiği yerlerde bina ve marketlerini kuracak, burada satışını yapacak. Bu orta vadeli bir proje, bugünün işi değil. Bugünün işini tanzim çadırlarıyla hallettik.” diye konuştu.
“Tarımsal hasıla 4 misli artırılabilir”
Bakan Pakdemirli, üretim planlamasına yönelik sorular üzerine, domates, patates, soğan gibi ürünlerle ilgili eksiklikler olabileceğini, planlamada da en iyi noktada bulunulmadığını dile getirdi.
Üretimde çok farklı disiplinlerin alanına giren unsurların yer aldığına dikkati çeken Pakdemirli, önemli olanın hedefler koyup, buna uygun planlamalar yapmak ve ürünün “yok satmayacağı” bir sistemi kurmaktan geçtiğini ifade etti.
Avrupa’da geçen yıl patatesin tonunun 20 avroya kadar düştüğünü, bugün rakamın 360 avroya ulaştığını belirten Pakdemirli, “Bu her ülkenin başına gelebilen bir şey. Geldiği zaman da muhalefet partilerinin, muhalif medyanın elinde patates taşıyıp veya patates animasyonlarıyla dalga geçtiği bir durum değil. En nihayetinde bakanlığın da yapabilecekleri sınırlı. Bulutları aralamak, kapatmak, yağışları kontrol etmek gibi yetkinlikleri yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Planlama konusunda optimizasyonu kullanmayı kararlaştırdıklarını ifade eden Pakdemirli, Türkiye’nin tarımsal hasılasını 4 misli artırabilecek olanaklara sahip olduğunu kaydetti.
Pakdemirli, havza bazlı yönetime geçerek, Ankara’nın sorumluluk ve yetkilerini biraz daha havzalara devredip, optimizasyon ve planlamaları oralarda yaptırmak istediklerini, bu sayede daha iyi bir planlama olacağını bildirdi.
“Resmin büyüğüne bakmazsak haksızlık ederiz”
“Tarımda sıfır risk, sıfır problem asla olmayacak.” diyen Pakdemirli, Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğunu ve tarımsal hasıla açısından Avrupa’da ilk, dünyada 7’nci sırada yer aldığını belirtti. Pakdemirli, “Türkiye aslında kaynaklarını iyi değerlendiriyor. 17’nci sırada toprak kaynağınız var ama dünyada 7’nci sıraya oturmuşsunuz. Boş araziler, değerlendiremediğimiz şeyler var mı, var. Eğer resmin büyüğüne bakmazsak kendimize haksızlık ederiz.” dedi.
Eskiye oranla çok daha fazla çalışılması ve gelecek 20 yılda üretimin en az yüzde 50 artırılması gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, işlenmiş gıdada da yürünecek yer ve alınacak mesafe olduğunu dile getirdi.
“Hal Yasası için örnekler inceleniyor”
Bakan Pakdemirli, Hal Yasası ile ilgili dünyadaki çeşitli örneklerin incelendiğini söyledi.
Yasayla ilgili 1-2 ufak noktayı ilgili bakanlıklarla konuştuklarını anlatan Pakdemirli, “Hal Yasası, Meclisin açılmasıyla hızlı şekilde yasalaşacaktır diye düşünüyorum. Buradaki ana amaç üretici ve tüketicinin daha yakınlaşması, tüketicinin daha iyi fiyatla daha iyi ürüne ulaşmasıdır.” diye konuştu.
Hal Yasası’na “süper bir anlam” da yüklenmemesi gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, bu yasayla bütün problemlerin çözülmeyeceğini, kooperatiflerin, Perakende Yasası’nın da devreye konulmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
“Etle ilgili zaten tanzim noktalarımız var”
Kırmızı etin tanzim noktalarında satılıp satılmayacağı konusundaki soru üzerine Pakdemirli, etle ilgili zaten tanzim noktaları bulunduğunu ifade ederek, “Bu, Et ve Süt Kurumumuzdur. Vatandaşımız buralara gelip ihtiyacı olan eti alıyor.” diye konuştu.
Pakdemirli, vatandaşın ucuza kuşbaşı et ve kıyma yemesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından proje başlatıldığını anımsatarak, bu projenin devam ettiğini söyledi.
Ucuz et ve kıymanın 81 ilde teşkilatı olan üç zincir mağazada satıldığını anlatan Pakdemirli, şunları kaydetti:
“Onun için buna özel bir tanzim yapmayı gerekli görmüyorum. Gerekiyorsa bu konuşulabilir. İleride tanzim nevi kooperatif marketlerde bu işin satışı söz konusu olabilir ama bugün itibarıyla tanzim noktalarında et satışlarına hem hijyen açısından hemde diğer açılardan uygun olmadığını düşünüyorum. Orta vadeli projelerde bu belki yer alabilir ama bugün itibarıyla et ile ilgili bir problem yoktur.”
Pakdemirli, 29 liraya kıyma 31 liraya kuşbaşı et alınabildiğinin altını çizerek, bu fiyatlarla dengeli ve enflasyonun altında fiyat artışı sağlandığını dile getirdi.
ESK’nin 6 aydır et ithalatı yapmadığını ifade eden Pakdemirli, “Türkiye’nin ette stokları yeterli. Ayrıca ESK’nin deposunda 50 bin tona yaklaşan stoku var. Türkiye’nin bu alanda, kısa vadede bir sıkıntısı görünmüyor. İhtiyaç olursa ithalat yaparız.” dedi.
“Kenevirle ilgili eylem planı hazırlığımız var”
Pakdemirli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatının ardından gündeme gelen kenevir üretimi konusuna da değinerek, atılacak adımlara yönelik bilgi verdi.
Türkiye’de 19 ilde kenevir ekimi yapıldığını dile getiren Pakdemirli, şunları söyledi:
“Bu illerin bir kısmında da ekimle ilgili talep yok. Kenevir ekilecek ve devlet hepsini alacak gibi kamuoyunda yanlış bir algı oluştu. Devletin bunu almayla ilgili bir plan ve programı yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği yön doğrultusunda üretimle ilgili çalışmalarımızı artırdık. Bu sadece bizi kapsayacak bir çalışma değil. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile de görüşüyoruz. Bu işin sanayisini de oluşturmalıyız. 50 milyon doları, 100 milyon doları aşkın yatırım yapmayı taahhüt eden yatırımcılarımız kenevir ekimi için müsaade istiyor. Onları Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza yönlendiriyoruz. Yeter ki yatırım yapılsın, müsaadesini veriyoruz.”
Pakdemirli, kenevir üretiminin tüm illere yayılması durumunda Türkiye’nin tohumda bunu karşılayabilecek imkanı olmadığına dikkati çekerek, “Bu işi adım adım mutlaka bir eylem planı çerçevesinde yürütmeliyiz. Kenevirin kullanım alanları çok fazla. Ciddi bir katma değeri yurt dışına bırakmıyorsunuz. Yerli sanayimizin kalkınması açısından önemli.” diye konuştu.
Kenevirin tekstilde, askeri amaçlı örtülerde, otomobil sektöründe, ilaç sanayisinde kullanıldığına işaret eden Pakdemirli, bu ürünün küllerinden gübre, tohumundan yağ, küspesinden de hayvan yemi elde edilebildiğini kaydetti.
Pakdemirli, kenevir konusunda Türkiye’nin hedeflerinin iyi belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kenevirle ilgili eylem planı hazırlığımız var. Külliyenin de hazırlamış olduğu bir eylem planı var. Bu konuda gerekli adımları attık, atmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.