Bilge İnsanlar Stratejik Araştırma Merkezi (BİLGESAM) Araştırma Koordinatörü Ali Semin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, operasyonun özellikle yeni Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının güvenliği için büyük öneme sahip olduğunu ifade etti.
Kerkük-Ceyhan petrol boru hattıyla, günlük ortalama 1 milyon varil petrolün Türkiye üzerinden geçmesinin planlandığını aktaran Semin, “Türkiye, Barış Pınarı Harekatı’nı tamamladığında, bunun bölgedeki enerji altyapılarının güvenliğine olumlu katkısı olacaktır. Enerji güvenliğinin sağlanmasıyla bölgede artacak ticaret, Türkiye-Irak ilişkilerini güçlendirecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Semin, İran’a uygulanan yaptırımlar ve ABD’nin Türkiye’ye enerji konusundaki baskısı dikkate alındığında, Türkiye’nin petrol arzının gelecekte sıkıntıya girmemesi için İran’dan sağlanamayan petrolün Irak’tan telafi edebileceğini dile getirdi.
Irak’ın petrolde günlük 5 milyon varil kapasiteye ulaştığını aktaran Semin, şunları kaydetti:
“Yeni genişletilmiş Kerkük-Ceyhan boru hattı, Türkiye’nin kendi petrol arz güvenliği ve enerjide transit ülke olması açısından önemli. Türkiye bu çerçevede varil başına yaklaşık 1 dolar kazanıyor. Türkiye, bunun yanında Irak’ın Duhok şehrine elektrik veriyor ve bu elektrik hattını Musul’a kadar uzatmak istiyor.”
Irak ve Türkiye arasında “su iş birliği”
Semin, Türkiye’nin petrol dışında gaz arzı alternatiflerini de artırması gerektiğini vurgulayarak, Irak’ın gelecekte gaz tedariki için önemli bir ülke olma potansiyeli taşıdığını söyledi.
Türkiye ile İran arasında Kerkük petrolünü satmak için bir rekabet olduğunu anlatan Semin, operasyonla bölgenin terör örgütlerinden temizlenmesinin bu rekabette Türkiye’nin elini güçlendireceğini ifade etti.
Irak’ın mevcut su sorununa yönelik Türkiye ile iş birliği yaptığını anımsatan Semin, “Su, bu bölge için Türkiye’nin elinde önemli bir kaynak. Gelecekte 1 varil su, 1 varil petrole eşit olacak.” diye konuştu.
“Saldırılara karşı ön alıcı uygulamalar şart”
Savunma Politikaları Araştırmacısı Arda Mevlütoğlu da terör örgütleri ve devlet dışı silahlı aktörlerin, maliyeti düşük, etkisi yüksek saldırılar gerçekleştirebildiğini belirterek, Saudi Aramco tesislerine düzenlenen saldırıların bunun örneği olduğunu aktardı.
Terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ı “drone” kullanımı için “laboratuvar” olarak kullandığına işaret eden Mevlütoğlu, bomba yüklü “drone”larla enerji altyapılarına ve diğer hedeflere saldırılar gerçekleştirildiğini anlattı.
Mevlütoğlu, bu tür saldırılara karşı başta erken ihbar ve istihbarat olmak üzere çok katmanlı bir savunma sisteminin oluşturulması ve her koşulda kesintisiz yüksek teyakkuzda işletilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu tür ‘drone’ların imalat ve kullanım kapasitelerine yönelik ön alıcı uygulamalar gerçekleştirilmeli, terör örgütlerinin bu drone üretimine yönelik tedarik zincirleri ve uzman personelleri tespit edilip etkisiz hale getirilmelidir.” değerlendirilmesinde bulundu.
“Stratejik hedeflerin korunması önemli”
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman ise daha önce PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin Kerkük-Ceyhan petrol boru hattına ve enerji altyapılarına saldırılar düzenlediğini anımsatarak, Kuzey Irak’ın Irak Merkezi Yönetimi’nin denetiminden uzak olması nedeniyle kendi unsurlarıyla enerji altyapılarının güvenliğini sağlamasının zor olduğunu dile getirdi.
Duman, “Türkiye’nin stratejik hedeflerine yönelik bir saldırı olursa, Türkiye kendi çıkarlarını korumak için Suriye’de olduğu gibi gerekeni yapacaktır.” dedi.